14 Kasım 1944 yılı gece yarısı başlayarak 3 gün içerisinde Ahıska ve çevresinden toplanan yaklaşık 100 bin Ahıska Türkü Orta Asya'ya sürgün edilişinin bugün 79. Yılı.
Ahıska Türkleri, Gürcistan'ın Ahıska bölgesinden gelen Türk kökenli Müslüman nüfusuna verilen addır. Rusların bu bölgeye verdiği coğrafî isim, Meshetya'dır. Bundan dolayı Meshet Türkleri olarak da adlandırılırlar. Ahıska adında olduğu gibi Meskhet ismi de coğrafî bir adlandırmadır.
Kaynaklarda, tarihî terminolojiye yerleşen ve Ahıska Türkü olarak zikredilen Türkler’in menşeini Turan kavimlere bağlamaktadır. Kıpçak Türkleri'nin bu bölgedeki nüfuzlarını kaybetmesinden sonra Oğuz boyları Seyhun –Ceyhun nehirleri bölgesinden hareket ederek Kafkasları kontrolleri altına almış ve bu bölge tamamen Oğuzlaşmıştır. Oğuz Devleti'nin 10. asırdan sonra Türk boylarını siyas bir birlik altında toplaması ile, düzenli şekilde Kafkaslar'dan, Asya'nın iç bölgelerinden Anadolu'ya akınlar düzenlenilmeye başlanmıştır.
Ardahan'da 15 kilmometre uzaklıkta bulunan Ahıska, 1829'a kadar Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı kaldı. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından Çarlık Rusya' sının hakimiyetine girdi. 1.Dünya Savaşı'ndan sonra Sovyetler Birliği sınırları içerisinde kalan Gürcistan'a bağlandı.
Ahıska Türkleri günümüz Gürcistan sınırları içerisinde kalan Samtshe-Cavahetya bölgesinde yaşamış olan Türk dilli, Müslüman bir topluluktur. Bahsi geçen bölge, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ve Sovyetler Birliği arasında imzalanan Moskova (16 Mart 1921) ve Kars (13 Ekim 1921) antlaşmalarıyla Sovyetler Birliği’nin yönetimi altına girmiştir. 1944 yılında, Ahıska Türkleri diğer birçok Slav olmayan etnik grup gibi Sovyetler Birliği’nin güvenliğine tehdit oluşturdukları gerekçe gösterilerek birkaç saat içinde Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'a sürüldü. Sürgün bir aydan fazla sürdü.
Sürgün kavramı günümüzün en tartışmalı alanlarından biridir ve akademik çalışmalarda; göç, yer değiştirme, azınlık hakları, küresel hareketlilik ve politik kültür konularını içermektedir. Dünya üzerinde değişik dönemlerde pek çok halkın sürgüne maruz kaldığı bilinmesine karşın, 1944 yılında Stalin tarafından sürgüne gönderilenlerinuzun bir süre dünya kamuoyundan gizli tutulması Kafkaslarda yaşananları farklı kılmaktadır. Ahıska Türkleri açısından yaşanan sürgün, jeopolitik hesaplar ve Türkiye sınırına olan yakınlıktan kaynaklı endişelerle gerçekleştirilmiş, bölgenin Türk ve müslüman karakterinin değiştirilmesi amaçlanmıştır. Ahıska Türkleri dışında bölgedeki Kırım Tatarları, Malkarlılar, Çeçenler, İnguşlar ve Kalmuklar sürgüne gönderilerek Rus olmayan gruplara karşı etnik bir temizlik gerçekleştirilmiştir.
1944 sürgününe ilişkin anlatıları yaşanılanlara ilişkin yapılan bazı açıklamalar sürgünün travmatik örneklerinden olup bu tür anlatımlar durumun vahametini ortaya koymaktadır.
“Ağladık, korktuk, karşı koymadık askere. Ağabeylerim de askerdi. Onlar yokken bir gece geldiler ve gidiyorsunuz dediler. Annem askerlere meyve, ceviz veriyordu, babam ve abim de asker diye. Büyük erkekler yoktu evde. Kadınlar ve biz çocuklar vardık yalnızca. Tren vagonlarında üç gün kaldık. Yolculuk uzun sürdü tam hatırlayamıyorum. Evden yanımıza aldıklarımızı yedik. Asker bekliyordu başımızda. Sonbaharın sonunda sürüldük, kış girmeden. Mayısta ise Kırım Türkleri sürülmüştü. Sürgünden kaçan amcamın oğlu Türkiye’ye geçti” (S.H.)
“Üç yaşındaydım. Hayvan trenlerinde, vagonlarla taşıdılar bizleri. Üst üste yığılmış gibiydik. Başka aileler de vardı vagonda. Sürgün esnasında ninem amcamın cesedini Ruslara vermemek için dört gün sandığın içinde sakladı. Sonradan amcamın cesedini buldular. İki kardeşim savaşta öldü” (B.A.)
“Sürgün esnasında Ural dağları kısmında kalanlarımız oldu. Yolculukta ölenlerini gömmek için trenden inenler tekrar trenlere binemedi. Yolculukta dedemin iki kardeşi ölmüş. Ali Osman ve Osman dedelerimiz. Benim dedem o zaman savaştaydı. Sovyet ordusunda görevliydi. Türkiye’ye yardım edecekler, Rusya’yı arkadan vuracaklar ve savaş bahanesiyle sürgün edildik o zaman.” (M.M)
Sürgünün ardından devam eden ayrımcı politika uygulamaları, Ahıska Türkleri için yaşamı katlanılmaz hale getirmiştir. Sürgüne gönderilen Ahıska Türklerinden bir bölümünün Özbekistan’ın Fergana kentine yerleştirilmesinden sonra 1989 yılında yaşanan olaylar yeni bir dönemi başlatmış ve ikinci bir sürgün süreci kaçınılmaz olmuştur. 23 Mayıs 1989 günü Fergana'da Kuvasay kasabasında meyve satan bir Özbek kadını ile Ahıska Türkü bir genç arasındaki tartışma, nedensiz bir kavgaya dönüşmüştür. Kavga Fergana’dan sonra Margila ve Taslak şehirlerine yayılmış ve ayaklanma halini almıştır. Olaylar ancak 15 Haziran'da yatıştırılabilmiştir. Ahıska Türkleri Sovyet Güvenlik Kuvvetleri tarafından Fergana dışında kurulan kamplara yerleştirilmiş, sonrasında Özbekistan'dan ayrılmak zorunda kalmışlardır.
Fergana olaylarının nedeni etnik nefret, gençler arasındaki yoğun işsizlik oranı ve dinsel söylentilerdir. Ekonomik açıdan, Ahıska Türklerinin mali koşullarının Özbeklerden daha iyi olmasından kaynaklanan durumdur (Nunn 1999: 46). Diğer bir temel etken bölgenin yeraltı zenginliklerinden kaynaklanmaktadır. Gelecekte bölge ekonomik, politik ve askeri çatışmaların merkezi olarak kalmaya devam edecek görünmektedir. Rusya, Çin, Afganistan ve İran’ın farklı politikaları ve etkileri bölgedeki barış ortamını belirleyecek düzeydedir.
Ahıska bölgesinde büyük orandaki bir Türk varlığı dün olduğu gibi bugün de bölgeden beklentisi olanlar açısından rahatsız edici bulunabilir. Nitekim Ahıska bölgesinin Türk sınırına olan coğrafi yakınlığı, enerji hatları üzerinde bulunuşu ve Kafkasya’ya açılan kapı olma özelliği bölge üzerindeki demokratik gelişimi engelleyici etkenler olarak rol oynayabilecektir. Yine de bölgenin uluslararası ölçekli demokrasi ve zenginlik üretebilme potansiyeli gelecek açısından güvenli ve istikrar sağlayıcı karakterdedir.
Sonuç olarak Ahıska Türkleri'nin 1944 yılında Stalin tarafından sürgün edilmesinden sonra, az bir gurubun dışında Kafkaslar'da ve Gürcistan'da Ahıska Türkü kalmamıştır. Bu bölgelere, 1991 yılının sonlarında gelmeye başlayan Türkiye Türkleri, Ahıska Türkleri'nin oluşturmuş olduğu hazır zemini değerlendirmiş ve ilişkilerini Asya'da yedi yılda hızla geliştirmişlerdir. Orta Asya'ya ve Rusya içlerine 1944 yılında Stalin'in bin bir zulümle ve zorla yerleştirdiği Ahıska Türkleri, bugün Türkiye Cumhuriyeti için Asya coğrafyasında stratejik açıdan büyük bir güç olarak yerlerini almışlardır.
Güneş ALTUNER
14.11.2023
Kaynak :
1. AHISKA TÜRKLERİNİN MENŞEİ VE TARİHÎ GELİŞİM SEYİRLERİ - Mustafa KALKAN (Bilig-7/Güz '98)
2. SOVYET VE SOVYET SONRASI DÖNEMDE AHISKA TÜRKLERİNİN KARŞILAŞTIKLARI İNSAN HAKLARI İHLALLERİ VE AYRIMCILIKLAR - Serhat KESKİN ve Hazar Ege GÜRSOY (International Crimes and History, 2017, Issue: 18)
3. SÜRGÜN, TOPLUMSAL HAFIZA VE KÜLTÜREL GÖÇ: ABD’DEKİ AHISKA TÜRKLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA - Suat Kolukırık (Bilig Güz 2011 / Sayı 59)