85 milyonun icralık olmasını mı bekliyorsunuz?

Kredi kartı ve bireysel kredi borcunu ödeyemeyen tüketici sayısındaki artışı değerlendiren Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz; “aylar önce yaptığımız uyarı ne

yazık ki gerçekleşti” dedi.

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştır:

Tüketici Birliği Federasyonu tarafından uzun süredir tüketicilerin banka borçlarındaki yükseliş ve yasal takibe düşen tüketici sayısındaki artışa dikkat çekilerek, Eylül ayından itibaren yasal takibe düşecek tüketici sayısının bir milyon

sınırını geçeceği öngörüsü kamuoyu ile paylaşılmıştı. Nitekim açıklanan son

veriler, bu öngörünün gerçekleştiğini ortaya koymaktadır.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verilerine göre; 2022 Ocak-Eylül

döneminde, ödenemeyen kredi kartı ve bireysel kredi borcu için yasal takibe

düşen tüketici sayısı 1.218.397 kişiye ulaştı. Bu sayı, geçtiğimiz yılın (2021

Ocak-Eylül) aynı dönemine göre yüzde 42,43 oranında artış anlamına gelmektedir. Yine 2021 Eylül ayında yasal takibe düşen tüketici sayısı 149.571 iken,

2022 Eylül ayında bu sayı, yüzde 21,44 artarak 181.640’a ulaşmıştır.

Tüketici Birliği federasyonu Tüketicinin Nabzı Çalışma Grubu tarafı, 2022

Temmuz ayında gerçekleştirilen “Cüzdanımızda Ne Var?” başlıklı kamuoyu

araştırması ile elde edilen veriler; tüketicilerin kredi kart borçlarını ödeme konusunda zorlandıkları, kredi kart limitlerinin ay sonu gelmeden dolmaya başladığı, alım gücü sürekli düşen tüketicinin artık semt pazarlarında dahi kredi

kartı kullanmak zorunda olduğu sonucunu ortaya koymuştu.

Sürecin bu olumsuz tabloya dönüşeceği bilinen ve beklenen bir durum olmasına karşın, Tüketici Birliği Federasyonu tarafından neredeyse bir yıldır kamuoyu

ile paylaşılan;

-Banka borçları nedeniyle yasal takip süresinin, Haziran 2023 tarihine kadar 90 gün yerine, 180 gün olarak uygulanması,

-Tüketicilerin temerrüde düşme koşulu aranmaksızın, bireysel kredi ve

kredi kartı borçlarının uzun vadeli ve TCMB politika faizine koşut şekilde

yapılandırılması olanağı sağlanması yönündeki önerilerin yaşama geçirilmemesi, ekonomi yönetiminin tarihi hatasına dönüşmektedir