Müzeyyen Şevkin, TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nda AFAD yetkililerini soru yağmuruna tuttu

Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP ) Adana Milletvekili, Jeoloji Yüksek Mühendisi Müzeyyen Şevkin , TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nda, “İllere dair İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) raporları hazırlamışsınız. Maraş’tan tutun işte özellikle bu 11 ili kapsayan bir il afet raporu hazırlamışsınız ve bu neredeyse oradaki depremin büyüklüğünü hatta Urfa’daki selin gelebileceğini de öngören bir rapor ama ne yazık ki gördüğümüz şu ki depremin merkez üssünü neredeyse verecek kadar ciddi bir çalışmanın yapıldığı İRAP raporlarıyla ilgili ne tür bir çalışma yapıldı? Fay zonu üzerinde doğrudan yer alan bu 11 ilimizde niye bir dönüşüm sağlanmadı?” dedi.


CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin , 6 Şubat depremlerinden sonra kurulan TBMM Deprem Araştırma Komisyonu’nda, o tarihten bu yana ortaya çıkan sorunlarla ilgili konuştu. Depremde ölen vatandaşların tam olarak kaç kişi olduğunu sorgulayan, depremden sonra kullanılmayan kredi kartları ve GSM hatlarının ölüm sayısının açıklanandan daha yüksek olduğu şüphesini doğurduğunu kaydeden Dr. Şevkin, “300 bin GSM hattı ve 183 bin kredi kartının hiç kullanılmadığı iddiaları ölüm sayısının fazla olduğuna yönelik bir işaret olarak yorumlanıyor” diye konuştu.


“FAY ZONU ÜZERİNDE DOĞRUDAN YER ALAN BU 11 İLİMİZDE NİYE BİR DÖNÜŞÜM SAĞLANMADI”
Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Şevkin, “Fay Zonu üzerinde doğrudan yer alan 11 şehirde niye bir dönüşüm sağlanmadı?” diye sordu.
AFAD’ın deprem öncesi, deprem sırası ve deprem sonrasında ya da afet öncesi, afet sırası ve afet sonrasına dönük hazırlıkları olması gereken bir kurumken maalesef ‘çök, kapan, tutun’ gibi müsamere niteliğinde bir tatbikat yaptığını hatırlatan Dr. Şevkin, şunları söyledi:
“Bizim 2021 yılında tamamlamış olduğumuz burada birçok milletvekilinin de görev almış olduğu ‘Deprem Komisyonu Raporu’nda öne sunmuş olduğumuz önermelerden özellikle 1, 2’sini okumak isterim: 16’ncı maddemizde, diyoruz ki, ‘Merkezi ve yerel tüm kamu kurum ve kuruluşları, akademik kuruluşlar,  özel sektör, sivil toplum kuruluşları, medya, aile ve bireye kadar uzanan toplumun tüm kesimleriyle başta deprem olmak üzere mevcut ve yeni tüm afet risklerini, her türlü afet ve acil durumu ve afet yönetiminin tüm süreçlerini kapsayan Türkiye Afet Yönetim Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlanmalı ve uygulamaya geçilmelidir.’


“DEĞERLİ ÇALIŞMA YAPILMIŞ AMA ÖNLEM ALINMAMIŞ!”
İllere dair İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) raporları hazırlamışsınız. Maraş’tan tutun işte özellikle bu 11 ili kapsayan bir il afet raporu hazırlamışsınız ve bu neredeyse oradaki depremin büyüklüğünü hatta Urfa’daki selin gelebileceğini de öngören bir rapor ama ne yazık ki gördüğümüz şu ki, hem deprem öncesi alınması gereken önlemlere dair çok güzel raporlar, çok fotoğraflar ve çok emek verilmiş Maraş raporu yanımda, birçok ile ait raporlar da yanımda şu anda Maraş’ı göstermek istiyorum. Son derece değerli bir çalışma yapılmış, peki buna dair ne tür önlemler alındı? Yani AFAD’dan hem bu çok önemli gerçekten de değerli çalışmaların yer aldığı ve depremin merkez üssünü neredeyse verecek kadar ciddi bir çalışmanın yapıldığı İRAP raporlarıyla ilgili ne tür bir çalışma yapıldı? Değerli meslektaşım ifade etti, fay zonu üzerinde doğrudan yer alan bu 11 ilimizde niye bir dönüşüm sağlanmadı? Fay zonuna dönük çalışmalar, bakın burada yine bizim 22’nci maddede diyoruz ki, ‘Çevre Şehircilik Bakanlığı, Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen mekânsal planlama sürecinde aktif fay zonlarının 1/1000 ölçekli haritalanması, fay sakınım zonun oluşturulma kriterlerinin belirlenmesi ve bu projenin ülkenin tamamını kapsayacak şekilde geliştirilmesi ve tamamlanması sağlanmalıdır’ diye önermemiz var. Bir türlü bu fay yasası hayata geçmedi. Ben 2020’de buna ilişkin bir kanun teklifi sundum. Maalesef 2021’de geldi ve reddedildi ne yazık ki…


“50 BİN İNSANIMIZI ENKAZ ALTINDA BIRAKARAK DENEYİMLEDİK Kİ AFETLER POLİTİKA DIŞI BİR ŞEYDİR”
Şunu hep beraber yaşadık ki ne yazık ki deneyimledik 50 bin insanımızı enkaz altında bırakarak deneyimledik ki afetler politika dışı bir şeydir. Yani kimden gelirse gelsin, teknik olan önerilerin hayata geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. İçişleri Bakanlığı’nca fay yasasına ilişkin çalışmanın da yaptırıldığından bilgimiz var.


“NEDEN ALTERNATİF İLETİŞİM MEKANİZMASI OLUŞTURULAMADI”
Neden bugüne kadar hayata geçmedi? 50 bin insanımızı enkaz altında bırakmak durumunda mıydık bunun için? İRAP raporları önermeler niye hayata geçmedi? Bize sayın İçişleri Bakanı çıktı dedi ki, ‘GSM operatörleri çökmüştü, yollar kapanmıştı.’ Evet doğru, yollar kapanmıştı, GSM operatörleri çökmüştü. Peki sizin de ifade ettiğiniz gibi burada kesintisiz iletim yani 21’inci yüzyıldayız ve kesintisiz iletişim araçlarının sağlanabileceği bir mekanizma yine bizim bu raporumuzda, önermelerimizde var. Buna dair niçin bir alternatif iletim, iletişim mekanizması oluşturulamadı? Yolların ve havalimanlarının kapatılması, bizim milyonlarca kez ifade ettiğimiz, jeoloji mühendislerinin her zaman her alanda söylediği jeoteknik etütlerin yapılması, fay zonları üzerine bu önemli teknik yapıların yapılmaması gerektiği, özellikle mesela bu Amik ovasında hem birinci derece deprem bölgesi hem Amik gölünün kurutularak birinci sınıf tarım toprağı ve alüvyonel toprak üzerindeki Amik Ovası üzerine yapılan havalimanına yapılmış olması, Adıyaman’ın da benzer şekilde yapılmış olması bilimin ve tekniğin öncelenmemesinden kaynaklanıyor. Bu bir mazeret midir? AFAD’ın bağlı olduğu bir İçişleri Bakanlığı’nın, ‘yollar kapalıydı, GSM operatörü çalışmıyordu’ bir mazeret değil arkadaşlar. Yani AFAD zaten yapması gereken böyle bir afet anında, olası bir deprem olası herhangi bir afet anında hazırlıklı olup, bunların envanterinin çıkarılmış olup, bunun yerine ikame edebileceği havalimanlarından tutun, iş makinelerine, kurtarma ekiplerine, askeri elemanlara mesela 7269 sayılı Afet Yasası’nın 7’nci maddesi der ki, ‘Valiler emir verir ve ordu harekete geçer.’


“ORDUNUN VE AFAD’IN GECİKMELİ HAREKETE GEÇMESİ İNSANLARIN ORADA DİRİ DİRİ ÖLMESİNE NEDEN OLDU”
Ordunun gecikmeli harekete geçmesi, AFAD’ın gecikmeli harekete geçmesi insanların orada diri diri ölmesine neden oldu. Yani dolayısıyla bunun mazereti nedir çok merak ediyorum doğrusu yani AFAD’ın tek başına bu organizasyonu yapamadığı ortada… Buna ilişkin Kandilli Rasathanesi’nin ayrı bir büyüklük verdiği, yaşadığımız bu son depremde dahi sabah 7.6 büyüklüğünde deprem açıklanırken Amerika’dan 7.8 ifade edilince bizim düzeltme yaptığımız bir süreci yaşadığımız ve bu kadar koordinasyonsuzluğun, plansızlığın yaşandığı bir süreçte bir Afet Bakanlığı koordinasyonunun varlığına inanıyor musunuz? Bir Afet Bakanlığı olmalı mıdır? Yani tüm bu koordinasyonu yürütecek afet öncesi, afet sırası ve sonrasına dönük bir Afet Bakanlığı olmalı mı?


“BÜTÜN BU 11 İLİMİZDE AYRI AYRI GERÇEKTEN KAÇ İNSAN YAŞAMINI YİTİRMİŞTİR?”
Bir diğer sorum 7269 sayılı Afet Yasası tam 64 yıllık bir yasa, bunun günümüz teknik koşullarına ve teknolojik yapılanmalarına uygun hale getirilmesine ilişkin görüşleriniz nedir, onu sormak isterim. Tabi sırasıyla bütün bu 11 ilimizde ayrı ayrı gerçekten kaç insan yaşamını yitirmiştir? Resmi rakamlara göre 50 bin deniliyor ama biz biliyoruz ki o enkazları gören ve yaşayanlar olarak, buradayız. O afet bölgesinden gelen insanlar olarak, yıkılan binalar ortaya konulduğunda bu insan sayısının sadece bununla sınırlı olmadığı ortada, yine bu illerde kayıp ihbarları geliyor sürekli, bu kayıp insan sayısı kaçtır? AFAD’ın buna ilişkin bilgisi var mı?


“300 BİN GSM HATTI VE 183 BİN KREDİ KARTININ HİÇ KULLANILMADIĞI İDDİALARI ÖLÜM SAYISININ FAZLA OLDUĞUNA YÖNELİK BİR İŞARET OLARAK YORUMLANIYOR”
Depremden sonra 300 bin GSM abonesinin cep telefonunu hiç kullanmadığı ve 183 bin kredi kartının da hiç kullanılmadığına yönelik iddialar, ölüm sayısının açıklanandan fazla olduğuna yönelik bir işaret olarak yorumlanmaktadır. Bu konuyla ilgili bir çalışmanız var mı, önünüzde duran bir veri var mı? Yine deprem bölgesi 11 ilde kayıp çocuklardan bahsediliyor. Toplam kaç çocuk hayatını kaybetmiştir ve kaç çocuk kayıptır? Sayın Cumhurbaşkanı, AFAD aracılığıyla evi ve iş yeri çok, orta, az hasarlı vatandaşlara 10 bin lira destek verileceğini belirtmişti. Adana’da evi az hasarlı birçok depremzede bu destekten hala yararlanamadı. Apartman altında, iş yeri zarar gören birçok vatandaş 10 bin lirayı alamadı. AFAD’ın Adana’da ödeme yapmadığı depremzede var mıdır, varsa kaçtır? Ben kendi ilimden soruyorum, diğer iller için de tabi bu soru tekrarlanabilir. Bu ödemeler ne zaman tamamlanacaktır?


“AKIŞ VE YAĞIŞ REJİMİ GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALI”
Hala bugün dahi bize çadır alamadığını ileten depremzedeler vardır. Buna ilişkin elinizde veri var mı? Yine Adıyaman ve Şanlıurfa’da sellerden zarar gören insanlar için ne tür yardımlar yapılmaktadır? Normalde ben de yıllarca imar planlı esas jeolojik etütlerde yer almış bir mühendis olarak bu mühendislik yapıları yapılırken, 500 yıllık akış ve yağış rejimine bakıp bu debi göz önünde bulundurularak çünkü 1 yıl, 2 yıl değildir ki bu mühendislik yapısı 30, 40, 100 yıl hizmet edecektir. 10 yıl gelmez ama 50 sene sonra bir sel geldiğinde buna dair o kesit alanının ve mühendislik projesinin yapılması gerekmiyor mu? Buna dair bir çalışma olması gerekmiyor mu? Buna dair görüşlerinizi ve bu selin geleceği bağıra bağıra tüm meteoroloji istasyonlarınca ifade edilmiş olmasına rağmen neden bu çadırlar bir sel afetinin yaşanabileceği alanlara konteynerler kuruldu, çadırlar buraya neden kuruldu diye bunu da buradan sormak isterim. Fayların deformasyon zonu üzerine bina yapılmaya devam edecek misiniz? TOKİ’ler gerçekten o fay zonu üzerine yapmaya devam edecek mi? Kaç adet özel ve kamu yapısı burada var.”