Evet, son zamanlarda ipin ucunu kaçırmak adeta bir moda haline geldi. Ne yazık ki, bu oldukça üzücü bir durum.
Türk siyasi hayatında ne yazık ki bu durum sıkça karşımıza çıkıyor. Özellikle son yirmi yılda bu sorun sürekli tekrarlanıyor ve toplumda bir tedirginlik yaratıyor. Bu da toplumda infiale yol açıyor.
Türk siyasi ortamına baktığınızda, kuruluş felsefesine uygun, ilkeli bir siyaset yapan parti neredeyse yok. Biraz mütevazı olalım ve “istisnalar hariç” diyelim. Bir siyasi partinin ete kemiğe bürünmesi için en az bir seçime girmesi gerekiyor. Aksi takdirde, toplum hep hayal kırıklığı yaşar ve bu durum devam ediyor. Bu nedenle siyasi partilerin en az bir seçim görmesi gerektiğini düşünüyorum. Ancak, ne yazık ki tüm partilerde lider değiştiğinde ipin ucu kaçıyor.
Türk milliyetçiliği ile siyaset yapan partilere bakıyorsunuz; terör elebaşını idamla gündeme getirenler, geçmişte idamı kaldırıp mevcut iktidarın başbakanına ip atanlar, bugün terörist elebaşını gazi meclise davet ediyor. Bu ne anlama geliyor? İdeolojik köklü bir parti böyle mi olur? Türk milliyetçiliği böyle mi temsil edilir?
Ya da “Milli Görüş” hareketine bakalım. Milli Görüş ekseninde siyaset yapan bir parti görüyor musunuz? Bu doğrultuda yüzde on dahi var mı? Yok, ya da ben göremiyorum. Neymiş efendim, “İpin ucu kaçtı.”
Peki ya mevcut iktidar?
AK Parti
“Ak” yani beyaz, saflığı ve temizliği temsil ediyor.
Adalet ve Kalkınma… Ne kadar güzel değil mi? Ama pratikte çok mu güzel?
Muhafazakâr, mütedeyyin… Peki ya sonuç?
Var mı muhafaza edilecek bir şey? Yok.
Dinin temeli boşaltıldı.
Adalet tatilde, ne zaman döner bilinmez.
Terazinin dengesini şaşırmış bir adalet, iflah olur mu?
Mutsuz çoğunluk, mutlu azınlık… Adalet bunun neresinde?
İş yapmak isteyen belediye başkanlarına iş yaptırılmıyor. Kendileri zaten tatilde. Eskiden “Ayşe tatile çıktı mı Kıbrıs devlet oluyordu,” şimdi ise zulüm.
Diyeceğim şu: İpin ucu kaçtı. Bir kere ipin ucu kaçtı mı, daha iflah olmaz.
Bu yüzden siyasi partilerin duruşu çok önemli. Çünkü siyasi partiler, ülkenin yönetiminde büyük bir rol oynuyor. İster iktidar olsun ister muhalefet, fark etmez; devletin yönetiminde büyük bir sorumlulukları var. Bu nedenle siyasi partiler ilkeli ve kurumsal olmalı. Parti yönetimi değiştiğinde, ilkeler ve politikalar değişmemeli. Eğer değişirse ipin ucu kaçar ve milletin siyasi partilere olan güveni alabora olduğunda kurtuluş yalnızca şansa kalır.
Siz siz olun, ipin ucunu kaçırmayın. Siyasi partilere dini bir misyon yüklemeyin.
Bugün Türkiye’de yeni parti kurma haberleri okuyoruz ve izliyoruz. Sizce yeni partilerin kurulması neyi gösteriyor? Yeni partilerin kurulması, tamamen mevcut partilerin beceriksizliğinden kaynaklanıyor. Yoksa kim böyle bir cesaret gösterebilir?
Öyle parti kurmak kolay mı?
En az kırk ilde örgüt kuracaksınız. Bunun insan kaynağından maddi kaynaklarına kadar birçok zorluğu var. Mevcut partilere rakip olup yeni argümanlar üreteceksiniz ve toplumda kendinize yer edeceksiniz. Çok mu kolay?
Ya da bu işin ne kadar zor olduğunu o insanlar bilmiyor mu? Bu neyin cesareti? Yoksa bu millete minnet borcu mu?