,, ,
Aylin Koç
Köşe Yazarı
Aylin Koç
 

Uyumlanma

Birini aradığını zannederken, aradığın kişide kendini bulmak gibi… Onu tanımaya çalışırken kendine yaklaşmak… Yapabileceğin bir sürü şeyi yapmadığını fark etmek… Gözlerinde kendini görmek ve o gözlerdeki kendini beğenmek. Bazı şeylerin süreçleri olduğunu kabul etmek ve bunu uygulamak çok ayrı olgular. Uygulama kısmı bilmekten farklı olarak çaba gerektiren bir eylem. Beklemek, beklentileri dinginleştiriyor. Huzurla duruyor yanı başınızda. Ne nefesten uzak, ne nefesten daha yakın. Bir meyvenin olgunlaşmayı bekleyip düşeceği günü beklemesi gibi ummalar.  Büyüyecek ve düşecek miyim köküme? Sonra köküm alacak mı beni özüne? Özünde, sözüm ve gözüm gözünde olacak mı yine? Çünkü mevsimler gördüm ben, rüzgârlar gördüm üzerime delice esen. Ha düştüm ha düşeceğim diye kesif endişeler varken içimde, gölgesi bile yoktu suyumu verenlerin. Zaman beni hep ardına alıyordu, önüne geçemiyordum sıyrılıp. Tam güneşi görecekken yeni dalların gölgesi vuruyordu üzerime, yetişemiyordum gökyüzüme. Ara sıra eğildi dalım, kırılacağız yıkılacağız sandım, benim de çaba göstermem gerektiğini anladım. Sonra düştüm, köküme, toprağımın gözüne.  Oysa çırılçıplak bir çekirdekten ibarettim ben de. Bedenimin uyumlandığı gibi içim uyumlanmayabilirdi o cennet gibi yerlere. Tomurcuklarım ürkekti, başka bir şey denemeliydi sanki bu gebeliğe. Daha güzel bir yerden bakmalı, dönüşerek değil gelişerek yerleşmeliydi yeni köklere. Öyle ki, yine de güzel olmalıydık çiçek açmasak bile.
Ekleme Tarihi: 12 Temmuz 2023 - Çarşamba

Uyumlanma

Birini aradığını zannederken, aradığın kişide kendini bulmak gibi… Onu tanımaya çalışırken kendine yaklaşmak… Yapabileceğin bir sürü şeyi yapmadığını fark etmek… Gözlerinde kendini görmek ve o gözlerdeki kendini beğenmek.

Bazı şeylerin süreçleri olduğunu kabul etmek ve bunu uygulamak çok ayrı olgular. Uygulama kısmı bilmekten farklı olarak çaba gerektiren bir eylem. Beklemek, beklentileri dinginleştiriyor. Huzurla duruyor yanı başınızda. Ne nefesten uzak, ne nefesten daha yakın.

Bir meyvenin olgunlaşmayı bekleyip düşeceği günü beklemesi gibi ummalar.  Büyüyecek ve düşecek miyim köküme? Sonra köküm alacak mı beni özüne? Özünde, sözüm ve gözüm gözünde olacak mı yine?

Çünkü mevsimler gördüm ben, rüzgârlar gördüm üzerime delice esen. Ha düştüm ha düşeceğim diye kesif endişeler varken içimde, gölgesi bile yoktu suyumu verenlerin. Zaman beni hep ardına alıyordu, önüne geçemiyordum sıyrılıp. Tam güneşi görecekken yeni dalların gölgesi vuruyordu üzerime, yetişemiyordum gökyüzüme. Ara sıra eğildi dalım, kırılacağız yıkılacağız sandım, benim de çaba göstermem gerektiğini anladım. Sonra düştüm, köküme, toprağımın gözüne. 

Oysa çırılçıplak bir çekirdekten ibarettim ben de. Bedenimin uyumlandığı gibi içim uyumlanmayabilirdi o cennet gibi yerlere. Tomurcuklarım ürkekti, başka bir şey denemeliydi sanki bu gebeliğe. Daha güzel bir yerden bakmalı, dönüşerek değil gelişerek yerleşmeliydi yeni köklere.

Öyle ki, yine de güzel olmalıydık çiçek açmasak bile.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.