Sporda şiddet ve saldırganlığın pek çok nedeni var!

İzmir’de 27 Kasım Pazar günü Göztepe-Altay maçında ve sonrasında yaşanan olaylar, sporda şiddet konusunu gündeme getirdi. Şiddetin psikolojisi üzerine farklı görüşler bulunduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Çağrı Beyaz, “Varoluş gereği şiddet, temel bir dürtüdür ve içsel bir savunmadır. Buna ilaveten şiddet, topluluk içinde etkileşim halinde olan insanın grup içi otorite sağlamak, diğerinin varlığını tehdit unsuru olarak gördüğünde veya görme eğilimi gösterdiğinde ötekini bu konuda denemek yahut sindirmek için karşı tarafa uyguladığı zarar vermeye yönelik bir uğraştır” dedi. Beyaz, sporda şiddet ve saldırganlık davranışlarının gerginlik, sinir, stres, aidiyet algısı, bağlılık duygusu gibi farklı nedenlerden kaynaklandığına dikkat çekti.

 

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Çağrı Beyaz , İzmir’de 27 Kasım Pazar günü olaylı derbi Göztepe-Altay maçında ve sonrasında yaşanan olaylarla gündeme gelen sporda şiddet konusunu değerlendirdi.

 

Günümüzde sporun dünyanın hemen her yerinde izleyicisi olan ve hızla büyüyen-büyümeye de devam eden bir endüstri haline geldiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Çağrı Beyaz, “Özellikle de futbol, finansal olarak bakıldığında oldukça büyük rakamları kapsayan bir sektör halini almıştır. Dünya üzerinde pek çok kişi bu sektörün üretimiyle ve tüketimiyle oldukça yakın bir şekilde ilgilenmekte ve takip etmektedir. Ortaya çıkış amacının aksine sporun yıllar içerisindeki değişim ve dönüşüm süreci sonunda mücadele ve rekabetin günbegün artması, sporun gerek üreticileri gerekse de tüketicileri üzerinde olumsuz bir algının oluşmasına ve şiddete de sebebiyet verebilmektedir.”dedi.

 

Sporda şiddetin nedenleri

 

Uzman Klinik Psikolog Çağrı Beyaz , yapılan çalışmalar doğrultusunda sporda şiddetin nedenlerini incelediklerinde aşağıdaki faktörlerin öne çıktığını söyledi. Beyaz, bu faktörleri şöyle sıraladı:

 

Sporu yönetenlerin, yöneticilerin tutum-davranışları,  Rekabet hırsı,  İtiraz etme ve karşı koyma sonucu oluşan saldırganlık,  Kendi sahasında ya da rakip sahada oynanan müsabakalar ve bu müsabakalara gelen fanatik-holigan seyircilerin neden olduğu saldırganlık, Fiziksel temas ya da sakatlanma sonucu fiziksel acı,  Oyuncuların ve izleyicilerin sosyo-kültürel durumları,  Hakemlerin vermiş olduğu kararlar doğrultusunda oluşan tepkiler, Seyirci tutumlarına yön veren amigolar, Psiko-sosyolojik açıdan; kitle psikolojisi, benlik sunumu, kimlik yitimi, engellenilme ve haksızlığa uğrama duygusu olduğu yönünde etkenlere ulaşılmıştır.

 

Şiddet, saldırganlık ve holiganizm ilişkisi…

 

Bir futbol karşılaşmasında bile planlayarak yaşanan bu şiddetin psikolojisine de değinen Uzman Klinik Psikolog Çağrı Beyaz, “Sporda şiddet konusunu ele aldığımızda şiddet, saldırganlık ve holiganizm kavramlarını ve birbirleriyle olan ilişkilerini incelemekte fayda var. Türk Dil Kurumu sözlüğünde şiddet; karşıt görüşte olanlara kaba kuvvet kullanma, kaba güç, duygu veya davranışta aşırılık anlamlarına gelmektedir. Saldırganlık ise bireyin kendi düşünce ve davranışlarını dıştaki direnmelere karşı, zorla karşısındakine benimsetme çabası, saldırgan bir biçimde davranma anlamlarına gelmektedir. Holiganizm dediğimizde de saldırganlığa dönüşen ve çevresindeki değerleri görmekten yoksun olmak durumuna denir. Fanatizm bir sevgi eylemi, holiganizm ise fanatizmin yarattığı saldırganlık boyutudur diyebiliriz.”diye konuştu.

 

Sporda şiddet, farklı nedenlerden kaynaklanıyor

 

Şiddetin psikolojisi üzerine farklı görüşler bulunduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Çağrı Beyaz , “Varoluş gereği şiddet, temel bir dürtüdür ve içsel bir savunmadır. Buna ilaveten şiddet, topluluk içinde etkileşim halinde olan insanın grup içi otorite sağlamak, diğerinin varlığını tehdit unsuru olarak gördüğünde veya görme eğilimi gösterdiğinde ötekini bu konuda denemek yahut sindirmek için karşı tarafa uyguladığı zarar vermeye yönelik bir uğraştır. Sporda şiddet ve saldırganlık davranışları incelendiğinde ise gerginlik, sinir, stres, aidiyet algısı, bağlılık duygusu gibi farklı nedenlerden kaynaklanabilmektedir.” dedi.

 

Futbolda şiddetin en önemli kaynağı, iyi takım kötü sonuç çelişkisidir

 

Uzman Klinik Psikolog Çağrı Beyaz, “Başka görüşe göre de ‘Toplumların hızlı değişim zamanlarında ortaya çıkan ve giderek kuralsızlığa dönüşen bireysel ve toplumsal kargaşa durumu, saldırgan davranışların ve şiddet eylemlerinin kaynağı olmuştur.’ Diğer bir görüşe göre ise ‘Futbolda şiddetin en önemli kaynağı, iyi takım-kötü sonuç çelişkisidir. Bireyin benlik tanımında takım sembollerinin yeri arttıkça bu çelişki büyüyecektir. Çelişkinin büyümesi baskıyı arttıracağından birey, bu çelişkiyi çözebilmek için uygun yükleme kaynaklarına yönelecektir’ denilmiştir.” diye konuştu.

 

Şiddetin çok yönlü ele alınması gerekir

 

Şiddetin tüm toplumlarda var olan ve gün geçtikçe giderek artmaya devam eden bir realite olduğunu kaydeden Uzman Klinik Psikolog Çağrı Beyaz, “Tüm dünyada yaygın olarak görülmesi, şiddet uygulanan tarafta geri dönüşü olmayan hasarlara neden olması, insan haklarını ihlal etmesi gerek toplumsal gerek bireysel düzeyde birçok soruna yol açması nedeniyle şiddet çok yönlü olarak ele alınması gereken bir sağlık sorunudur.”dedi.

 

Uzman Klinik Psikolog Çağrı Beyaz, çeşitli psikiyatrik bozuklarda örneğin, zekâ geriliğinde, davranım bozukluğunda, şizofrenide, duygu durum bozukluklarında, kişilik bozukluklarında öfke kontrol sorunları ve şiddetin daha yüksek oranlarda karşımıza çıktığını söyledi.

 

Çağrı Beyaz, şiddeti uygulayan bireylerin durumunu anlayabilmek için alanda yapılan çalışmalara bakıldığında şiddet uygulayan bireylerin küçük şeyleri sorun eden, sinirli ve güvensiz bir kişiliğe sahip olan, toleransı düşük, dürtü kontrolü zayıf, aşırı heyecanlı, öfke kontrolü, problem çözme ve iletişim becerileri düşük, yalnız veya dışlanmış kişiler oldukları sonucuna ulaşıldığını söyledi.

 

Bu tip olaylarda seyirci etkisi ortaya çıkabiliyor

 

Şiddete tanık olmanın psikolojisi ele alındığında da seyirci etkisi kuramından bahsedilebileceğini ifade eden Çağrı Beyaz, “Seyirci Etkisi, tanık olunan olaya, görgü tanıklarının müdahale etme sorumluluğunun bir başkasının göreviymişçesine davranarak müdahil olmaması olarak belirtilebilir. Yani Seyirci Etkisi Teorisi'ne göre bir tanık, bir olaya tek başına şahit olursa, o tanığın o duruma müdahale etme ihtimali, birden fazla tanığın olaya tanık olduğu duruma göre daha yüksek olabilmektedir. Yani paradoksal bir şekilde, ortada ne kadar çok tanık varsa, kurbanın yardım görme ihtimali artmamakta, tam tersine tanıkların birbirine güvenerek kurbana yardım eli uzatmama ihtimali o kadar artmaktadır. Spor müsabakalarında da benzer dinamiklere ulaşmak mümkündür. Şiddeti uygulayan bireyler, taraftarlık psikolojisinin ötesinde ‘Nasılsa bir başkası halleder -Aman canım benim sorumluluğum mu?’ gibi düşüncelerle bu davranışlarını rasyonalize etmeye yönelim söz konusu olabilmektedir” dedi.

 

Damgalanma kaygısı sorunun kabullenilmesini engelliyor

 

Psikolojik rahatsızlıkların fark edilmesi ve kabul edilmesini engelleyen faktörlerin en önemli olanının damgalanma kaygısı olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Çağrı Beyaz, sözlerini şöyle tamamladı:

“Başta aile olmak üzere, iş ve sosyal çevrede kişinin kendisine olumsuz manada farklı davranılacağı, bazı kayıplar yaşayacağı korkusu kişinin birtakım belirtileri görmezden gelmesinde büyük bir etkiye sahiptir. Kişinin yakınları açısından bakıldığında da bu durum benzerdir. Bu vesileyle, her şiddetin tabanında bir psikiyatrik rahatsızlık olmayacağı gibi, her psikiyatrik rahatsızlık da ‘şiddet’ şeklinde belirtiler göstermeyebilir. Eğer hayatımızın herhangi bir alanında maruz kaldığımız, başkalarının maruz kaldığını gözlemlediğimiz veya kendi uyguladığımız herhangi bir çeşit şiddetin sebebinin psikiyatrik bir durum olduğunu düşünüyorsak ve bu durumda kontrol etme mekanizmalarının devre dışı kaldığını fark ediyorsak, ayrıca bu yönde de yakın çevremizden yorumlar alıyorsak mutlaka bu konuda profesyonel destek alınmasını sağlamalıyız.”