FETÖ'nün Poyrazköy soruşturmasındaki kumpas davasına devam edildi
Fetullahçı Terör Örgütü 'nün (FETÖ) " Poyrazköy 'de ele geçirilen mühimmat" soruşturmasında kumpas kurdukları gerekçesiyle haklarında dava açılan 68 sanığın yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesince Marmara Cezaevi 'nin karşısında salonda görülen davanın 5. duruşmasına, 10 tutuklu sanık, bazı tutuksuz sanıklar, müşteki emekli Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen ve tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada, başka suçlardan tutuklu olan ve farklı illerde bulunan sanıklara ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanıldı.
Müşteki emekli Deniz Kurmay Albay Türkşen, davaya şikayet dilekçesi sundu.
Türkşen'in sunduğu, 2009'da kurulan bir komplonun sorumlularının halk ve adalet önünde hesap verdiklerine şahit olunduğuna dair ifadelere yer verilen dilekçede, "Vatanseverler hakkında sahte delil üreten, özel hayatlarını ve itibarlarını hedef alan, Silahlı Kuvvetler içindeki derin yapılanmalarına kadro açmak için kullanılan Poyrazköy/Kafes/ÇYDD/Amirallere Suikast davasında yaşanılanların hesabını sormak için buradayız." ifadelerine yer verildi.
Bu davanın şehitlerinin Türkan Saylan, Ali Tatar ile Sadettin Doğan olduğu aktarılan dilekçede şunlar kaydedildi:
"Bu komployu kuranlardan öncelikle onlar adına şikayetçiyiz. Onların hak ve hukukunu korumak için buradayız. Onların tek suçu bu ülkeyi sevmek, kendini ona adamak, milletine hizmet etmek ve gerekirse canını vermek düsturu ile hareket etmeleriydi. Hepsine teker teker kıydılar. Vicdanları körelmiş birer cani gibi aziz hatırlarını yok etmek için uğraştılar ama ülkenin vatanseverleri onlara sahip çıktı, bağırlarına bastı. Bugün bir kez daha ifade ediyorum ki mahkemeniz önünde bu kişilerden şikayetçiyim. Türkan Saylan adına, Ali Tatar adına, Sadettin Doğan adına şikayetçiyim. Bu caniliğin sorumlularını, masumlara kıyanları unutmuyorum, barışmıyorum, affetmiyorum, helalleşmiyorum."
Tutuksuz sanık Muhammed Bağdat ise Emniyet Genel Müdürlüğünde "başkomiser" olarak görev yaparken gördüğü mobbingden dolayı 2015 yılında istifa ettiğini savundu.
"2015 yılında paralel devlet olarak adlandırılan yapının, topluma verdiği zarardan dolayı bendeki algısı dini cemaat olan yapıyla bağlantımı kopardım." diyen Bağdat, hakkında başlatılan soruşturma kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına giderek bütün bildiklerini anlattığını öne sürdü.
Bağdat, soruşturmalarda teknik bilirkişi olarak görev yaptığını anlatarak, "Gerçekleştirilen bilirkişi incelemeleri şahısların gözaltı süreci son bulup adliyeye sevk edilip salıverme, tutuklama süreçlerinden sonrasına denk geliyor. Tarafımca hazırlanan raporlar müştekilerin gözaltına alınmalarına veya sonrasında tutuklanmalarına sebep olmamıştır." dedi.
Örgüt ile ortaokul yıllarında tanıştığını aktaran Bağdat, "Dini hassasiyetlerim nedeniyle girdim. Lisede ve polis okulunda da ilişkim devam etti. Kopmam zor oldu. Yapılan haksızlıkları görseniz de bir vefa duygusu içerisinde kopmanız zor oluyor. Darbe teşebbüsü öncesinde yapıyla olan bağımı kopardım." ifadelerini kullandı.
Mahkeme Başkanının, İstanbul'da görev yapmamasına karşın buradaki dosyalarda neden görevlendirildiğini sorması üzerine sanık Bağdat, "Hem akademik olarak hem mesleki olarak yeterince bilgi birikimine sahip olmak. Görev yaptığım yer ve devamında Türkiye’nin farklı yerlerindeki incelemelerde de görev alıyor olmam nedeniyle görev içerisinde bu durumu yargılamadım." diye konuştu.
Sanık Bağdat, öncesinde yargılandığı için hakkındaki davanın düşürülmesini talep etti.
Duruşma, diğer sanıkların savunmalarının alınmasına devam edilmek üzere yarına ertelendi.
- İddianameden
Poyrazköy davasının asker sanıklarının da aralarında bulunduğu 87 kişinin "müşteki", Genelkurmay Başkanlığının ise "suç duyurusunda bulunan" olarak yer aldığı iddianamede, FETÖ ile ilgili birçok davada örgüt üyeleri veya yöneticileri oldukları gerekçesiyle yargılanan ve bazı dosyalarda hüküm giyen eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer, Erol Demirhan, Kazım Aksoy, Mutlu Ekizoğlu, Nazmi Ardıç, Ömer Köse, Tufan Ergüder ve Yurt Atayün'ün yanı sıra eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklandıktan sonra Silivri'ye götürüldüğü araçtaki görüntüsüyle gündeme gelen Gafur Ataç'ın da aralarında bulunduğu 68 kişi sanık olarak bulunuyor.
İddianamede, Poyrazköy soruşturmalarına dayanak teşkil eden isimsiz ihbarların FETÖ/PDY içinde "Bilgi İşlem Mesulü (BİM)" olarak yer alan sivil şahıslar ya da doğrudan soruşturma işlemine katılan veya istihbari çalışmalarda görevli kolluk görevlilerince yapıldığı vurgulanarak, bu nedenle tüm araştırmalara rağmen söz konusu ihbarları yaptıkları öne sürülen kişi ya da kişilerin tespit edilemediği kaydediliyor.
İddianamede, söz konusu soruşturmada ikamet aramalarına katılan, bilirkişi raporu ve tespit tutanakları düzenleyen personelin çoğunun "ByLock" programını kullanmış olmaları, bu kişilerin yine FETÖ/PDY'ye ilişkin farklı soruşturmalarda şüpheli olarak işlem görmeleri gibi hususlar dikkate alındığında, soruşturma ve kovuşturma makamında görev alan kişilerin örgüt adına hareket ettikleri kanaatine ulaşıldığı belirtiliyor.
Sanıkların hukuka aykırı başlatılan ve ardışık devam eden, "Poyrazköy" olarak bilinen soruşturmalarda etkin görev aldıkları kaydedilen iddianamede, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası çıkarılan KHK'ler kapsamında kamu görevinden ihraç edilen sanıkların silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısı içinde bulunarak üstlerinden aldıkları emir ve talimatlar doğrultusunda tahkikat işlemlerine ve öncesindeki hazırlık aşamalarına katıldıkları ifade ediliyor.
Sanıklardan eski emniyet müdürleri Nazmi Ardıç, Yurt Atayün, Ömer Köse, Kazım Aksoy, Mutlu Ekizoğlu'nun hukuka aykırı başlatılan ve ardışık devam eden "Ergenekon" isimli soruşturmalar kapsamında "Poyrazköy", "Kafes Eylem Planı" ve "Amirallere Suikast" olarak bilinen soruşturmalarda etkin şekilde görevler aldıkları vurgulanıyor.
- İstenen cezalar
İddianamede, 68 sanık hakkında "zincirleme kamu görevlisi yetkisiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal, kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama, delil uydurarak iftira ve kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" gibi suçlardan ceza talebinde bulunuluyor.
Eski emniyet müdürü Ömer Köse'nin 11 kez "zincirleme kamu görevlisi yetkisiyle haberleşmenin gizliliğini ihlal" suçundan 22 yıldan 66 yıla, 37 kez "kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama" suçundan 222 yıldan 777 yıla, 86 kez "delil uydurarak iftira" suçundan 129 yıldan 516 yıla ve "zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçundan da 6 yıldan 16 yıla kadar olmak üzere 379 yıldan 1375 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması iddianamede talep ediliyor.
Benzer suçlardan eski emniyet müdürleri Kazım Aksoy'un 280 yıl 6 aydan 1012 yıla, Yurt Atayün'ün 223 yıl 6 aydan 1189 yıla ve Oğuzhan Ceylan'ın da 314 yıl 6 aydan 1155 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklardan Abdulkadir Bayat'a 181 yıl 6 aydan 664 yıla, Ahmet Davulcu'ya 126 yıldan 433 yıla, Ahmet Uğurlu'ya 153 yıldan 580 yıla, Bekir Peker'e 195 yıldan 739 yıla ve İsa Akyüz'e de 195 yıldan 739 yıla kadar hapis cezası verilmesi isteniyor.
İddianamede, sanıklar Ali Ayan, Hüseyin Işıldak, Mehmet Özdemir, Mustafa Tezcan Alaç ve Salih Yılmazoğlu'nun "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan, Ufuk Yıldırım'ın ise "kamu görevlisi nüfuzu, cebir ve hileyle hürriyeti kısıtlama" suçundan 6 yıldan 21 yıla, 2 kez "delil uydurarak iftira" suçundan 3 yıldan 12 yıla ve "zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği" suçundan da 6 yıldan 16 yıla kadar olmak üzere 15 yıldan 49 yıla kadar hapisle cezalandırılması talebinde bulunuluyor.