CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, basın toplantısında konuştu:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu , "Hukuk devleti, Anayasa, yasalar ve bu yasaların oluşturduğu kurumlar bunu çok iyi bilsinler. Bu ülkede seçimler zamanında olacak. Seçim, savaş dışında ertelenemez. O zaman bile kararı TBMM verir." dedi.
Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, acısının tarifsiz olduğunu belirtti.
Deprem bölgesini karış karış gezdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, bölgeye üst üste gittiğini ve yine gideceğini bildirdi.
CHP 'li milletvekillerinin depremin ilk saatlerinden itibaren deprem bölgesinde olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Başta büyük şehirlerimiz olmak bütün belediyeleriniz, kadın kollarımız, gençlik kollarımız, gönüllülerimiz orada. Hepsi özveriyle çalışıyorlar." dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ancak gördüklerimi unutamıyorum. Gecelerdir uyumak mümkün değil. Dehşet içindeyim. Bir üzülüyorum, bir öfkeleniyorum. Duygularım karmakarışık. Emin olun, bunları büyük bir samimiyetle anlatıyorum. Ailesiz kalan çocuklar gördüm. Evlat kaybetmiş annelere sarıldım. Ölmüş evladının cenazesini bekleyen babalarla ağladım. Enkaz altında kalan, sevdiklerinin sesini duyan, çaresiz kalan kadınların feryadını dinledim. 'Bir vinç gelsin' diye, yıkıntı başında soğuktan titreyenleri gördüm ve onlarla birlikte üşüdüm. 'Devlet nerede?' diye haykıranları duydum. Her gittiğim bölgede, bunlar kulaklarımdan silinmiyor. Bunu bilmenizi isterim. Bu millete, 'Devlet nerede?' diye sordurttular. 'Yerli ve milliden', 'Devlet nerede?' noktasına geldik. 'Devlet nerede?' cümlesinin ayrıntılarını aktarayım size. Tedbirsizlik, sorumsuzluk, denetimsizlik, yıkım, çöküş, liyakatsizlik, rüşvet, her türlü değerden kopma, yağma, hırsızlık. 'Devlet nerede?' sorusu bunları akla getiriyor. Açıkça söylüyorum, vatandaşlarımızın kanı bu iktidarın elindedir. Başkanlık sistemini getirdi, tek adam rejimi, devleti felç etti. Gördük, tek adam rejimi karar alamıyor."
Bunu bir kere değil, defalarca gördüklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Hırsları ile paralize etti devleti. Bu kadar da olmaz. Devlet yönetilmiyor. Devlet yok edildi. Hiç kimse unutmasın. Bu yaşadıklarımızın baş sorumlusu tek adamdır ve onun bu ülkeye dayattığı rejimdir." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gördüğüm tablo, asla koordine olamadılar. En kritik saatlerde geç kaldılar. En kritik saatler, tabii ki ilk 12 saat, ilk 24 saat. Hadi bilemedin ilk 48 saat. İnsanlarımız donarak öldüler. Utanarak söylüyorum, üzülerek söylüyorum ama gerçekleri konuşmak zorundayım. İnsanlarımız ölürken, onlar, 'Nasıl bu işi siyaset üstüne taşırız' diye, 'Sorumluluk almayız' diye özel bir çaba harcadılar. Bunu düşünmeye başladılar. Beceriksizlikleri, on binlerce insanımızın canına mal oldu. İnsanlarımız enkaz altında inlerken, kahraman ve eğitimli Mehmetçiğimiz kışlalarında bekletildi. Akıl alacak şey değil. Nasıl bir korkaklıktır, kendi askerinden korkmak? Allah aşkına bu nasıl bir korkaklıktır? Asker bu konuda deneyimli, asker bu konuda birikimli. İlk 12 saat içerisinde bütün sorunları çözebilecek kapasiteye sahip, ama askeri kışlalarında özellikle beklettiler. Durumun vahameti ortaya çıkınca, zaten olmayan akli melekelerini tümüyle kaybettiler."
- "Gelen taleplerin yüzde 60'ı kesildi"
Tüm yardım ve kurtarma faaliyetlerinin sosyal medyadan koordine edildiğini ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, "Sosyal medyada yasak getirdiler, ağırlaştırdılar. Bizim ekipler 'VPN' üzerinden harekete geçtiler ama gelen taleplerin yüzde 60'ı kesildi." dedi.
"Soru soran gençleri, bununla da kalmadılar, gazetecileri, bilim insanlarını gözaltına aldılar." diyen Kılıçdaroğlu, enkaza yardıma koşan kurumlara zorluk çıkarıldığını, haber kanallarına "sorumluluğu hafifletme" talimatı verildiğini belirtti. Kılıçdaroğlu, "Kalemi kırılmış kişiler, isyan eden vatandaşlarımızın önünden mikrofonlarını çektiler. Daha da acısı, bir de çıkıp vatandaşlara 'Kader planı' dediler. Sevgili halkım, onlara göre senin kader planında molozlar var, donarak ölme var." diye konuştu.
- "Felaket üstüne felaket yaşadık"
Artık milletin canına tak ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Asrın felaketi demiş beyefendi. Size asrın felaketi nedir onu ifade edeyim. Bu ülke için asrın felaketi, tek adam rejimidir. Açıkça ifade etmek gerekirse, Erdoğan'dır." dedi.
Felaket üstüne felaket yaşandığını söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Hepsinde beceriksizliğiyle bir önceki felaketi aratır oldu. Halkımıza yaşatılan koordinasyonsuzluk ve devletsizlik asrın felaketi, asrın cinayetidir. Asrın ihanetidir. Bu asrın iş bilmezliğidir. Asrın tedbirsizliğidir. Asrın beceriksizliğidir. Saygın kuruluşlar açıklanandan çok daha fazla insanın hayatını kaybettiği ve 84 milyar dolarlık bir hasar tespitinden söz ediyorlar. Düşünün vefat edenlerin sayısı 30 bini geçti ama Allah rızası için bir kişi bile istifa etmedi. Bu nasıl bir sorumluluk anlayışıdır? 30 bini aşkın kişi hayatını kaybeder, bir kişi ve şürekası devleti yönetir ama bir tek Allah'ın kulu ya 'benim vicdanım var kardeşim, benim sorumluluğum var' deyip istifa etmez. Nasıl bir anlayıştır, nasıl bir koltuk merakıdır, nasıl bir rant anlayışıdır bu. Akıl mantık alacak şey değil. Açıkça söylüyorum, rüşvet ve yandaş politikalarının affı olmaz. İnsafsızları, rantçıları torba yasalarla ödüllendirenler vicdan azabı çekmiyorlar. Size o izinleri kim verdi? Size kim gidip, 'bunları denetlemeyin' talimatı verdi? O imzaları kim attı kardeşim? Bu yıkılan binaların imzalarını kim attı? Hepsi çıkacak ortaya. Halkıma söz veriyorum, asla yakalarını bırakmayacağım ve tamamının hesabını soracağım. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını, hesabını sormak benim boynumun borcu olacak."
"O kadar saçmaladılar ki akılsız bir sürü işe devam ettiler. Kurtarma çalışmalarındaki beceriksizlikleri yetmedi, şimdi de üniversitelerimize ve öğrencilerimizin yurtlarına çökmeye çalışıyorlar." diyen Kılıçdaroğlu, sadece İstanbul'da 750 bini aşkın konutun boş durduğunu söyledi.
Turizm sektörünün kapasitesinin 1 milyon 600 bin olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Gençlerimizin eğitim kalitesini düşürmeye, bu ülkenin geleceğini mahvetmeye sizin ne hakkınız var? Derhal üniversiteleri açın. Öğrenciler yurtlarında kalsınlar. Zaten doğru dürüst yurt da yok. Büyük şehirlere geleceklerse halkıma söz veriyorum. Büyükşehirlere, bizim belediye başkanlarımızın olduğu büyük şehirlere gelenlerin tamamının yerleşim sorununu çözeceğiz." diye konuştu.
- Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimleri
İktidarın seçimleri ertelemeye çalıştığını belirten Kılıçdaroğlu, "Rolü belli isimleri öne sürüyorlar. Ertelemeden bahsediyorlar. Halkıma açık ve net söylüyorum. Seçimler zamanında olacak. Bir daha ifade edeyim, seçimler zamanında olacak. Hukuk devleti, Anayasa, yasalar ve bu yasaların oluşturduğu kurumlar bunu çok iyi bilsinler. Bu ülkede seçimler zamanında olacak. Seçim, savaş dışında ertelenemez. O zaman bile kararı TBMM verir." dedi.
Anayasa'nın 78. maddesinin, tıpkı 101'inci madde gibi çok açık olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, TBMM'de de Yüksek Seçim Kurulunda (YSK) da "afet halinde seçimi erteleme" diye bir şey olmadığını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Böyle bir yetki de yoktur. Söylüyorum, aklınızdan bile geçirmeyin. Bunu YSK talep ederse, demokrasiye darbe talebinde bulunmuş olur. Bir daha ifade edeyim, YSK böyle bir talebi dillendirirse demokrasiye darbe talebiyle ortaya çıkmış olur. Biz bunu böyle okuyacağız. Kendilerine şimdiden buradan ifade edeyim. Şimdi Erdoğan çıkmış, 'Bana bir yıl daha verin' mesajıyla ortada geziniyor. Erdoğan, bu ülke sana bir yıl değil, 5 yıl değil, 10 yıl değil, 15 yıl değil, tam 20 yıl verdi. Artık bu saatten sonra sana bir yıl değil, bir saat bile veremez. Şimdi iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına meselesine gelelim. Deprem aslında bu köhnemiş zihniyetin ve bu sistemin de yıkılışı. Ama Türkiye'nin büyük bir değişime ihtiyacı var. Deprem aslında bu köhne zihniyetin ve bu beceriksiz sistemin de bir yıkılışı. Ama Türkiye'nin büyük bir değişime ihtiyacı olduğunu ifade ettim. Değişmesi gereken bir iktidar ama bu iktidarı biz değiştireceğiz. Halkın oylarıyla, bu beceriksiz iktidarı ülkenin başına felaket gibi çöken bu iktidarı, biz değiştireceğiz. Ama sadece iktidarı değiştirmek yetmez. Değişmesi gereken bir zihniyet var. Zihniyeti değiştireceğiz. Bu zihniyet 'tek adam' zihniyetidir. 'Ranttan bana pay düşsün. Rabbena hep bana' anlayışını kesinlikle bitireceğimiz bir zihniyet değişimine ihtiyacımız var.
Hangi yandaşın, hangi ihaleden ne kadar pay koparacağının hesabı mutlaka ama mutlaka sorulmalı. Bu zihniyet mutlaka ama mutlaka değişmeli. Açgözlülük zihniyetini değiştireceğiz. Hırsı, kibri, bu zihniyeti temeliyle, temelinden kazıp atacağız. İnanın bu bir iktidar değişiminin temel taşları olacaktır. İktidarı değiştirmek ama zihniyeti de değiştirmek."
Herkesin elini taşın altına koyacağını vurgulayan Kemal Kılıçdaroğlu, şehirleri yeniden inşa edeceklerini, imar affının ise asla talep edilmeyeceğini söyledi.
Yalandan, hırsızlıktan ve liyakatsizlikten arınılacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bizi biz yapan değerlerimize, ahlakımıza, vicdanımıza kavuşacağız. Kurallara ve bilime uyacağız. Akla ve bilime uyacağız. Daha sonra refah dolu bir Türkiye'yi inşa edeceğiz. Sık sık ifade ederim, bir kez daha ifade edeyim, milletimizden çalınan 418 milyar doları kuruşu kuruşuna tahsil edeceğiz ve bu milletin cebine koyacağız. Bu parayla her şeyi, Türkiye'yi ayağa kaldıracağız. Bir de yatırım taahhütleri alıyoruz. Bunun da altını çizeyim, yatırım taahhütleri alıyoruz. Çok sayıda yatırımcı kapıda bekliyor. Sorun, sorun şu, para var ama dürüst insan yok. Paranın olduğu yere dürüst insanlar da gelir. Dürüst insanın olduğu yere paralar da gelir. Çünkü harcadığımız her kuruşun hesabını millete vermek bizim onurlu görevimizdir. Bu bir zihniyet değişimi, zihniyet dönüşümü demektir. Dürüst ekipler, dürüst siyaset, ahlaklı siyaset, bu parayla Türkiye'yi hızla toparlar. Yeter ki ikinci yüzyılda cumhuriyetimizi akılla, bilgiyle, bilimle, hürriyetle, adaletle, vicdanla baştan kurmaya çalışalım. Bunun için büyük bir değişimi başlatmak zorundayız.
Bu değişimle net bir çizgi çizeceğiz artık, burada anlaşalım. Halkıma bütün yüreğimle sesleniyorum, vadettiğim değişimle yeni bir çizgi çizmek zorundayız. Herkes düşünüp, bu bağlamda tercihini yapmak zorundadır. Halkımıza mezar olan çürük rant düzeni bir yana temiz ve ferah bir yana. Bir avuç çeteyi zenginleştiren sistem bir yana, vatandaşı için çalışan devlet bir yana. Hırsızlık ve bencillik bir yana, birlik ve insanlıktan yana olma bir yana. Herkes tarafını buna göre seçsin. Çünkü kaybedecek bir dakikamız bile yok."