,, ,
Cesurhan Taş
Köşe Yazarı
Cesurhan Taş
 

Düşüncesiz İfade, İletişimsiz Basın Özgürlüğü Olamaz.

İnsanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özelliği, onun düşünebiliyor olmasıdır. Düşünme yetisini kullanarak birey olabilen insanların çokluğu, ulusal kalkınma ve gönenç düzeyinin de en temel belirleyicisidir. Düşünce ve ifade özgürlüğünün ön koşulu düşünme eyleminin değeri ve önemi konusunda duyarlı ve bilinçli olunmasıdır. Düşünmeyi yeren ve kötücül bir eylem olarak gören zatlar topluluğunda, düşünce, ifade, iletişim ve basın özgürlüklerinin herhangi bir anlamı olamaz. Düşünce özgürlüğü; düşünme eylemini, oluşan düşüncenin kendisini ve dışa vurulması süreçlerini içerir. Düşünce özgürlüğünün dışa vurulması aşaması, ifade özgürlüğünün konusunu oluşturur. İfade özgürlüğü, diğer birçok hak ve özgürlüğün de esas kaynağını oluşturmakta ve yeni türev özgürlük alanları üretmektedir.  Örneğin düşünce açıklaması yazı yoluyla yapılıyorsa basın özgürlüğü, radyo, televizyon ve sanat etkinlikleri yoluyla oluşuyorsa “görsel işitsel iletişim özgürlüğü, kişinin diğer insanlarla bir araya gelerek düşüncelerini açıklaması durumunda toplantı özgürlüğü ya da dernek kurma özgürlüğü, kişinin dini konularda düşüncelerini açıklaması durumunda din ve vicdan özgürlüğü gündeme gelmektedir. Görüleceği üzere, basın özgürlüğü kaynağını ifade özgürlüğünden almaktadır. Düşünen bireylerin düşündüklerini, istedikleri biçim, zaman ve yerde tartışmak veya düşüncesini açıklamamak serbestliği olmadan basın özgürlüğünden söz edilemez. Basın özgürlüğü, haber, olay, olgu ve düşünceleri serbest olarak değerlendirip, yorumlayıp ve eleştirip basabilmek, çoğaltabilmek, serbestçe yayımlayabilmek ve dağıtabilmek özgürlüğü şeklinde tanımlanabilir. Basın mensubunun basın özgürlüğünü kullanırken iyi niyetle hareket etmesi, gazetecilik etiğine uygun davranması, yazdığı yazılar ve ileri sürdüğü savlar için yeterli ve gerekli araştırmayı yapması şarttır. Gerekli araştırmayı yapmadan, belge ve bilgiyi toplamadan yayın yapan basın mensupları, yönetsel ve yargısal merciler nezdinde korunmayacaklardır. Günümüzde basın özgürlüğünden farklı olarak iletişim özgürlüğü kavramı da kullanılmaktadır.10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 19. maddesinde iletişim özgürlüğü; “Herkesin, hiçbir sınır tanımadan kendi istediği şekilde enformasyondan yararlanma; düşünce edinme ve yazma bakımından fikir ve ifade özgürlüğü vardır.” şeklinde tanımlanmıştır.1979’da tamamlanan UNESCO’nun McBride Raporunda “iletişim hakkı” ele alınmış ve bu hakkın artık haberleşme hakkının ötesinde ileti alma ve bilgilendirme hakkını da içerdiği ve iletişimin, tarafların bireysel ve toplu olarak içinde demokratik ve dengeli bir diyalog sürdürdükleri çift yönlü bir süreç olduğu kabul edilmiştir. Genelde ifade özgürlüğü, özelde basın özgürlüğü demokratik bir siyasal yaşamın vazgeçilmez öğesidir. Ancak, bu özgürlük mutlak olmayıp kanunla kısıtlanması durumları bulunmaktadır. Basın özgürlüğünün en sık başvurulan kısıtlanma şekli ise, yayın yasaklarıdır. Yayın yasakları, Anayasada güvence altına alınmış birçok temel hak ve özgürlüğü, özellikle de basın özgürlüğünü sınırlar nitelikte olduğundan, bu tür sınırlamaların 1982 Anayasası’nın 13. maddesine uygun ve ilgili temel hak ve özgürlüğü düzenleyen hükümde sayılan sınırlama nedenlerine bağlı olarak yapılması gerekir. Bu açıdan sınırlamalar, temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın, ölçülülük ilkesine uyularak ve ancak yasayla yapılabilmektedir. Dile getirecek düşünceniz, düşüncenizi ileteceğiniz araç, ortam ve özgürlüğünüz olsun.
Ekleme Tarihi: 08 Haziran 2023 - Perşembe

Düşüncesiz İfade, İletişimsiz Basın Özgürlüğü Olamaz.

İnsanı diğer canlılardan ayıran en belirgin özelliği, onun düşünebiliyor olmasıdır. Düşünme yetisini kullanarak birey olabilen insanların çokluğu, ulusal kalkınma ve gönenç düzeyinin de en temel belirleyicisidir.

Düşünce ve ifade özgürlüğünün ön koşulu düşünme eyleminin değeri ve önemi konusunda duyarlı ve bilinçli olunmasıdır. Düşünmeyi yeren ve kötücül bir eylem olarak gören zatlar topluluğunda, düşünce, ifade, iletişim ve basın özgürlüklerinin herhangi bir anlamı olamaz. Düşünce özgürlüğü; düşünme eylemini, oluşan düşüncenin kendisini ve dışa vurulması süreçlerini içerir. Düşünce özgürlüğünün dışa vurulması aşaması, ifade özgürlüğünün konusunu oluşturur. İfade özgürlüğü, diğer birçok hak ve özgürlüğün de esas kaynağını oluşturmakta ve yeni türev özgürlük alanları üretmektedir.  Örneğin düşünce açıklaması yazı yoluyla yapılıyorsa basın özgürlüğü, radyo, televizyon ve sanat etkinlikleri yoluyla oluşuyorsa “görsel işitsel iletişim özgürlüğü, kişinin diğer insanlarla bir araya gelerek düşüncelerini açıklaması durumunda toplantı özgürlüğü ya da dernek kurma özgürlüğü, kişinin dini konularda düşüncelerini açıklaması durumunda din ve vicdan özgürlüğü gündeme gelmektedir.

Görüleceği üzere, basın özgürlüğü kaynağını ifade özgürlüğünden almaktadır. Düşünen bireylerin düşündüklerini, istedikleri biçim, zaman ve yerde tartışmak veya düşüncesini açıklamamak serbestliği olmadan basın özgürlüğünden söz edilemez. Basın özgürlüğü, haber, olay, olgu ve düşünceleri serbest olarak değerlendirip, yorumlayıp ve eleştirip basabilmek, çoğaltabilmek, serbestçe yayımlayabilmek ve dağıtabilmek özgürlüğü şeklinde tanımlanabilir.

Basın mensubunun basın özgürlüğünü kullanırken iyi niyetle hareket etmesi, gazetecilik etiğine uygun davranması, yazdığı yazılar ve ileri sürdüğü savlar için yeterli ve gerekli araştırmayı yapması şarttır. Gerekli araştırmayı yapmadan, belge ve bilgiyi toplamadan yayın yapan basın mensupları, yönetsel ve yargısal merciler nezdinde korunmayacaklardır.

Günümüzde basın özgürlüğünden farklı olarak iletişim özgürlüğü kavramı da kullanılmaktadır.10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 19. maddesinde iletişim özgürlüğü; “Herkesin, hiçbir sınır tanımadan kendi istediği şekilde enformasyondan yararlanma; düşünce edinme ve yazma bakımından fikir ve ifade özgürlüğü vardır.” şeklinde tanımlanmıştır.1979’da tamamlanan UNESCO’nun McBride Raporunda “iletişim hakkı” ele alınmış ve bu hakkın artık haberleşme hakkının ötesinde ileti alma ve bilgilendirme hakkını da içerdiği ve iletişimin, tarafların bireysel ve toplu olarak içinde demokratik ve dengeli bir diyalog sürdürdükleri çift yönlü bir süreç olduğu kabul edilmiştir.

Genelde ifade özgürlüğü, özelde basın özgürlüğü demokratik bir siyasal yaşamın vazgeçilmez öğesidir. Ancak, bu özgürlük mutlak olmayıp kanunla kısıtlanması durumları bulunmaktadır. Basın özgürlüğünün en sık başvurulan kısıtlanma şekli ise, yayın yasaklarıdır. Yayın yasakları, Anayasada güvence altına alınmış birçok temel hak ve özgürlüğü, özellikle de basın özgürlüğünü sınırlar nitelikte olduğundan, bu tür sınırlamaların 1982 Anayasası’nın 13. maddesine uygun ve ilgili temel hak ve özgürlüğü düzenleyen hükümde sayılan sınırlama nedenlerine bağlı olarak yapılması gerekir. Bu açıdan sınırlamalar, temel hak ve özgürlüklerin özlerine dokunulmaksızın, ölçülülük ilkesine uyularak ve ancak yasayla yapılabilmektedir.

Dile getirecek düşünceniz, düşüncenizi ileteceğiniz araç, ortam ve özgürlüğünüz olsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.