Akrabalık ilişkileri günümüzde olduğu kadar geçmişte de her zaman sağlam ve sorunsuz değildi. Sanılanın aksine, eski zamanlarda da aile içinde anlaşmazlıklar, kıskançlıklar, iftiralar ve kırgınlıklar yaşanıyordu. İnsan ilişkilerinin olduğu her yerde olduğu gibi, akrabalık bağlarında da çatışmalar kaçınılmazdı. Bugün bu kopuşlar belki daha görünür hâle geldi, ama temelde insan doğasında var olan olumsuz duygular –kıskançlık, yalan, dedikodu, çıkar çatışmaları– dün olduğu gibi bugün de ilişkilerin zedelenmesine sebep olmaktadır. Akraba olmanın getirdiği yakınlık bazen güveni artırmak yerine çatışmaları körüklemekte, sınırların silikleştiği bu ilişkilerde insanlar birbirine en derin yaraları açabilmektedir.
Bu durum, yalnızca günümüz insanına özgü değildir; mitolojik hikâyeler bile, akrabalık bağları içindeki kıskançlık, ihanet ve çatışmaların ne kadar eski ve evrensel olduğunu bize gösterir. Nitekim Tenedos’un öyküsüde akrabalar arasındaki bu karmaşık duyguların ve sonuçlarının çarpıcı bir örneğidir. Zamanında Trakya Kralı Kyknos’un oğlu Tenes vardı. Doğruluğu ve erdemiyle tanınırdı. Onun hikayesi bir kadının –kendi üvey annesinin iftirasıyla başlar. Üvey annesi Philonome, Tenes’e göz koyar. Reddedilince onu babasına kötüleyerek iftiraya boğar ve Kynos, kanına, öz evladına sormadan Tenes’i bir sandığa koyup denize bırakır. Tenes babasına sitem dolu ‘İşte o sandık, bugün benim kalbim atıldığım yalnız bırakıldığım, sesimin duyulmadığı yer ve ben artık o sandıktan çıkıyor, kendi adama kendi Tenedos’uma varıyorum. Sana olan bağım ne yazık ki kanla kurulmuş olsada bu bağ artık bir iftira kıskançlık yada yalanla örülmüştür. Bende Tenes gibi artık susmuyorum, beni suçlayanlara, beni görmezden gelenlere bana sırt çevirenlere karşı duruyorum. Çünkü bazen bir adadan sürgün edilmek bir kırallığın temeli olur ve bazen bir akrabayı geride bırakmak gerçek bir özgürlüğün ilk adımıdır. Ben sana ne düşmanım nede borçluyum sadece artık sınırlarımı çiziyorum kan bağı kalp bağını zedeleyince anlamsızlaşır ve ben kendi kalbimi korumayı seçiyorum.’ Demiştir.
Tenes’i sandıktan Denizlerin Tanrısı Poseindon sandıktan kurtarıp bir adaya götürmüştür. Ada halkı Tenes’i alıp kral yapmışlar ve adaya Tenes’in Adası anlamına gelen Tenedos ismini vermişlerdir. Kyknos kısa süre sonra oğluna atılan iftirayı anlamış ve oğlundan özür dilemek için Leukophrys’e hareket etmiş. Tenes babasının gemilerinin limana yanaştığını görünce elindeki balta ile gemilerin halatlarını kesmiş. Yunanistan’da kullanılan “Tenes’in baltası ile kesmek” deyimi de buradan gelmekte. Bir kişi biriyle görüşmek istemediği zaman Tenes’in baltası ile kesti denilmekte.
Sonuç olarak, günümüzde de akrabalık ilişkileri yalan, iftira, kıskançlık ve çıkar çatışmaları gibi olumsuz duygular nedeniyle zayıflamakta ve zamanla tamamen kopabilmektedir. Mitolojik hikâyelerde olduğu gibi, en büyük kırgınlıklar ve ihanetler bazen en yakınlardan gelir. Akrabalık, sadece kan bağı değil; aynı zamanda güven, sadakat ve anlayış gerektirir. Bu değerler yitirildiğinde, aradaki bağ ne kadar güçlü olursa olsun, ilişkiler yıkılmaya mahkûm olur. Geçmişte olduğu gibi bugün de asıl mesele, insanların duygularını ve egolarını yönetememesiyle ilgilidir. Dolayısıyla, akrabalık ilişkilerini sürdürebilmek için öncelikle bireylerin içsel olgunluk geliştirmesi, empati kurması ve samimi bir iletişim çabasında bulunması gerekmektedir.