Isparta İmamoğlu’nu Bağrına Bastı

Türk siyasi hayatının en önemli isimlerinden, 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel ’in memleketi Isparta, İBB Başkanı ve Millet İttifakı ’nın Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu’nu, kelimenin tam anlamıyla bağrına bastı. Merhum Demirel’in İslamköy’deki anıt mezarını ziyaret eden İmamoğlu, Isparta caddelerinde ve Cumhuriyet Meydanı’nda vatandaşların yoğun ilgisiyle karşılaştı. Mezarlık ziyaretinde kendisine hediye edilen, merhum Demirel’le özdeşleşmiş fötr şapkayla Ispartalıları selamlayan İmamoğlu, “Rahmetli Demirel, çok önemli baraj projelerine imza atmış bir devlet büyüğümüzdür. O, ‘GAP’ı gaptırmam’ diyen rahmetli Demirel, bir gün şapkasını kapmaya çalışan bir vatandaşa -hala gözümün önünde- 20 metre sürüklenmesine rağmen vermedi şapkayı. Ve ‘Şapkayı gaptırmam’ demişti. Size söz; ‘Biz bu seçimi gaptırmayız.’ Bu seçimi kaptırmayacağız. Milletimizin yüzünü güldüreceğiz” dedi.

İSLAMKÖY – MERKEZ / ISPARTA

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu , eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte Isparta’yı ziyaret etti. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz ’in eşlik ettiği İmamoğlu’nun Isparta’daki ilk durağı, 9. Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’in İslamköy’deki anıt mezarı oldu. Merhum Demirel’in kabri başında dua eden ve anıt mezara karanfil bırakan İmamoğlu, anı defterine de duygularını yazdı. İslamköy’den Isparta’ya geçen İmamoğlu, Mimar Sinan Caddesi üzerindeki esnafa, vatandaşların zaman zaman izdihama varan yoğun ilgisi altında ziyaretler gerçekleştirdi. İmamoğlu’nu, kelimenin tam anlamıyla bağrına basan Ispartalılar, Cumhuriyet Meydanı’ndaki halk buluşması için de alanı tamamen doldurdu.

“BENİ RAHMETLİ DEMİREL'İN MEMLEKETİNDE SİZLERİN HUZURUNA ÇIKARTAN REJİMİN ADI, CUMHURİYET”

İmamoğlu, ellerindeki Türk bayraklarıyla görsel şölen yaşatan Ispartalılara özetle şu konuşmayı yaptı:

“Ne güzelsiniz Isparta. Gül gibisin, lavanta gibisin Isparta’m. Çok güzelsiniz. Bu memleketin, bayrağıyla ışıl ışılsın Isparta. Ne güzel burada olmak ne güzel, en ön saflarda hanımefendileri görmek, gençleri görmek, çocukları görmek, beyefendileri görmek. Yürek dolusu teşekkür ediyorum. Milletimizin buluşması burası, Millet İttifakı’nın buluşması. Buradaki coşkulu halkımıza, Saygıdeğer Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun selamını getirdim. Bugün çok özel bir şehirdeyiz. Bugün bu şehir bana, elbette ki rahmetli Süleyman Demirel'i hatırlatıyor. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız ve onun jenerasyonunu, ben hep ‘Cumhuriyet’imizin ilk çocukları’ diye tariflerim. Cumhuriyet’imizin ilk çocukları; İslamköy'de doğup, bu memleketin cumhurbaşkanı olacak yetkiyi onlara veren Cumhuriyet’in çocukları, Mustafa Kemal Atatürk'ün çocukları. Rahmetli Demirel, bize Cumhuriyet’in hediyesi. Ben de Trabzon'un 40 haneli bir köyünde doğdum. 40 haneli köyünde doğup, anneciğime ve babacığıma layık bir evlat olmak için, hayat boyu hep güzel insan olmak için gayret ettim. Aynen buradaki çocuklar ve gençler gibi. Beni de rahmetli Süleyman Demirel'in memleketinde sizlerin huzuruna çıkartan rejimin adı, Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet’e şükrediyorum. Cumhuriyet’e minnet duyuyorum. Atatürk'e minnet duyuyorum.”

“MİLLET GÜLER YÜZ İSTİYOR”

“Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet nedir biliyor musunuz? Devletin millete hizmet ettiği sistemdir. Millet, devletin sahibidir; bir kişi değildir, bir avuç insan değildir. Isparta'dan, rahmetli Süleyman Demirel'in memleketinden diyorum ki, işte o bir avuç insanın, bir kişilik aklın yönetme gayretinde olduğu sistem gidecek, Millet İttifakı gelecek. Millet ne istiyor biliyor musunuz? Millet güler yüz istiyor. Millet, döver gibi değil, sevecek… Ama gibi de değil, gerçekten sevecek, gerçekten gönülden sevecek, oyu için hiç değil, şu memleketin her insanına hizmet etmenin gururunu yaşayacak… Oyu için değil; oy versin, vermesin sevecek. Partiler gelir geçer. Esas olan devlet, esas olan millet. Sevgili hemşehrilerim; yorulduk, farkındayım. Bizi yordu bu sistem ve bu akıl, bizi yordu. Ve hükmetmek. emir vermek, talimat vermek; bakın dünya bu rejimi ve bu aklı hafızasından söküp attı. Bu süreçte bunu yaşatanlar ne yazık ki çağın gerisindeki aklı temsil ediyorlar. Memleketimizin güçlü demokrasiyle yönetilmesini ve taçlanmasını istiyoruz. Onun için bu seçimde her şey çok güzel olacak. Toplum genç. Toplum, geleceğe umutla bakmak istiyor. Geleceği yakalamak istiyor. 21. yüzyıl Türkiye'nin yüzyılı olacak. Ama bugünkü akılla değil. Ne yapalım? Gençlerimize çok güzel bir gelecek hazırlayacağız. Gencimizin zihninden şu geçecek: Ben çalışırsam, yaparım kardeşim. Ben çalışırsam, hakkımı elde ederim kardeşim. Benim devletim hakkını yedirmez. Gençler, o kadar adil ki; milyonlarca gençle bir vesileyle muhatap oluyorum. Bana diyorlar ki; ‘Başkanım, hakkım ise ver, hakkım olmayanı istemiyorum. Ama hakkımı yedirme kardeşim, yedirme.’ İşte bunun adı; liyakat. Bunun adı; ahlak. Bunun adı; hak, hukuk, adalet.”

“BİZİ FAKİRLEŞTİREN, BUGÜNÜN YÖNETİM AKLI”

“Bizi fakirleştiren, bugünün yönetim aklı. Bundan sıyrıldığımız an, az önce anlattığım dizilişte; demokrasi, hak, hukuk, adalet, liyakat, ahlak devletin her kuruşuna, her lirasına gözü gibi bakan devlet insanları yetiştirmek; işte bütün bunların sisteme dahil olması, zaten milletimizin önünü açacak. Bu millet, enerjisiyle dünyanın hiçbir yerinde bir benzeri olmayan bir millet. Bakınız bu millet, kurtuluş mücadelesini, kuruluş mücadelesiyle birlikte verdi. Kuruluş mücadelesi zamanında; eğitimden sağlığa, yaşamdan şehirleşmeye birçok konuda devrimler yaptı. Önündeki hattı, akıldan ve bilimden yana çizdi. O hattan çıkmamak için ant içti. Ve ülkenin her karış toprağını eşitleme gayretinde ne oldu? Fabrikalar açtı. O dönemin ihtiyaçlarına dönük, çok güçlü bir sistem kurma gayretinde oldu. Ama özellikle son 20 yılda bütün bu anlayıştan, devletin gücünden, devletin aklından, devletin vicdanından, devletin erdeminden ne yazık ki uzaklaşarak, ‘Herkes yüzünü bir kişiye dönsün’ sistemini, geldiler bu memleketin üzerine, son 5 yıldır çökerttiler. Bu seçim, işte bu rejimin çöpe atılma seçimi. Memleketin bütçesini layıkıyla, adaletli bir şekilde şehirlerimize dağıtan bir sistemi yöneteceğiz.”

“86 MİLYONUN İKTİDARI OLACAK. 86 MİLYONUN HÜKÜMETİ OLACAK”

“Bizim çektiğimiz zulmü burada anlatsam, tek başına miting olur. Ama oraya girmeyeceğim. Onlarla uğraşmayacağım artık. Onlar benimle uğraşsın; uğraşıyorlar, biliyorum. Biliyorum beni çok seviyorlar. Ama biz, onların yaptığı kötülükleri asla yapmayacağız. Adaletli olacağız. Memleketimin insanını, ‘şu partili bu partili’ ayırmayacağız. Partizanlığı bu memleketin bütün kurumlarından, hepinizin huzurunda, söküp atacağımıza söz veriyoruz. İşte Altılı Masa, Millet İttifakı, tam da birleşmenin gücü, dirliğin gücü, birlikteliğin gücü. Her siyasi anlayış içinde var. Ben, bu işin mimarı, çok kıymetli Cumhurbaşkanı adayımız, 13. Cumhurbaşkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'na teşekkür ediyorum. Ben, onunla birlikte, kayıtsız-şartsız milletin birliği ve beraberliği için güçlü adımlar atıp, asla vazgeçmeyen ve 2019 yerel seçimlerinde güçlü başarılar elde etmemizi sağlayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e teşekkür ediyorum. Ve elbette bütün siyasi partilerimizin, o Altılı Masa'daki partilerimizin liderlerine teşekkür ediyorum. Sadece onlarla değil, göreceksiniz. Biz, bu seçimde, bu memleketteki bütün partililerin oylarını alacağız. O sandığa atılan oylar, bizi 15 Mayıs sabahı güçlü bir iktidara uyandıracak. O iktidarın, o güçlü hükümetin tek farkı olacak. O iktidar, kendisine oy verenlerin iktidarı olmayacak, 86 milyonun iktidarı olacak. 86 milyonun hükümeti olacak.”

“DEPREMLE YÜZLEŞEN ŞEHİRLER -MIŞ GİBİ ÇÖZÜM BULAMAZ”

“Deprem, hepimizin canını yaktı, içimizi acıttı. Biz, o bölgede yaşayan insanlarımızın yaralarını milletçe hep birlikte saracağız. Deprem bölgesinde 14 milyon insanımız etkilendi. Zaten şurada olan ekonomik gelirimiz, deprem öncesi şuraya inmişti. Kaybettiğimiz canları yerine koyamayız. Ama geliri buraya indi. Biz şimdi ne yapacağız biliyor musunuz? O 14 milyon kardeşimizi, vatandaşımızı, canımızı, ciğerimizi, 86 milyon insanımızla, birbirimizle eşitleyeceğiz. Aynı seviyeye geleceğiz. Sonra hep birlikte ayağa kalkacağız. Yeni bir kalkınma, yeni bir yapılanma, yeni bir güçlendirme sürecini yaşayacağız. Bu bölge de deprem bölgesi. Depremle yüzleşen şehirler -mış gibi çözüm bulamaz. O çözümü biz biliyoruz. Bu çözümü birlikte yapabiliriz devletin bütün kurumlarıyla. Bunların aklı, onu çözmez. Bunların aklı, hala şu deprem acısında bile, uydurma temeller atarak, uydurma binaların hafriyatlarını yaparak oy peşinde. Yeni acılara, yeni sorunlara yöneltmeyelim. Biz, bu şehirlerimizi ayağa kaldırmanın yöntemini bulalım. Bu da aklı başında bir teknikten geçer, bilimden geçer, okullarımızdan, üniversitelerimizden geçer. Ama üniversitelerimizi boğdular. Üniversitelerimizdeki özgür alanları yok ettiler. Allah aşkına, buradaki üniversiteyi, depremden dolayı niçin kapatırsınız? Aklınız alıyor mu? Her sorunda, eğitimi niye baskılıyorsunuz? Ama bütün bunları çözeceğiz.”

“ORTADA GÜÇLÜ BİR İTTİFAK VAR; MİLLETİN İTTİFAKI”

“Genel Başkanımızın, saygıder Cumhurbaşkanımızın çok derin özelliği var; hesap insanı olması, memleketimin her kuruşuna sahip çıkıyor olması. Göreceksiniz, yüz bin öğretmeni de Sayın 13. Cumhurbaşkanımız Kılıçdaroğlu hemen atayacak. Astsubayların haklarına da o sahip çıkacak. Sağlık sektörünün, sağlık kurumlarımızın ne kadar sıkıntılı olduğunu hepimiz biliyoruz. Göreceksiniz o sorunları da biz aşacağız. Ve ekonomik sorunları aştıktan sonra, güçlü bir kalkınma sürecine hep birlikte yol alacağız. Ortada güçlü bir ittifak var; milletin ittifakı. Elbette hepinizi oraya davet ediyoruz. Birileri, ‘Ben ayrı mücadele edeceğim’ diyebilir. Ben o konuya girmiyorum; yolu açık olsun, beni ilgilendirmiyor. Ama aranızdan bir kişi bile, bu birlikten ayrılmayacak. Sizler bu birliğin gücünün bir parçası olmak zorundasınız. Gelin bu coşkulu büyüyen, büyük topluluğa, bu güzel Millet İttifakı'na katılın. Ayrılmayın, uzaklaşmayın. Milletçe başaralım. Birliğin gücünden ayrılmayın. Millet ittifakından ayrılmayın. Gelin bu işi ilk turda bitirelim.”

“ONLARDAN ÖNCE ÇAMAŞIR MAKİNESİ BİLE YOKTU”

“Rahmetli Demirel'in mezarını ziyaret ettim. Allah, rahmet etsin. Onun böyle halkı bir selamlaması vardır, bilirsiniz. Bana o mezar ziyaretinde kıymetli bir dostumuz, rahmetli Demirel’in eskiden yanında çalışmış bir büyüğümüz, onun simgesi olan fötr şapkayı bana hediye etti. Aklıma iki sözü geldi. Hani bir tanesi meşhur; ‘GAP’ı gaptırmam’ diye. Çünkü çok barajlar yapmış bir devlet büyüğümüzdür. Tabii bugünkü akla bakarsan, her şeyi onlar yaptı. Onlardan önce çamaşır makinesi bile yoktu. Ama rahmetli Demirel, çok önemli baraj projelerine imza atmış bir devlet büyüğümüzdür. O, ‘GAP’ı gaptırmam’ diyen rahmetli Demirel, bir gün şapkasını kapmaya çalışan bir vatandaşa -hala gözümün önünde- 20 metre sürüklenmesine rağmen vermedi şapkayı. Ve ‘Şapkayı gaptırmam’ demişti. Size söz, ‘Biz bu seçimi gaptırmayız.’ Kaptırmayacağız. Bu seçimi kaptırmayacağız. Milletimizin yüzünü güldüreceğiz. Bu millet, hak ettiği yere kavuşacak. Bu millet, iyi bir yönetime kavuştuğu zaman, göreceksiniz sadece Türkiye Cumhuriyeti devleti güzel günler yaşamayacak. Bakınız Orta Doğu'dan Kafkaslar'a, kuzeye, Orta Asya'ya, Balkanlar'a, Avrupa'ya varıncaya kadar, dünyada da çok güzel günler yaşayacağız. Onun için benim kıymetli hemşerilerim; yolumuz uzun, gençliğimiz var, heyecanımız yüksek. Sizlerle beraber geleceğe yürümek istiyoruz. Ben sırtımı, 15-30 yaş arası 21 milyon gencimize yasladım. Siz de bu ülkenin gençlerine güvenin. Sevgili Ispartalılar, bu seçimde her şey çok güzel olacak.”