Bu hafta ekonomiyi değerlendirmek yerine ekonomiyi yorumlamak için kullanılan kelimelerin ne anlama geldiğini anlatan mini bir sözlük hazırladım sizlere. Hep politikaları, hataları, gidişatı konuşuyoruz ancak hangi durumları hangi kelimelerle ifade ettiğimiz fazlasıyla önem arz etmekte. Tabi ki bu sözlük akademik bir çalışma olamayacak kadar kısa fakat en çok kullanılan kelimeleri gerçek anlamlarıyla bilmek faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
Alıcı Gücü: Bir veya birden fazla alıcının, söz konusu alım pazarındaki ekonomik güçlerine bağlı olarak satıcılardan uygun koşullarda ürün tedarik edebilme kabiliyetleridir.
Arz: Bir malı elinde bulunduranların belirli fiyattan satmak isteyecekleri miktardır.
Beş Yıllık Plan: İlk olarak 1920 yılında Sovyetler Birliği’nde uygulanan beş yıllık ekonomik planlar, sonraki dönemlerde piyasa ekonomisinin geçerli olduğu ülkelerde de hazırlanmıştır. Türkiye’de planlı dönem 1963 yılında başlamıştır.
Büyüme: Ulusal ekonomilerde nüfus, işgücü, kaynaklar, sermaye, makine ve teçhizattaki değişimlerdir.
Cari İşlemler Dengesi: Bir ekonomiye giren döviz ve ekonomiden çıkan dövizle ilgili kayıtlar ve ayrıntılar cari işlemler dengesinde yer alır. Giren döviz, çıkan dövizden daha az ise cari işlemler açığı ortaya çıkar. Giren döviz çıkan dövizden daha yüksekse cari işlemler dengesi “fazla” verdi denir.
Çapraz Kur: Çapraz kur, iki yabancı para ve bu iki paranın her birinin bir üçüncü yabancı para (genellikle ABD doları) ile arasındaki parite olarak tanımlanan döviz değişim kurudur.
Darboğaz: Bir ekonomide döviz, hammadde, finansman gibi çeşitli varlıkların gerekli düzeyin altına düşmesiyle ortaya çıkan darlık, kıtlık ve arz yetersizliğidir.
Devalüasyon: Ulusal paranın diğer bir paraya göre resmi değerinin düşürülmesidir. Ulusal paranın dış değerinin düşürülmesi, ithalatı daha pahalı yapar, ihracatı da dış alıcılar için göreli olarak ucuzlatır. Bu uygulama döviz girişini hızlandırmayı, çıkışını ise kısmayı amaçlar.
Dış Borç: Dış borçlar, IMF ve Dünya Bankası’ndan, bir ülkeden, bir bankadan veya bankalar grubundan alınabilir. Dış borçlanmanın nedeni iç tasarruflardın yetersizliği, döviz darboğazı veya mevcut dış borçların anapara ve faiz ödemelerinde yaşanan sıkıntılar olabilir.
Dış Ticaret Hadleri: Dış ticaret hadleri, ihracat fiyatlarının, ithalat fiyatlarına oranlanması ile hesaplanır ve bir birim ihracatın kaç birim ithal malı satın alabileceğini gösterir.
Döviz Kuru: Kur, bir ulusal para değerinin, diğer bir ulusal paraya göre değeridir. Bu değer, diğer mal ve hizmetlerde olduğu gibi arz ve talebe göre belirlenir.
Enflasyon: Fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir artışını ifade eden bir durumdur. Diğer bir tanımı nominal millî gelirin, bu gelirle satın alınan mal miktarına (gerçek millî gelire) nazaran artması yani şişmesi demektir.
Faiz: Sermayenin başkasına bir süre için ödünç verilmesi karşılığı ödenen ve bir fiyat niteliği taşıyan ekonomi aracıdır.
Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH): Milli gelir, bir ülkedeki bireylerin belli bir dönemde (genellikle yıl) yarattıkları mal ve hizmetlerin toplamı olarak tanımlanır.
Gayrisafi millî hasıla (GSMH): Bir ülke vatandaşlarının verilen bir yıl için ürettikleri toplam mal ve hizmetlerin, belli bir para birimi karşılığındaki değerinin toplamıdır.
Hayat Pahalılığı: Hayat pahalılığı elde edilen gelirin ihtiyaç duyulan mal ve hizmetleri satın almaya yetmemesidir.
Hazine: Hazine, devlet bütçesi çerçevesinde yapılacak hizmetler için gerekli para akımını sağlayan bir kamu yönetim birimidir.
İç Borçlanma: Kamunun giderleri, gelirlerinden fazlaysa aradaki fark çoğunlukla iç borçlanma ile karşılanır. Bu uygulamada devlet kendi halkından borçlanır. Bu farkın dolaşıma para sürülerek karşılanması enflasyon oranını yükseltebileceği için sakıncalıdır.
İhracat: Bir ülkede yerleşik kişi ve kurumların diğer ülkelerdeki alıcılara mal satmasıdır.
İthalat: Bir ülkede yerleşik kişi ve kurumların diğer ülkelerdeki satıcılardan mal satın almasıdır.
İhracatın İthalatı Karşılama Oranı: İhracatın ithalata bölünmesiyle bulunur ve dış ticaretin genel seyri konusunda fikir verir. Bu oranın sürekli olarak yüzde 60’ın altında kalması olumsuzluk işaretidir.
İstihdam: Emek faktörünün üretime yönelen kullanımıdır.
Kalkınma: Sayılarla ifade edilen “büyüme” kavramından farklı olarak “kalkınma” ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal yapılarının değişmesi ve insanların hayatın her alanında refah içinde yaşamasını tanımlamaktadır.
Merkez Bankaları: Başlıca görevleri devlet adına banknot çıkarmak, banka sisteminin rezervlerini talep etmek, reeskont işlemleri yapmak, açık piyasa işlemleri ile banka sisteminin ve ekonominin likiditesini kontrol etmek ve altın ile döviz rezervlerini tutmaktır. Ülkenin para ve kredi politikalarını, enflasyonu düşük düzeylerde tutarak yürütmekle görevli olan merkez bankaları, bazı durumlarda son ödünç verici görevini de üstlenmektedir.
Sanayileşme: Bir ülkedeki ekonomik faaliyetin ağırlığının sanayi sektörüne kayması ve milli gelir içinde sanayi sektörünün payının artmasıdır.
Sürdürülebilir Gelişme: Bugünkü kuşakların ihtiyaçlarının karşılanmasını, gelecek kuşakların ihtiyaçlarını tehlikeye atmadan karşılanmasına imkân verecek ekonomik kalkınma politikalarını ve stratejilerini tanımlayan bir kavramdır.
Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE): TÜFE, hane halklarının tüketimine yönelik mal ve hizmet fiyatlarının zaman içindeki değişimini ölçmektedir.
Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE): Belirli bir referans döneminde ülke ekonomisinde üretimi yapılan ve yurt içine satışa konu olan ürünlerin, üretici fiyatlarını zaman içinde karşılaştırarak fiyat değişikliklerini ölçen fiyat endeksidir. Aylık ve yıllık enflasyon rakamının belirlenmesinde kullanılır.
Vergi: Kamu giderlerini karşılamak amacıyla devletin veya devletin yetkilendirdiği diğer kamu tüzel kişilerinin, hukuki zorunluluk altında, yasayla belirtilen kurallara göre ve karşılıksız olarak gerçek ve tüzel kişilerin gelir ve malları üzerinden nakdi veya ayni olarak aldıkları paydır.