Ülkemizde kadınların, hayatın her alanında yaşadıkları cinsiyet temelli, istismar, taciz, mobing, çocuk gelinler, cinayet, işsizlik, psikolojik baskı, fiziksel şiddet gibi konular iş hayatını da özel hayatını da etkilemektedir.
Bütün bunlar, kadınların zorlu ve çetin, iş ve sosyal hayatına bir sıfır yenik başlamasına neden oluyor.
Neden mi yenik başlıyorlar?
Hamilelik, doğum, emzirme, çocuk bakımı, aile ile ilgili bütün konuların, evdeki yemeğinden temizliğine varıncaya kadar kadının sorumluluğu altında olmasıdır. Kültürümüzde aile geleneği olarak ev işleri tamamen kadının üzerine, dışarıdaki işler erkeğin üzerine bırakıldığı için kadın her zaman güçsüz ve zayıf düşmektedir.
Dolayısıyla kadın evde anne, eş, çocukların bütün görevlerini birlikte yapmak zorunda kalırken işte de kariyerini tamamlamak için uğraşmakta ya da eve maddi katkı sağlamak için mücadele etmektedir.
İnsan kaynakları uzmanı olarak, sahada gördüğüm, gerek işe alımlarda gerekse oryantasyon programlarında çalışan kadın oranının düşük olmasıydı. Hazırlamış olduğum raporda, kadın başarı oranlarının her ne kadar geleceğin lider kadınları olarak yüzde oranının artmış olmasına rağmen, hala kadınların işe alımında yüksek oranda düşüş yaşanmaktadır.
Bu nedenledir ki, kadınlar işini kaybetmemek adına, çoğu kez kariyer ve maddi refah seviyesi nedeniyle çocuk yapmama eğilimi göstermektedirler. Kadınlarımızın bir kısmı, çocuklarını bakıcıya bırakırken, bir kısmı da ebeveynlerine bırakmayı tercih etmiş, maaşının büyük bir bölümünü çocuklarının geleceğine harcamış olsalar da, sadece sigortalarının işliyor olması, kendilerine yeterli olduğunu düşünmüşlerdir.
Sahada yapmış olduğumuz bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, kadınlarımız, iş hayatında, sosyal hayatta ve ailevi sorumluluklarının yanı sıra birçok alanda hak mağduriyetlerinin yaşanması üzerine, kadınlarımız haklarını savunmak adına, bir araya gelerek güç birliği oluşturma yoluna gitmektedirler.
Bunu da, bizim tabirimizle, “Kadın kadının limanı, kadın kadının Yurdu olmalıdır” söylemleri ile kadınlarımızın birbirlerinin sesi olma mücadeleleri günden güne artmaktadır.
Öyle ki kadınlarımız sadece kendilerinin oluşturdukları sivil toplum örgütleri kurarak mücadelelerini yasal bir zemine oturtmaktadırlar. Kadınlarımızın çalışmaları tamamen kadın odaklı olup, toplum içerisinde her türlü görevi yerine getirebilecek, geleceğin kadın liderlerinin başarılarına vurgu yapmak için olağanüstü bir gayret göstermektedirler.
Ayrıca, kadın mücadelemizin özünde, kadınların mağduriyetlerinin giderilmesi, kadın haklarının gözetilmesi, mağdur olan, şiddete maruz kalan, katledilen, iş bulamayan, aş bulamayan, ekmek bulamayan, çocuklarına bakmak zorunda kalıp da sokağa düşen, onurundan ve gururundan dolayı başına gelenleri söyleyemeyen, sessiz çığlığı duyulmayan, gözyaşlarını içine akıtan kadınlarımızın haklarını savunmak üzere hızlı bir şekilde örgütlenmek yatmaktadır.
Bu alanda sayısız kadın dernekleri kurulmaktadır. Bunlardan birisi de, çalışmalarını yakinen takip ettiğim, başarıları ile gündemde olan, ilkeli, düzeyli, kimseden talimat almadan mücadelelerini sürdüren, Genel Başkanlığını Öykü Demirtaş’ın yaptığı, Dünya Kadınlar Birliği, Türkiye çapında teşkilatlanma çalışmalarını hızla bir şekilde yürütmektedirler.
Bununla birlikte, İç Anadolu Birliği, Türk Dünyası Akademisyenler ve Bürokratlar Birliği, Dünya Muhabirler Birliği Türkiye Başkanlığı, Kadın Kolları Genel Başkanı olarak, altı ana ilkemizi burada ifade etmek isterim. Çünkü, mücadelemizi bu ana esaslar üzerine oturtturursak, kimsenin ön veya arka bahçesi olmadan hedeflerimize emin adımlarla ilerleriz. Bizler, fikri, düşüncesi, ideolojisi, inanç ve değerleri veya tercihleri ne olursa olsun bütün kadınlarımızı kucaklamak için yola çıktık.
Bu ilkeler,
* Siyaset üstüyüz,
* Partileri üstüyüz,
* Sessiz çoğunluğun sesi,
* Kimsesizlerin kimsesi,
* Milli ve manevi değerlere bağlı,
* İslam'a Saygılıyız, diyerek hizmete talip olduk.
Bizler Kadın Kolları Başkanlığı olarak, bilimsel gerçekler ışığında, sahadaki izlenimlerimizi ve verilere dayanarak geniş çaplı bir rapor hazırladık.
Hazırlamış olduğumuz, “Kadın Hakları İhlalleri” ile ilgili raporumuzu, öncelikle dışımızdaki kadın kuruluşlarımızla tartışıp belirli bir olgunluğa eriştikten sonra, Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere, devletin ilgili kurumlarına ve bütün kadın kuruluşlarımıza tek tek ulaştıracağımızı bildirmek isterim.
Bu anlamda ileride yapacağımız etkinliklerimizde bütün kadınlarımızı bir arada görmek, vereceğimiz mücadelenin başarısı açısından önemli olduğuna inanıyorum.