Yeniden eskisi gibi olmaya, yeniden şaha kalkmaya, kaldığımız yerden yeniden başlamaya.
Uyanalım derim derin uykudan. Biz sıradan bir millet değiliz. Tarih boyunca ne badireler atlattık, bunu da başarırız inşallah.
Fakat bunun için fedakarlık gerek, özveri gerek. Partizanlığı bırakıp biraz fedakârlık gerek, bir adım öne çıkmak gerek.
Tüm ülke betonlaştı, toprak su içemiyor, beton olduk. Tarım bitti, ekonomi bitti, ahlak bitti. Adam kayırma desen o biçim, dostu olmayan işini göremez oldu, torpili olmayan iş göremez hale geldi. Paran varsa adalet ararsın, paran yoksa yanarsın.
Kısacası sistem çürüdü, yama tutmuyor, tutmaz da.
İlginç olansa bu durumdan herkes şikayetçi. Sağcısı, solcusu, mütedeyyin. Yani herkes. Madem herkes şikayetçi, daha ne bekliyoruz? Bir kurtarıcı falan mı yoksa?
Hiç kusura bakmayın, gelmeyecek, gelmez. Neden biliyor musunuz? Arz-talep meselesi. Siz istemeniz lazım. Öyle dilek tutmayla olmaz. Sen Hristiyan bir toplum mu sun ki dilek tutacaksın? Talep edeceksin, hakkını arayacaksın.
Bir gönüllü var mı dendiğinde ben varım diyeceksin ve bir adım öne çıkan sen olacaksın.
Vay efendim bizim atalarımız şöyle yapardı, böyle yapardı. Hep atalarımızın kahramanlıklarından övünür dururuz. Peki hiç düşündük mü bizim torunlarımız bizim nemizle övünecek? Çok merak ediyorum.
Ondan dolayı bu yazıya böyle bir konu seçtim.
Bırakalım sızlanmayı, herkes bir adım öne çıksın. El kaldıralım evet için değil, itiraz için diye. Yola çıkalım menzile varmak için.
Bu mümkün mü? Tabii ki mümkün.
Sevmediğiniz bir yemeği size zorla kim yedirebilir ki? Hiç kimse.
O zaman haydi Türkiye, yeniden başlayalım!
Mehdi falan gelmeyecek.
Yapmamız gereken tek şey, bir adım öne çıkmak ve hakkımızı aramak.
Hep birlikte, el ele, Türkiye'yi yeniden ayağa kaldırabiliriz.
Yapabiliriz, çünkü biz biriz.
Yapabiliriz, çünkü biz güçlüyüz.
Yapabiliriz, çünkü biz Türkiye'yiz!
Haydi Türkiye, yeniden başlayalım!