Yeşil ışık kırmızı ışık…
Geçtiğimiz dönemde bir dizide bu kelimeler melodileşerek yer etti kulağımızda. Renklerin anımsattığı- hatırlattığı duygular göze alınırsa bir gerilim içeriğine kullanılıyor olması belki de çok doğru olmuş. Peki, bizim trafikte kullanış şeklimiz nasıl? Neden bu renkler?
Trafik ışıklarıyla kuralar koymamış olsak, nezaket ve düşünceyle geçiş üstünlüklerine riayet edilir miydi? Neden olmasın? Trafiğin müsait olduğunu görüp geçmek ya da yol vermek için ışığa ihtiyacımız var mı?
Türkiye’de trafik adeta iktidar gösterisi gibi. Herkes kendi aracını ülkesi varsayıyor ve yürütüyor. Rahat hissedilen, güçlü hissedilen, oyunun sahibi hissedilen yer sanki şoför makamı. Eril sistem yine devrede. Mesela ehliyeti olmayan bir kadın yadırganmaz ama bir erkeğin ehliyeti yoksa eksik varsayılır.
Sadece ülkemiz ait şakalar var bununla ilgili. Yolda yürüyen tanıdığının üzerin araba sürmek gibi. Gerçekten yaşanmış olayları anımsayalım. Aynı işyerinde biri gündüz biri gece vardiyasında çalışan baba ve oğul, yer Konya. Biri eve biri işe giderlerken sert bir virajda karşılaşıyorlar. Birbirlerine selam vermek isterken çarpışarak hayatlarını kaybediyorlar.
Tem otoyolunda araçtaki üç kişi radyo dinleyerek seyir halinde. Radyoda kolbastı çalmaya başlıyor, arkadaşlar aracı sağa çekip çıkıyor ve kolbastı oynamaya başlıyorlar. Üçüne de ayrı ayrı araçlar çarpıyor ve ölüyorlar. Şaka gibi ama gerçek.
Dünyada ilk trafik ışığı 1868’de Londra’ya koyulmuş. Kırmızı/yeşil elektrik ışık sinyali 1914’de Clevand’lı James Hope tarafından icat edilmiş. Standart yeşil/kırmızı/sarı hali ise 1920’de Detroit polis memuru William Potis tarafından bulunmuş. Gâvur icadı işte.
Türkiye’de trafik ışıklarının nereye koyulacağını Karayolları Genel Müdürlüğü belirliyor. Eskiden zıvanadaki trafik polis memuru varmış. Eğer yönlendirmesinde karışıklık olursa, memur kabininde çıkar müdahale edermiş. “Zıvanadan çıkmak” tabiri buradan geliyor.
Sonuca ulaşmaya çalışırsak, yeşil renk doğayı hatırlatıyor. İnsana huzur ve güven verdiğine inanılır. Canlanmayı, yenilenmeyi ve umudu temsil ediyor. Yani güvenle yolculuğuna devam et der gibi. Sarı renk verimliliği, sevinci ve coşkuyu yansıtıyor. Yani birazdan hareket edeceksin heyecanla hazırlan der gibi. Kırmızı renk ise sıcak, ateş, şehvet, aşk, dinamizm, güç, heyecan, azim ve agresifliği temsil ediyor. Bir aracı durdurduğunuzda bunların hangisiyle tesir edeceksiniz? Durması gerek bir aracı kırmızı renk ile uyarmak elbette agresiflik yükleyecektir.
Ayrıca, renk körü insanlara kolaylık olması için genellikle kırmızı ışık biraz turuncu, yeşil ışık ise bir miktar mavi renk tonu barındırıyor. En azından bunu akıl edebilmişiz.
Olduğu halde uyulmaması kazalara sebebiyet veriyor. Günümüzde bir sokak havanı bile geçmek için yeşil ışık beklerken, ışık tanımayan sürücü ve yayalarımız inatla iktidar sürdürmeye çalışıyor, aynı ülkem gibi.
En şaşırtıcı olan ise ülkemde trafik ışığı kullanılmayan bir yer var, çünkü gerek duymuyorlar. 1998 yılında İl Trafik Komisyonu tarafından, ulaşımda aksamalara neden olduğu gerekçesiyle bu ilimizde ışıklar kaldırılmış. Keşke bütün ülkem bu ilimiz gibi olsa. En stressiz sakin yollara sahip olan ilimiz, Sinop.