Aldığın yaşı her doğum gününde geri gidip değerlendirmek mi gerekir ?Bir hesap çıkartmalı mı her yıl ? Ya da belirli yaşlarda mı yapılmalı ?
43 yıl sonra yine doğduğum günlerdeyim. Doğduğumu kabul ettim ve yaşadım. Başka bir tercih sunulmadı. Varlığını hissettirme çabasıyla geçiyor uzun zaman. Kendini tanımadan önce etrafı tanımaya çalışıyorsun. Sonrasında etrafındaki kendi yerini.
Merak bir çocuk için en sağlıklı büyüme şekli bence. Ne kadar meraklı olursa başına o kadar ilginç şeyler geliyor ve büyüyor. Başına gelen şey bir merdiven de olabilir, bende olduğu gibi. Tecrübe ettikçe sınırların belirleniyor. Nereye kadar gidebiliyorsan direnç orası oluyor.
Hayatın kazandırdıklarını her yıl üst üste eklerken farkında olmuyor insan. Yüzümüze çizgi, saçlarımıza ak, bedenimiz ele veriyor çoğu zaman hayatımızı.
Hiç geriye dönüp düşünmedim, tartmadım yıllarımı. Hatalarıma takılmak istemediğim için belki de. Söylediğim şuydu : 30’lu yaşlar çok güzeldi,40’lı yaşlar daha da güzelleşti. Özgürleştikçe özümsedim yaşadığım her şeyi.
Bir tren vagonu gibi yaş almalarımız. Duraklarda binip iniyorlar zamanları gelince. Yaşlarımıza hayatlarımıza girip çok da yerleşmeden yaşıyorlar sırtımızda ya da yanımızda. Bazıları yük, bazıları dünyada cennet gibi varlıklar oluyor.
Sevdiğim meyveler, sevdiğim renkler, sevdiğim günler değişti. Etrafımda her şey o kadar değişiyordu ki, değişime direnmek aptal olmayı gerektirirdi. Hep ileriye bakmaya çalışarak ittim kendi kendimi. Bugünümü dünden daha iyi yapabilmeye çalıştım.
Şimdi durup geçmişime baktığımda ne kadar çok “iyi ki” biriktirmişim. En güçsüz anlarımın beni güçlendirdiğini sonradan anlayınca güvenle söylüyorum bunu. Farklı yaşasaydım belki diğer bilmediğim şeyleri savunacaktım.
Haydi o zaman şimdi yürüyelim mis gibi 44’e.