‘’Türkiye Cumhuriyeti Devleti’’ terörizm ile mücadele konusunda dünyada ender ülkelerden biridir, jeopolitik olarak iki yüzyılda (20’inci ve 21’inci) büyük kayıplar yaşamış ve yaşamakta olan bir ülkedir. 21’inci yüzyıl ile terörizm kendine yeni alanlar bulmada, insan kaynağı kazanmada ve teknolojinin ilerlemesiyle farklı birçok stratejik safhada kendini domine etmektedir. Ne var ki, dünyada terörizm ile mücadele konusunda Türkiye’nin ‘’Ulusal Güvenliği ve Egemenliği’’ için gerçekleştirdiği mücadele söz konusu olduğunda konuşmayan ülkeler (herkes) ahkâm kesiyor. Hakeza, her şey apaçık ortada olmasına rağmen ‘’Batı’’ başta olmak üzere emperyalist güçler ikircikli tavırları kadar, terörizmi gerek siyasi ve ekonomik, gerekse hukuki ve silahlarıyla Türkiye’ye karşı teşvik ediyor, bununla kalmayarak ülkenin birlik, beraberlik ve bütünlüğünü hedef alıyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluşundan günümüze en stratejik kurumunun özellikle 21’inci yüzyıl ile birlikte, gerek bölgesel gerekse uluslararası alanda terörizm ile mücadele konusunda gerçekleştirdiği başarılardan ülkemizdeki bazı kesimlerin (siyasi partiler, siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları ve diğerleri) ve bunları destekleyen devletlerin hoşnut olmadığı aşikârdır. Nedense böyle bir algı var; ABD ve müttefikleri (NATO ve AB) bunlar terörizm ile mücadele ederken haklı, ancak Türkiye terörizm ile mücadele ederken susarak gözlerini kapatırlar, hatta bu mücadeleyi insan hakları ihlali olarak görürler, bu da yetmez Türkiye’nin mücadelesini dinsel-ırksal yerlere çekerek ‘’zihinlerinde’’ bulunan kötülüğü uluslararası alanda dışa vururlar.
Dünyada birçok kıtada ve birçok ülkede terörizm ile bilinen örgütler mevcuttur; Kolombiya’da FARC, İspanya’da ETA, Britanya’da IRA olmak üzere olmak üzere, ayrıca El Kaide, Boko Haram, Taliban, Eş Şebab ve diğerleri olarak sıralanabilir. Ne var ki, bu ülkeler içerisinde kim daha fazla terörizm ile mücadele etti, hala bu mecburiyet içerisinde bırakılıyor diyorsanız; ‘’Türkiye Cumhuriyeti’’ Ülkemiz bulunduğu jeopolitik ve bu jeopolitiğin daha önce emperyalist güçler tarafından ‘’cetvel ve pergel’’ ile çizilerek paylaşılmasının getirdiği yüzyıllık sorunlar neticesinde terörizm ile mücadele ediyor. Suriye’nin kuzeyi Irak’ın kuzeyi bilinçli bir şekilde parçalanarak ve istikrarsız bir coğrafya gözetilerek yapılmak istenin ikinci bir ‘’İsrail’’ kurulmak istenmesidir. Ve burada muhakkak İran’da hedeftir, ancak tam olarak kırk yıldır terörizmle mücadele eden Türkiye ve Türkiye’nin vatan topraklarının hedef olduğu su götürmez bir gerçektir.
Sonuç olarak, dünyada 100’üncü yılına girmiş ülke/devlet sayısı az olmakla birlikte, varlıklarını sürdürememiş ve tarihin tozlu sayfalarına girmiş ülke/devlet çoktur. Türkiye Cumhuriyeti ‘’kendi yüzyılına(!)’’ girerken terörizmi besleyen/destekleyen emperyalist güçlerin vatan topraklarımıza daha fazla saldırması, zarar vermesi ve parçalamak için ülkemizi hedef almasıdır. Günümüzde sadece bölgesel anlamda değil, uluslararası anlamda büyük başarılar elde eden, dünyanın önde gelen en stratejik kurumunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait olması tesadüf değildir. Ne olursa olsun, kimlerin ve hangi ülkelerin gizli ajandaları olursa olsun, ayrıca ülkemiz içerisinde onların destekleyenleri ve işbirlikleri yaptığı kişiler/kuruluşlar buna dâhil olmak üzere belleklerine şunu yazmalılar; ‘’Türkiye Cumhuriyeti Devleti’’, terörizm ile onları destekleyen tüm veçheleriyle, ayrıca ağababaları olan emperyalistlerle yüzyıllarca fazlasıyla mücadele edecektir.