,, ,
Aylin Koç
Köşe Yazarı
Aylin Koç
 

Misafir

Bazen telesafir gibi hissediyoruz hayata. İzlemeye geldik, film bitince gideceğiz. Eski zamanlarda  televizyon izlemeye gelen misafirler gibi… Misafir kelimesi Arapçadan “Sefer eden yolcu” sözcüğünden alıntıdır. Sefer ise uzun yürüyüş yolculuk anlamındadır. Herkes her yere misafir aslında ve bazı düşünceleri bile misafir insanlara. Hiç bitmeyecekmiş gibi yürüdüğümüz yollarda, her durakta misafiriz her birimiz. Düşünce biçimimiz değiştikçe algılama şeklimiz değişiyor. Bir şeyleri yapmak için sabrımız yoksa yapmamak için bahaneler üretiyoruz. Bulunduğumuz şart ve koşullara göre karar veriyoruz. İşimize, pazara, okula, hayata ve en sonunda misafir oluyoruz dünyaya. “İnsanları tanışmanın en güzel yanı, bildiğinizi öğretmek, bilmediğinizi de öğrenmektir.” diyor Arnold Wesker Kökler oyununda. Kimlere neler öğretiyor ve öğreniyoruz. Misafir olduğumuz duraklarda izlerimizi bırakıyorken kaçtıklarımız neler oluyor? Gülüşlerimiz misafir mesela bedenimize… Korkularımız,üzgünlüklerimiz, öfkelerimiz. Bulunduğumuz, misafir olduğumuz ortamlara göre değişiyor duygularımız ve yansıtış şeklimiz. Bulaşıcı olan şeyler ekleniyor birbirine misafirlikte. Uyku gibi, mutluluk gibi… Bir insanın mutluluğuna sevinebildikçe insandır aslında insan. Öyle hızlı yaşıyoruz ki unutuyoruz bazen duygularımızı. Hamlet de “İnsan insan mıdır? Yalnızca yiyip içerek ve gezmekle geçiyorsa hayatı?” diye bir cümle geçer. Ne doğru bir tespittir. Bitpazarı gibi oluyor bazen ortalık. Asıl adı bayat pazarı iken bitpazarına dönüşmüş alanlarda hep ortalıkta duygularımız. Eskiyen duygularımızı koyuyoruz ortaya. Alan olmazsa ne kadar zaman bekleyecek bilinmez. Belki beklerken varlığını yitirip gidecek. Kendimizi tanımada başkalarını tanımaya çalıştıkça zebil olan hayatlarımız gibi… Misafirlik işte bu, özen gerektirir. Görsel güzelliklerle dolduruyorlar her şeyin içini. Hepsinin boş olduğunu doldukça anlayacaksın. Sana “Bilgi karın doyurmuyor!” diyecekler, aldırma. Karnı doyup ruhu doymayan insanlar, hayatın boyunca mutsuz olarak çıkacaklar karşına. Maruz kaldıklarımız duygu çöplüğümüzde birikiyor. İnsanı değiştiren şeyler bazen diğer insanların davranışlarıdır. Kendini ifade edemedikçe saldırgan davranışlar sergiler insan. İletişemiyoruz. İletişemeyince büyütüyor, kin tutuyor ya da soğuyoruz. Mecbur kalınan durumlar için maskelere bürünüp kılıklara giriyoruz. Oysa umuda ihtiyacımız var Güzel insan tanımaya Değer bilene ve gösterene Saygı gösterene ve saygıyı hak edene Dürüstlüğe Güvene Doğru yerlerde doğru kişilere zaman harcamaya Yorgunluk ve zaman kaybı yaşamak için hayat çok değerli. Yol uzun ama seferimiz kısa. Misafiriz ne de olsa!
Ekleme Tarihi: 02 Eylül 2024 - Pazartesi

Misafir

Bazen telesafir gibi hissediyoruz hayata. İzlemeye geldik, film bitince gideceğiz. Eski zamanlarda  televizyon izlemeye gelen misafirler gibi…

Misafir kelimesi Arapçadan “Sefer eden yolcu” sözcüğünden alıntıdır. Sefer ise uzun yürüyüş yolculuk anlamındadır.

Herkes her yere misafir aslında ve bazı düşünceleri bile misafir insanlara. Hiç bitmeyecekmiş gibi yürüdüğümüz yollarda, her durakta misafiriz her birimiz. Düşünce biçimimiz değiştikçe algılama şeklimiz değişiyor. Bir şeyleri yapmak için sabrımız yoksa yapmamak için bahaneler üretiyoruz. Bulunduğumuz şart ve koşullara göre karar veriyoruz. İşimize, pazara, okula, hayata ve en sonunda misafir oluyoruz dünyaya.

“İnsanları tanışmanın en güzel yanı, bildiğinizi öğretmek, bilmediğinizi de öğrenmektir.” diyor Arnold Wesker Kökler oyununda. Kimlere neler öğretiyor ve öğreniyoruz. Misafir olduğumuz duraklarda izlerimizi bırakıyorken kaçtıklarımız neler oluyor?

Gülüşlerimiz misafir mesela bedenimize… Korkularımız,üzgünlüklerimiz, öfkelerimiz. Bulunduğumuz, misafir olduğumuz ortamlara göre değişiyor duygularımız ve yansıtış şeklimiz.

Bulaşıcı olan şeyler ekleniyor birbirine misafirlikte. Uyku gibi, mutluluk gibi… Bir insanın mutluluğuna sevinebildikçe insandır aslında insan. Öyle hızlı yaşıyoruz ki unutuyoruz bazen duygularımızı.

Hamlet de “İnsan insan mıdır? Yalnızca yiyip içerek ve gezmekle geçiyorsa hayatı?” diye bir cümle geçer. Ne doğru bir tespittir. Bitpazarı gibi oluyor bazen ortalık. Asıl adı bayat pazarı iken bitpazarına dönüşmüş alanlarda hep ortalıkta duygularımız. Eskiyen duygularımızı koyuyoruz ortaya. Alan olmazsa ne kadar zaman bekleyecek bilinmez. Belki beklerken varlığını yitirip gidecek. Kendimizi tanımada başkalarını tanımaya çalıştıkça zebil olan hayatlarımız gibi…

Misafirlik işte bu, özen gerektirir. Görsel güzelliklerle dolduruyorlar her şeyin içini. Hepsinin boş olduğunu doldukça anlayacaksın. Sana “Bilgi karın doyurmuyor!” diyecekler, aldırma. Karnı doyup ruhu doymayan insanlar, hayatın boyunca mutsuz olarak çıkacaklar karşına.

Maruz kaldıklarımız duygu çöplüğümüzde birikiyor. İnsanı değiştiren şeyler bazen diğer insanların davranışlarıdır. Kendini ifade edemedikçe saldırgan davranışlar sergiler insan. İletişemiyoruz. İletişemeyince büyütüyor, kin tutuyor ya da soğuyoruz. Mecbur kalınan durumlar için maskelere bürünüp kılıklara giriyoruz.

Oysa umuda ihtiyacımız var

Güzel insan tanımaya

Değer bilene ve gösterene

Saygı gösterene ve saygıyı hak edene

Dürüstlüğe

Güvene

Doğru yerlerde doğru kişilere zaman harcamaya

Yorgunluk ve zaman kaybı yaşamak için hayat çok değerli.

Yol uzun ama seferimiz kısa. Misafiriz ne de olsa!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.