Merkez Bankası’nın aldığı faiz kararı üzerine konuşmakta fayda var. Uzun bir aradan sonra gelen faiz indirim kararı hem bizde hem de piyasalarda şok etkisi yarattı desek yerinde olur. Uzun zamandır sabit durumda olan dolar kuru açıklama sonrasında piyasaya hemen karşılık vererek 18 TL bandını aştı. Kararı ve etkilerini detaylıca inceleyelim.
Bilindiği üzere enflasyon yükselmeye devam ediyor ve ekonomik göstergeler beklentilerin sürekli düşmesine sebebiyet verecek durumda. Hal böyleyken Merkez Bankası’nın faizi yüzde 14’den 13’e indirmesi pek beklenen bir hamle değildi. Ancak yine de Merkez Bankası’nın açıklamalarına, olumlu ve olumsuz yönlerine bakmak iyi olacaktır. Bu duruma başlıca sebebiyet olarak üçüncü çeyreğe ilişkin göstergelerin iktisadi faaliyetlerde ivme kaybına işaret etmesini gösterdiler. Yani üçüncü çeyrekte büyümede düşüş beklendiğine vurgu yaptılar ve haksız da sayılmazlar.
Peki dördüncü çeyrekte büyüme aynı ivmede devam eder ve enflasyon bu denli yüksek seyrederse ne olur? Korkutucu bir senaryonun ilk sahnesi başlamış olur gibime geliyor. Bu durum stagflasyonun resmi olarak ortaya çıkması demek ve bu durumun ağırlığı ekonomiyi iyice sıkıştıracaktır diye düşünüyorum. Ancak bir yandan da tüm bu durumlardan bağımsız olumlu haberleri analiz etmek gerekiyor. Faiz kararından hemen önce açıklanan döviz rezervlerindeki artış CDS primlerini 600 puana kadar düşürdü. Primin daha fazla düşmesi ve kalıcı hale gelmesi için rezervlerdeki artışın devam etmesi, kurların baskılanmanın dışında da düşük kalması ve ihracatı artırıp ithalatı azaltarak dış ticaret açığı ve cari açığın bir nebze de olsa kapanması gerekmektedir. Tabi bu çerçeveyi yaratmak için hem politik hem de ekonomik hamleleri doğru atmak gerekli.
Şimdi gelelim bu faiz artışının diğer sebeplerine. Faiz artışının bir başka nedeni olarak “Küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde ve istihdamda yaşanan artışın devam ettirilmesi için finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir.” vurgusu yapılmıştır. Ancak enflasyonun artış gösterdiği bir ortamda politika faizi arttırılmak durumundadır. Aksi takdirde faiz indirimi ile fiyat istikrarı arasında ters orantı doğacak ve bu olumsuz birçok etkiyi beraberinde getirecektir. Çünkü faiz indirimi fiyat istikrarı ile çelişen bir adımdır.
Alınan faiz indirim kararının sonuçlarından da bahsetmek istiyorum. İlk olarak dolar 17,94 seviyesinden 18,10’lara kadar yükseldi. İmalat sanayinde ve ihracatta ithal hammadde kullanan ülkemiz için bu enflasyonu destekleyen bir haber. İkinci olarak Merkez Bankası’nın kararı sonrasında bankaların kur korumalı mevduat hesabına ödeyeceği faiz de bir puan gerilemiş oldu. Son olarak bu kararın enflasyonu artırması kaçınılmaz bir sonuç olarak yorumlanabilir.
Büyüme odaklı alınmış bu kararın büyümeyi sağlaması maalesef kesin olmayan bir beklentinin önüne geçemeyecek. Çünkü bu ortamda alınan karar ekonomik riski artıracak demektir. CDS primlerini kalıcı kılmayı hedeflerken hem zamanlı olarak yükseldiğini söyleyebiliriz. Son olarak alınan karar sonucunda Türkiye enflasyon ve alım gücünün düşmesiyle yola devam edecek gibi duruyor. Umuyoruz en yakın zamanda alınan kararların sonuçları politik olarak doğru analiz edilir.