Uzun zamandır faiz, enflasyon, kur ve kriz terimleri ile iç içe yaşamanın verdiği bir zorlukla karşı karşıyayız. Tüm bu süreçte negatif bir tablo ortaya çıksa da bazı hususlarda pozitif seyreden konular elbette mevcut. Örneğin ekonomik büyümenin devam etmesi, ihracat rakamlarında bir önceki yıla göre artışlar umut vadeden önemli göstergeler. Peki yılın son günlerine gelirken yeni yıl için bir çözüm haritasından bahsetsek nasıl olur?
Ekonominin düzelmesi sadece para politikaları, faiz, enflasyon ve diğer iktisadi hamlelerin dışında başka bazı dinamiklere de ihtiyaç duyar. Eğitim, Ar-Ge, demokrasi, katma değerli ürünler, yerli-yabancı yatırımcılar, bilim ve teknoloji gibi etkenler de ekonomiyi beslemektedir. Hatta öyle ki bu etkenler iyi bir ekonominin mihenk taşı niteliğindedir. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde hedeflenen ekonomik yapıya ulaşmamak için ortada bir sebep kalmıyor. Şimdi öncelikler ile birlikte kısa ve orta vadeli bir çözüm haritasından bahsedebiliriz.
İlk olarak bu ay açıklanan ekim ayı ekonomik verilerine göz atalım. İhracat ekim ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre %3’lük bir artış göstererek 21 milyar 328 milyon dolara ulaşırken, ithalat geçen yılın aynı dönemine göre %31,4 artarak 29 milyar 209 milyon dolar olarak kaydedilmiş. Burada alışılmış bir durum söz konusu, toplam rakamlara göre yaklaşık 7,8 milyar dolar dış ticaret açığımız mevcut. Çözüm haritamızın ilk adımına katma değerli ve ileri teknoloji ürünlerinin ihracatını koyabiliriz. Bu adım birkaç soruna aynı anda cevap verme niteliğindedir. Hem dış ticaret açığını kapatma hem işgücünün verimli kullanılması hem de gelir düzeyinde artış bu hamle ile eşzamanlı olarak gelmektedir.
Bir sonraki adımımızda para politikaları gelmektedir. Faiz düşünce enflasyonun da düşmesi gerekliliği bilimsel olarak bir gerçek. Ancak baz etkisinden dolayı Türkiye’de bu pek mümkün olmuyor. Bu nedenle para politikaları konusunda doğru adımların atılması ve başta hane halkı olmak üzere makro düzeyde ekonominin düzeltilmesi ve enflasyonun kontrol altında tutulması gerekmektedir. Enflasyon bu kadar yüksek seyrederken bir anda düşürmek elbette mümkün olmayacaktır ancak doğru planlama her zaman doğru sonuçlar doğurur.
Bir sonraki adımda birkaç noktaya birden değinmek gerekiyor. Bunları bir sepette toplayabilirsek sorunları büyük ölçüde azaltmış olacağız. Bu sepetin içine işsizlik, mali politikalar, kayıt dışı ekonomi, vergi düzenlemeleri ve haksız rekabeti koyalım. Türkiye için kalifiye işgücünün hızlıca ekonomideki yerini alması büyük önem arz etmektedir. Farkında olmasak da son yıllarda yaşanan beyin göçü en ciddi sorunlarımızdan bir tanesi haline geldi. Bunun yanında ülkemizde yaşanan mülteci krizi ve bu krizin getirdiği ucuz işgücü, işsizliği tetiklemektedir. Mali politikalar ve vergi düzenlemelerinde atılacak adımlar hem kayıt dışı ekonominin önüne geçecek hem de haksız rekabetin önlenmesi konusunu kapsayacaktır. Farkında olmasak da bir ithalat operasyonu esnasında vergiler dışında ödenen diğer masraflar neredeyse son tüketiciye kadar yansımaya başladı. Bu durum resmi şekilde ithalat veya ticaret yapan firmalar ile kayıt dışı ekonomik faaliyet gösterenler arasında büyük bir adaletsizlik doğurmaktadır.
Şimdi atılması gereken en büyük adıma gelelim. Yazımızın başında bahsi geçen ve aslında ekonomi ile direk bağlantısı olmamasına rağmen büyük etkisi olan faktörler. Eğitim, Ar-Ge, bilim ve teknolojik gelişme, yatırımcı hamleleri ve kurumsal yapının oluşturulması. Tüm bunlar sağlam bir ekonominin olmazsa olmazları olarak ele alınabilir. Doğru bir eğitim sistemi kaliteli işgücü ve yenilikçi üretimin temel taşıdır. İyi planlanmış bir eğitim sisteminin çıktısı olarak teknoloji ve Ar-Ge süreçlerini belirtebiliriz. Teknolojik gelişme ve Ar-Ge yatırımları katma değerli ürün elde etmek konusundaki eksiğimizi en hızlı ve dinamik şekilde kapatacaktır. Bu da yerli ve yabancı yatırımcıların ülkemizde ticari faaliyetler göstermesinde kilit bir noktayı oluşturmaktadır.
Tabi ki tüm bunlar iyi bir ekonomi oluşturmanın sadece temelini ifade etmektedir. Daha sonrasını uzun vadeli planlar ile şekillendirmek ve en önemlisi bunu sürdürülebilir kılmak gerekmektedir. Hem politik hem de ticari söz sahiplerinin kurumsal bir altyapıda buluşarak ortak biz çizgide hareket etmesi tüm sorunların ortadan kaldırılması için en büyük gerekliliğimizi ifade etmektedir. 2023 bizim için ne kadar zorlu gözükse de doğru adımlar ile aşılamayacak bir kriz yoktur.