Batı ittifakının 20. yüzyıldan günümüze kadar devam eden sembolü olması, güvenlik ve savunma doktrini üzerine kurulu Kuzey Atlantik Savunma Paktı (NATO) tam olarak 75 yılına girecek. NATO’nun uluslararası güvenlik ve savunma örgütü olarak en uzun süreye sahip olması kadar, ömrünü tamamlamayarak yeni ve farklı konseptler ile düşman veya tehdit belirlemesiyle sürdürdüğü gözden kaçırılmaması gereken husustur.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında 1949’da kurulan NATO, öncelikli olarak düşman ve tehdit olarak, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni (SSCB) ve onun uydu devletleri yani komünizmi benimseyen Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini hedef seçmiştir. Böylelikle 20. Yüzyılın ikinci yarısı Soğuk Savaş Dönemi olarak çift kutuplu dünya sistemiyle geçmiş ve ilerlemiştir.
NATO, bir gerçek var ise ABD demektir. ABD’nin dünya siyasetinde NATO için vazgeçilmez ‘’çoklu mekanizma’’ olduğudur. Bu mekanizma istediğinde ABD’nin bahanelerle keyfi politikasına hizmet etmekle beraber, yaratılan yapay ‘’uluslararası terörizm’’ ile istediği gibi işgaller gerçekleştirmesini sağlamaktadır. Kimseler kusura bakmasın! Irak, Afganistan, Kore ve nice diğer kıtalarda, ülkelerde NATO’nun ABD çıkarlarına hizmet ettiği gerçeğidir.
NATO için Sovyetler Birliği parçalandıktan sonra, ünlü Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra, ayrıca Sovyetler Birliği’nin önemli ortağı hatta yoldaşı Yugoslavya el birliğiyle NATO ile dağıtılarak parçalandıktan sonra zaten 20. yüzyılın son yıllarında düşman kavramı ve tehdit algısı denilenler kalmadı. Bunlar NATO’nun varlığını sürdürüp, sürdüremeyeceği üzerine karmaşaya yol açarken birden 2001 saldırılarıyla uluslararası terörizm yeni düşman ilan edildi. Aslında, düşman yaratılmış oldu denilse yerinde olur!
Pekâlâ, 2001 sonrası dünya siyaseti eski NATO konseptlerinin yenilenmesini zorunlu kıldı. Bunun başında ABD tarafından Sovyetler Birliğine karşı oluşturulan ‘’Yeşil Kuşak Teorisi ve Projesi’’ işlerine yaradı bunlardan büyük çaplı radikal terör grupları oluşturuldu. O zamanlar komünizm olan düşman ideoloji bu defa Orta Doğu’da ve Afganistan’da radikal dini eksenli terör grupları olarak kullanıldı. Çünkü ABD öyle istiyordu, NATO pasif kalamazdı kesinlikle, varlığı sorgulanırdı.
Günümüz uluslararası siyasete baktığımızda ise NATO’nun asıl hedefinin Asya-Pasifik olduğu kadar, ezeli düşman Rusya Federasyonu olduğu da su götürmez bir gerçekliktir. NATO’nun Ukrayna’yı üye olmasını ısrarla istemesi ve bu doğrultuda hareket etmesi, Ukrayna savaşının başlamasının en büyük nedenidir. Keza, NATO güvenlik ve savunma konsepti Rusya’yı 1990’lı yıllarda büyük bir tehdit görmezken, birden bire son yıllarda Rusya’yı çevreleyen üye genişlemesi (Finlandiya ve İsveç) Rusya-Ukrayna savaşının uzaması kadar, müsebbibi.
Uzak olmamakla beraber, geçtiğimiz günlerde ABD’nin Gürcistan ile Karadeniz’de gerçekleştirmek istediği büyük çaplı askeri tatbikatın NATO’dan habersiz yapılacak olmasını düşünüyorsanız, yanılırsınız. Zira, yukarıda yazımda dediğim gibi ABD’nin kendisi bizzat NATO demektir. Dolayısıyla Karadeniz jeopolitiğinde Rusya-Ukrayna sıcak çatışma devam ederken, Gürcistan ile ABD arasında askeri tatbikatın yapılması NATO’nun raporlarından da okunmaktadır.
Sonuç olarak, şayet ABD ve müttefikleri dünyada barışın ve refahın sürmesinden yana tavırları ortadaysa, neden Asya-Pasifikte NATO üzerinden askeri işbirliği ve bloklaşmaya gitmektedir. Şayet bu aynı 1990’lı yıllarda düşman ve tehdit bulmakta zorlanmış NATO’nun sürekliliği için yeni düşman yaratılmaya yönelikse yanılırlar, zira karşıdaki Çin ve Rusya ile birlikte bloklaşmaya giden ülkelerden oluşmaktadır. Eğer ABD ve müttefikleri bu kadar samimi olduklarını dünyaya göstermek istiyorlarsa buyurun İsrail’in yaptığı terörizm ve soykırım için NATO’yu harekete geçirsinler, bu kadar zor olmamalıdır! NATO’nun Yugoslavya müdahalesini tarih sayfalarında yazmakta, NATO için sadece ‘Batı’ uygarlığına hizmet eden uluslararası güvenlik ve savunma örgütü olduğu apaçıktır. Nihayetinde ABD’de gerçekleşecek NATO zirvesinde dünyamız için yararlı bir şeyler çıkmayacağı ortadadır, NATO ile ABD geçmişine bakmak yeterlidir.