İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, TBMM’de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu , Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini eleştirenlere karşı kullandığı üsluptan utandığını söyledi. Dervişoğlu, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Kasımpaşa'da bitirimhane işletmediği, devlet yönettiği hususunda uyarıyorum. Üslubunu gözden geçirmesini tavsiye ediyorum.” dedi.
İYİ Parti TBMM Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu, TBMM 'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Kahramanmaraş merkezli depremlere değinen Dervişoğlu, "Bilindiği gibi deprem bir doğa olayıdır. Depremin afete dönüşmesinin nedeni insandan ve yanlış uygulamalardan kaynaklanır. Deprem olunca elbette yıkımlar, hasarlar söz konusu olur ama bu kadar çok ölümün tartışılmasının icap eden yanları da bulunmalıdır" dedi.
"Felaket bağıra çağıra geldi"
Türkiye'nin coğrafi konumuna işaret eden Dervişoğlu, "Bu ülkenin jeolojik yapısı kendi içinde önemli riskler barındırır. Aslında bir sırla karşı karşıya değiliz. Bilinen ve muhtemel olan bir şey yaşadı. Dolayısıyla buradan çıkardığımız sonuç; bu zamana kadar yaşadıklarımızdan herhangi bir ders çıkarmamış olduğu gerçeğidir. Bilim adamlarının uyarılarına kulak verilmemiştir. Karşı karşıya olduğumuz felaket bağıra çağıra gelmiştir" şeklinde konuştu.
"Afet yönetimi bütünlük arz eder"
Afet yönetiminin enkaz kaldırma ve kurtarma çalışmalarından ibaret olmadığını vurgulayan Dervişoğlu, "Bir bütünlük arz eder. Başlangıçta riskleri belirleyeceksiniz. Gerekli stratejik planlamayı yapacaksınız. Müdahale imkan ve kabiliyetini güçlendireceksiniz. Ulaşım ve haberleşme ağlarını düzenleyeceksiniz. Beslenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacaksınız. Deprem sonrasındaki iyileştirme çalışmalarını da planlayacaksınız. Bunlara bütün olarak bakacaksınız." ifadelerini kullandı.
"Organizasyonsuzluğun sorumlusu iktidar"
Yaşanan organizasyon bozukluklarının sorumlu aramalarına dayanak teşkil ettiğini dile getiren Dervişoğlu, "Karşı karşıya kaldığımız organizasyonsuzluğun ve koordinasyonsuzluğun sorumlusu bugünkü iktidarın yönetim anlayışıdır." değerlendirmesini yaptı.
"2019'daki tatbikatta her ayrıntı düşünülmüş ama..."
2019 yılında yapılan tatbikatı hatırlatan Dervişoğlu, "Bu tatbikattan çıkan sonuçlara baktığımızda hemen her ayrıntının düşünüldüğünü görüyoruz. Bölge seçimi doğru. Riskler doğru tanımlamış. Afet anında atılması gereken adımlar doğru planlanmış. Hatta haberleşme imkanlarının kısıtlanacağı düşüncesinden hareketle jandarma teşkilatının telsiz sistemi olan JEMUS üzerinden iletişim kurma konusu ele alınmış. Bütün bunların sonucunda da kurtarma ve barındırma imkanları hesaplanmış. Jandarma Genel Komutanlığı ile İçişleri Bakanlığı'nın müşterek gerçekleştirdiği sivil kuruluşlarında iştirak ettiği bu 5 günlük tatbikatın sonucunda hem yaşananlar hem ele alınması icap edenler doğru bir biçimde değerlendirilmiş." diye ekledi.
"Erdoğan'ın yüzünün boyası dökülecek diye susacak değiliz"
"Öyleyse bu ihmal niye?" diye soran Dervişoğlu, "Böyle bir ihmali sorgulamak afette siyaset yapmak anlamı içermez. Binlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yüz binlercesi yerinden yurdundan olmuş. Böyle bir durumda hükümetin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yüzünün boyası dökülmesin diye susacak değiliz. Türk millet yaşanan büyük felaketten sonra, siyasi partiler, stk'lar, yardım kuruluşları ve bireysel gayretlerle seferber olmuş, yerel yönetimler yaraların sarılması için teyakkuza geçmiş, devleti enkazdan çıkarabilmek için, elbirliği ile hakaret etme refleksi sergilemiştir." dedi.
Dervişoğlu, "Böyle bir ortamda siyaset yapılmaz. Siyasi fayda ve rant peşinde koşulmaz. Afetten ortaya çıkmış sonuçlara bağlı olarak algı yönetme noktasında istifade edilmez. Ama bunu yapanlar hepimiz biliyoruz ki iktidar sahipleridir. Kullanılan dil bile değişmemiştir. Hala o zehirli dili kullanmaya devam etmektedirler." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a üslup tepkisi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisini eleştirenlere karşı kullandığı üsluptan utandığını belirten Dervişoğlu, "'Adiler, alçaklar, şerefsizler' ne demek. Bunlar milletimizin yüreği yaralıyken, bir cumhurbaşkanı tarafından nasıl sarf edilir? Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı, Kasımpaşa'da bitirimhane işletmediği, devlet yönettiği hususunda uyarıyorum. Üslubunu gözden geçirmesini tavsiye ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetiyor, Kasımpaşa'da bitirimhane işletmiyor. Kendisine buradan hatırlatıyorum. Ağzından çıkana dikkat etmesini de bir kere daha tavsiye ediyorum" ifadelerini kullandı.
"Tedbirler için verdiğimiz önergeler reddedildi"
Hükümetin depremle ilgili çağrılarına kulak verme ihtiyacı hissetmediğini dile getiren Dervişoğlu, "Çünkü işbaşında bulunan zevat, devleti yönetmekle memur tayin edildiğine inanmamış, kendisini devletin yerine koyma olumsuzluğundan müzdarip bir bakış açısı sergiliyor. Afetle afet olduktan sonra afet üzerinde konuşarak mücadele edemezsiniz. Daha öncesinde yapılması gereken işler var. İYİ Parti olarak TBMM'de bütün sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizi açık yüreklilikle ifade edebilirim. Depremle ilgili tedbirler için araştırma önergelerimiz, imar affının yıkıcı sonuçlarına dair verdiğimiz önergelerimiz iktidar grubunun oylarıyla reddedilmişti. Konuyla ilgili 74 soru önergemizin 27'sine cevap bile verilmemişti. Her şeyin iyiye gitmesi yolunda atılmış adımlara kayıtsız kalarak işi kadere bağlama basiretsizliğine düştüler. Şahsım ve partim adına 'yazıklar olsun' diyorum" diye ekledi.
"İstanbul'da gereken tedbirler can kaybetmeden alınmalı"
Bilim adamlarının İstanbul ve İzmir'e yönelik uyarılarına değinen Dervişoğlu, "Kaybedecek zamanımızın olmadığını tekrarlıyorum. Özellikle İstanbul ve İzmir'de yapı stoğu ziyadesiyle sorunlu. Kullanıma elverişli olmayan bina sayısı ziyadesiyle fazla. Dolayısıyla gereken tedbirlerin can kaybetmeden alınması lazım. Meseleye emlak piyasasın olumsuz etkilenmesi penceresinden de yaklaşmamak lazım. Asıl mesele rantı değil canı kurtarmak olmalı. İmar, yapı-denetim kanunlarının, deprem yönetmeliğinin yeniden ele alınması icap ediyor. Olağanüstü durumlarda devreye girecek, hükümetin işlevsiz hale getirdiği kurumların yeniden ihya edilmesi gerekiyor. Tartışmasız olarak ihtiyaç haline gelen Afet bakanlığının kurulması zaruret olarak karşımızda duruyor." açıklamasını yaptı.
RTÜK'ün televizyon kanallarına ceza vermesine değinen Dervişoğlu, Mustafa Kemal Atatürk'ün 'Basın milletin müşterek sesidir' sözleri ile duruma tepki gösterdi.
Dervişoğlu, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Seçim tartışmaları: Aziz milletimiz tavrımızı görecek
Seçimin ne zaman yapılacağı yönündeki tartışmalar üzerine Dervişoğlu, "Seçimin zamanında yapılması, erken yapılması ya da ertelenmesi hususunda Anayasamızda ifadesini bulan amir hükümler var. Olağanüstü halden kaynaklı YSK'nın bir tasarrufu haline dönüştürülmesine seyirci kalmayacağımızı Türk milletinin bilmesini istiyorum. Erkene mi alırlar, zamanında mı olur, erteleme girişiminde mi bulunurlar, bunlar üzerinde tartıştığımız teoriler. Bunlar düşünceden eyleme geçmeye başladığında İYİ Parti olarak takınacağımız tavrı aziz milletimiz görecektir." dedi.
“Okuyan’ın 8 ayrı partide görev alması gelgitlerinin delili”
Yaşar Okuyan'ın CHP ile ilişiğinin kesilmesi de sorulan Dervişoğlu, "Sayın Okuyan gazeteci kökenlidir. Deneyimli bir siyasetçi olmakla spekülatörlük yapan gazetecilik arasında gidip geliyor. Kendisi ne olacağına dair bence karar vermemiş. Gazete küpürü kesmek bizim yaş kuşağının eski alışkanlığıdır. Onlardan dosya tanzim edip, hukuku olan kişilere de götürüyor. Televizyonda bu dosyada ne var diye sorulduğunda verdiği cevap çok manidar; 'Dosyada bir şey yok, küpür var' diyor. Meseleyi kamuoyu gündemine getirirken sanki elinde çok vahim meseleler varmış gibi takdim ediyor. Yapmayı çok arzuladığı ama bir türlü yapamadığı gazetecilik refleksiyle bakıyorum. Ayrıca Sayın Okuyan, siyasi yolculuğuna çıktığı andan itibaren 8 ayrı partide görev yapmış. Dolayısıyla kendisinin ne büyük gelgitler yaşadığının da delili olarak bu durum karşımızda duruyor." yanıtını verdi.