Milli Mücadele ruhunu hissetmek ve filmini çekmek için Balıkesir'e yerleşti

Sanat hayatının 40. yılını kutlayan yönetmen, yazar ve müzisyen Özhan Eren, memleket hikayeleri anlatmaya çalışan biri olduğunu söyledi.

Uzun yıllardır Türkiye'nin yakın tarihiyle ilgili çalışmalar yapan Eren, yeni projesi için "Kuvayımilliye'nin baş şehri" olarak değerlendirdiği, kurtuluş hareketinin ilk kıvılcımlarının atıldığı Balıkesir'e yerleşti.

Özhan Eren, "Kara Tren", "Turnalara Tutun da Gel" ve "Sarıkamış" adlı türkülerin yanı sıra "Sarıkamış: 120" ve "Çanakkale'den Son Mektup" filmlerine ve Sarıkamış ile Çanakkale cepheleri hakkında tarihi araştırma kitaplarına imza attı.

- "Bir Zamanlar Balıkesir filminin hazırlıklarını sürdürüyorum"

Milli Mücadele ve Kuvayımilliye dönemiyle ilgili "Bir Zamanlar Balıkesir" isimli tarihi bir film üzerine çalışan Eren, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kuvayımilliye ruhunu daha iyi hissetmek ve yerinde yaşamak için Balıkesirli olmaya karar verdiğini, filmin çekimlerinin de büyük şehrin karışıklığından uzakta Balıkesir'de gerçekleşeceğini dile getirdi.

Eren, Balıkesir'de yaşamanın senaryoya çok büyük katkı sağladığını belirterek, "Balıkesir, kaynaklar ve görsel açıdan da (senaryoyu) çok iyi besleyen bir şehir. Onun için çalışmalarımıza inşallah, bundan sonra yerinde devam edeceğiz." dedi.

Mücadele anlamında, Osmanlı'dan bu yana asırların izlerini Balıkesir'in taşıdığını vurgulayan Eren, şunları kaydetti:

"Bu şehir, Zağanos Paşa'dan itibaren, tarihimize mal olmuş büyük insanların şehri. Seyit Onbaşı'nın, onun kumandanı Hilmi Yüzbaşı'nın, akıncıların efsane lideri Kaymakam İbrahim Ethem'in, şehit kaymakam Köprülülü Hamdi Beyin, milli şairimiz Mehmet Akif'in, kurtuluşumuzun başkumandanı Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın şehri. Sındırgı Dağları'ndan esen rüzgarlar, Gördesli Makbule Hanım'ın ve efelerin teneffüs ettiği havayı, Balıkesir'in sokaklarına taşıyor. Kaldırımlarında o büyük kahramanların ayak izleri hala bütün canlılığı ile duruyor. Paşa Camii, Mehmet Akif'in şiirlerini fısıldıyor. Ben de bu havayı teneffüs etmek, o izleri takip etmek ve ömrümün kalanında o ruha hizmet etmek için Kuvayımilliye'nin baş şehri Balıkesir'e yerleştim. Bir yandan filmin hazırlıklarını sürdürüyor, bir yandan yeni türküler besteliyorum. İnşallah istiklal mücadelemizin 100. yılı vesilesiyle Balıkesir'de o günkü heyecanla çok önemli çalışmalar yapacağız."

- "Memleket hikayeleri anlatmaya çalışıyorum"

Özhan Eren, Milli Mücadele'nin etkileyici insan hikayelerinin yanı sıra cepheye giden eşine verdiği söz gereğince bir ömür evinde onun dönüşünü bekleyen Şemsi Nene'ye ithafen "Yarim Diye" isimli bir türkü bestelediğini sözlerine ekledi.

Balıkesir'de Milli Mücadele dönemine ait birçok gerçek hikaye olduğunun altını çizen Eren, şu bilgileri verdi:

"Bunlardan birinde, seferberlik başlayınca Balıkesirli genç gelin Şemsi Hanım ve daha delikanlı çağındaki kocası ayrı düşer. Şemsi hanım güzelliği dillere destan bir gelindir, cepheye giden eşinin aklı evde kalmasın diye ona 'Sen cepheden dönene kadar evden hiç çıkmayacağım' diye söz verir. Mehmetçik cepheye gider ve bir daha dönemez. Şemsi Hanım hiç evden çıkmaz, ihtiyaçlarını hep konu komşu karşılar. Etrafındakilere de hep 'Şu kapının önünde, ben askerime söz verdim. Evden hiç çıkmayacağım. Ben nasıl sözümü tutmayıp da dışarı çıkabilirim ki?' der ve verdiği söz nedeniyle ölene kadar evinden çıkmaz. Bu gerçek bir olay. Daha ne kadınlarımız, analarımız var. Akıncılarla birlikte düşmanla çarpışırken daha 20 yaşında şehit olan Makbule Hanım gibi... Akıncıların yerini bütün işkencelere rağmen söylemediği için Yunan askeri tarafından diri diri yakılan Nazife Kadın gibi. Milli Mücadele'ye canıyla, kanıyla, bütün bir ömrüyle destek olan hanım kardeşlerimizin hatırasına ne yapsak azdır."

Özhan Eren, Türkiye'nin fedakarlık isteyen bir coğrafya olduğuna dikkati çekerek, "Başka türlü bizi bu coğrafyada tutmazlar. Çok şükür bu defalarca ispat edildi. Bundan sonra da çocuklarımızı hep bu bilinçle yetiştirmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.

Kendisini ne müzisyen ne de sinemacı olarak gördüğünü aktaran Eren, "Ben kendimi, memleket hikayeleri anlatmaya çalışan biri olarak görüyorum. Bunların hepsi benim için bir vasıtadır. Tarihimizin birçok başlığı aktarılmıyor. Bunun açlığını çok hissettim ve Allah bana bunu yapabilmeyi nasip ettiği için de sinema filmi, türkü yapıyor, elim erdikçe kitap yazıyorum. Mesele, bu toprağın hissiyatını yaşatmak, buradan bir hissiyat üretmeye çalışmak. 'Kara Tren' diye bir türkü besteledim. Çok şükür 7'den 70'e herkes için bir simge haline geldi. Kimse onu bir vasıta olduğu için dinlemiyor, memleket hissi almak için dinliyor." diye konuştu.