Önceden tespit edilmiş süre olan ecel ve onu belirleyen kadere bakışınız nasıl? Adına hayat denen, kimine göre uzun, kimine göre de kısa yolculuk… Hepimiz bu yola başlarken farkında olmadan bir görev yüklenmişiz. Bazılarımızın görevi zor, bazılarımızınki de kolay. Kime ve neye göre zor, kime ve neye göre kolay? Tespiti çok zor bir soru… Görevlerimizi yerine getirirken karşılaştığımız durumla, yaşadığımız anlar daha dünyaya geldiğimiz esnada belli midir? Bu soruya cevabınız “evet” ise alın yazısına inanıyorsunuz demektir. Bu durumda siz olayları akışına bırakmışsınızdır. Nasıl olsa her şey önceden belli. O halde çabalamaya, koşturmaya ne gerek var ki? Ne kadar ters bir durumu düze çevirmeye çalışsanız da her şey olacağına varacaktır. Madem ki öyle akışına bırakın gitsin, işin sonunda başarısızlık olsa bile.
Şimdi de tam tersini düşünsek? İnsanın kaderinin yaptığı seçimlerle doğru orantılı olduğunu söyleyelim. Yaradan insana yarattığı diğer canlardan üstün olarak akıl ve fikir vermiş. Yüce kitabına da “OKU” emriyle başlamış. Oku, düşün, muhakeme et ve karar ver…
İnsan hayatta karşılaştığı zor durumlarda önce bir durmalı, düşünmeli, olasılıkları tartıp değerlendirmeli. Böyle yaparsa gayet tabiidir ki karşı karşıya kaldığı durumla ilgili farklı hareket yolları önüne çıkacaktır. İşte kader de insanın kendi seçtiği ve yürüdüğü o yollarda başına gelenlerin tümüdür. Sahip olduğu düşünme ve karar verme yeteneği ile kendi kaderini tayin eden, ağları ören bizzat insanın kendisidir.
İşte bir örnek…
Yeni doğmuş bir bebek düşünün. Aslında onun kaderinde daha doğumunda belli olan, alnına yazılmış doktorluk mesleği yok. Bebek büyüyor, çocuk oluyor, genç oluyor, yetişkin oluyor ve düşünüyor. Belki çocukluğunda pilot olmak istemiş ve soranlara da hep böyle cevap vermiş. Ama şimdi şartlar değişik. Öğrenim hayatında önünde gideceği farklı yollar, seçenekler var. Kararını veriyor ve o doktor olmayı seçiyor. Bu yolda ilerliyor ve gelecekte insan sağlığı için çok önemli bir keşif yapıp, başarılı oluyor. Belki de pilot olmayı seçse idi bir uçak kazasına uğrayıp ölecekti, değil mi? Kim bilebilir…?
Bu kısa örnekte insan kendi kaderini ve sonunu tayin etmiş olmuyor mu?
İnsanı ölümden eceli korur ve bu ecel de tamamen insanın kendi seçimiyle tayin ettiği bir sondur.
- İsra Suresi 13. Ayet: “ …Ve biz her bir insanın kaderini, kendi çabasına bağlı kıldık…”