Yine ve yeniden hedef Balkanlar! Ne zaman bölgesel ve uluslararası aktörler tarafından Balkanlar yakasını kurtaracak sorusuna? Cevaben şunu vermek mümkündür; Yugoslavya’yı elbirliğiyle parçalayanlar ve dağılmasının müsebbibi hangi güçler (devletler) ise işte onların Balkanlardan kirli ellerini/emellerini çekmesiyle refaha ve huzura kavuşacaktır. Pekâlâ, bu pratikte ve jeopolitik düzlemde mümkün müdür? Katiyen değildir, keza Balkanlar dünyada başka bir benzeri olmayan birçok farklı din, dil ve etnik kimlikleri içerisinde barındıran coğrafyadır. Ve bundan dolayıdır ki, geride bıraktığımız 20’inci yüzyılda ‘Batı’ ile ‘Doğu’ arasındaki mücadelede ABD ve SSCB için vazgeçilmez olan Balkanlar, 21’inci yüzyılda ise ABD, AB, NATO, Rusya, Çin ve hatta Hindistan gibi birçok örgüt/devlet içinde önem arz etmekle birlikte, bu güçlerin mücadele sahası olmaktadır.
Yugoslavya’nın parçalanması ve dağılmasından sonra Balkanlar birçok sorun, kriz ve çıkmaz ile yüz yüze kaldı, bunlardan bazıları bir nebze çözüme kavuşturulsa bile, maalesef birçoğunun çözüme kavuşması bir yana var olan kargaşa’yı artırdığı da bir gerçektir. Günümüzde yaşanan Sırbistan-Kosova arasındaki sorunlara ve krizlere tarihsel perspektiften bakmaya çalışırsak uzun bir geçmişe kadar gidilir, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı İmparatorluğu’na kadar, ancak ne zaman ne de yazının sonu olmayacağı için, günümüz yüzyılının penceresinden bakmak faydalı olacaktır. Sırbistan, Kosova’nın sınırlarından koparılmasından dolayı tarih boyunca bunu hazmetmeyecektir, Kosova’nın bağımsızlığına karşı aldığı tavır gibi. Kosova’nın kuzeyinde yer alan şehirlerin belediyelerin Arnavutlar tarafından yönetilmesi, Balkanlarda en köklü rekabet olan Arnavut-Sırp etnik kimlikleri karşı karşıya getirilmesi için de bazılarının (devletler/örgütler) kolladıkları fırsatı körükleyebilir. Hakeza, bir gerçek var ise Balkanlar’ın huzuru dünyanın da huzuru demektir, bu jeopolitikten Birinci Dünya Savaşı’nın çıktığı da unutulmamalıdır.
Sonuç olarak, Balkanlar’ın karışması veyahut karıştırılması hangi devletlere/örgütlere yarar ona bakmak lazım. Rusya-Ukrayna savaşının kazananı şu ana kadar olmadığına göre, buradan farklı bir perspektifle görülebilir. Geçmiş yıllarda Bosna Hersek içerisindeki Sırp etnik kimliklerin sürekli isyana yönelik protestoları ve ayrılıkçı hareketleri hafızalarımızda hala. Sırbistan-Kosova arasında yaşanan ‘plaka’ krizi, şimdi de ‘belediye’ yönetimleri konusundaki sorun/kriz, yani sürekli Balkanlar ve etnik kimlikler üzerine oynanmak istenen oyunlar. Nasıl ki ‘Büyük Sırbistan’ hayali kuruluyorsa, ‘Büyük Arnavutluk’ hayali de kuruluyor, bunların özellikle Kosova üzerinden planlanması tesadüf değildir.
Hakeza Arnavutluk ABD için önemli, Sırbistan’da Rusya için önemlidir. ABD güdümündeki NATO ve AB’nin olmak üzere, Rusya ve Çin’in işbirliği görüldüğünde Balkanların ‘’jeopolitik sınanması’’ yapılmamalı, keza bu hırslı rekabet sadece Balkanlar’a zarar vermekle kalmaz, dünyanın farklı coğrafyalarına sirayet eder. Pekâlâ, Kosova kimin olabilir? Arnavutlara göre bir Arnavut ülkesi, Türklere göre ise Devlet-i Aliyye-i Osmaniye ve Sırplara göre de Sırbistan’dır. Eğer, Kosova için bir gerçek var ise şudur: ‘’Kosova Kosovalılarındır!’’ Balkanların tanınan edebiyatçısı İvo Andriç’in (Nobel Edebiyat Ödülü almış biridir) ünlü eseri olan ‘Drina Köprüsü’ndeki sözleriyle tamamlıyorum: ‘’Balkanlar’da insanları dinlerine ve dillerine göre ayırmak ahmaklıktır, Balkanlar’da insanları nehirler ve yollar ayırabilir ancak.’’