Bazıları için hayat, bir mücadele; kimi zaman korkularla yüzleşme, kimi zaman da beklenmedik sınavlar... Annemin korona döneminde yaşadığı zor günlerde onun kaderini ben üstlenmiştim. Hastalık evimize adımını attığında doktor, annemin çok az şansı olduğunu söyledi. Bense işten ayrılmış, sadece dinlenme düşüncesindeydim. Ama tehdit büyüyünce tüm planlarımı bir kenara bırakıp kendimizi eve kapattık. Öyle ki, yıllar geçtikçe ev dört duvar arasında sıkışan bir dünyaya dönüştü. Günler ayları, aylar yılları kovaladı ve iki yıl boyunca “annem korona olacak, ya ölürse?” endişesiyle nefesimizi tuttuk.
Korona bize sadece fiziksel bir mesafeyi değil, aynı zamanda duygusal bir hapishaneyi de öğretti. Annemin öksürüğü bile korku yaratıyordu; sanki evde bile kaçış yoktu. Özgürlük öylesine sınırlanmıştı ki, her tuvalete gidişimiz bile sayılıydı. O dönemde annemin kaç kez ölümden döndüğünü sayamam. Her gecemiz umutla kaygı arasında gidip geldi. Maddi olarak da zorlandığımız bu dönemde, annemin tedavisi için gerekli parayı dahi bulmak zordu.
Bir gün, değerli bir ağabeyim araya girdi ve Diyanet Vakfı Başkanı ile konuştu. Yaşadıklarımı anlattı; evinde ailesi için ömrünü harcayan bir kadın olarak elimden geleni yapmaya devam ettiğimi söyledi. Sonunda bir iş buldum, ama hayatımdaki ilk gün gibiydi her şey. Bilmediğim bir yer, yabancı yüzler, ama beni anlayacağını düşündüğüm, benimle aynı kıbleye yönelen kadınlar... Şükür namazı kıldım, Allah’ıma dualar ettim. İlk maaşım geldiğinde ise hemen markete koştum. Aileme ne lazımsa alarak üç poşeti doldurdum ve ağladım; mutluluktan ilk kez ağladım. O an hapisten çıkıp hayata yeniden dönen biri gibi hissettim.
İçimde bir ferahlık, bir minnetle iş arkadaşlarıma yazdım: “Rabbim, evladına bir şey almak için uzanıp eli boş kalan hiçbir ana babayı çaresiz bırakmasın.” İçlerinden bazıları şaşırdı; böyle bir CV’si olan bir kadının bu kadar sevinmesine anlam veremediler. Nereden bilsinler hayatı adım adım, dirhem dirhem yaşadığımı...
Sonra bir gün işyerine geldiğimde, sözleşmemin yenilenmediğini öğrendim. Sadece “kadro fazlası” bahanesiyle, ansızın bu haberi verdiler. O an şunu anladım: Kurumların dini olmaz; ne Allah’tan korkar ne kuldan utanır. O gün bir kez daha, hayatım boyunca annemin yaşadığı çaresizliği yaşamamak için verdiğim mücadelenin beni farklı bir sona ulaştırdığını fark ettim.
Çocukluğumdan bu yana hep güçlü olmak zorunda kalmıştım, ama hayat acımasızca sınamaya devam ediyordu. Hayatınızda kaçtığınız her şey, gün gelir sizi bulur. Ve sakın ola, hak edene dahi olsa, kimsenin rızkına engel olmayın; çünkü bunun bedelini masum olanlar, o evin günahsız evlatları öder.
Vesselam.