İnsanımız kentte otursa da yazın hafta sonları ve yıllık izin zamanı köyüne gidip az da olsa ekip dikiyordu. Kışın yiyecegini köyünden, baba toprağından çıkarıyordu.
Geçmiş yıllarda yaşanan ekonomik krizlerde ülkede bir sosyal patlama olmadı ise köy kökenimiz sayesinde idi. Anadolu insanının göze pek görünmeyen bu üretimini, bulguru, tarhanayı, pekmezi, pestili bilmeyen dış dünya ülkemizi anlayamıyordu. Köy üretimi köy kökenli olup şehirde yaşayan dar gelirliyi açlık tehlikesinden her daim korudu. Una, bulgura, pekmeze, nohuta, kuru fasulyeye, pekmeze, tarhanaya, pestile, yufka ekmeğe pek para verilmezdi.
Bu sene ise köye gidilemez duruma geldik. 75 km köye gidiş dönüşün sadece akaryakıt maliyeti 300 TL. Benzinin litresi 25 TL olunca bu sene köyde göze görünmeyen bu tarımsal üretim yapılamayacak, kentte düşük ücretle çalışanlar için kurtarıcı olan, kışın karnını doyuran köyden gelen gıda gelmeyecek. Kışlık kuru bakliyattan çereze, bulgurun, nohutun, pekmezin üretimi ya yapılamayacak ya da çok pahalıya mal olacak. İlerleyen zamanlarda olusacak ağır sonuçları hep beraber göreceğiz.
Işşizliği önlemek, köy üretimini sürdürmek için köye dönüş projeleri yapılmalı ve köyde yaşayanların üretimi teşvik edilmeli. Aksi durumda gelecek çok daha zor günleri tahmin etmek çok zor değil.
Köye dönüşte SGK desteği, küçükbaş hayvan desteği, köy okullarının açılması, eğitim desteği gibi direk kişilere yönelik desteklere yönelmek gerek. Köy üretimi kente tanzim satış ve kooperatif mağazaları ile ulaşırsa kentlinin sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşması mümkün olur, yeniden köy-kent nüfus dengesi oluşur. Üretim azalırsa ithalat artar, ithalat arttıkça ekonomik kriz derinleşir. Pahalılık giderek artar. Ekonominin kuralları bellidir.
Pahalılık nedeniyle gıdaya erişim giderek zorlaşıyor. Hep beraber acil çareler düşünmeliyiz. Unutmamalıyız ki tarım sadece bitkisel ve hayvansal üretim demek değildir. Kurtuluş savaşından bugüne ülkemizi kurtaran ana unsurdur.