Kurban Bayramı, Türk toplumunun en önemli geleneksel bayramlarından biridir. Bu bayramda, Müslümanlar Allah'a kurban keserek şükranlarını ifade eder, yoksul ve muhtaçlara yardımda bulunur, aileleri ve arkadaşlarıyla bir araya gelirler.  Ancak son yıllarda yaşanan ekonomik kriz, Kurban Bayramı geleneğinin sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Artan kurbanlık fiyatları, düşen satın alma gücü ve artan geçim kaygısı, insanların bayrama olan bakış açısını olumsuz etkilemeye başlamıştır. Kurban kesmek birçok aile için zorlu hale gelmiş, bayram ziyaretleri azalmış, paylaşma kültürü zayıflamıştır. Ekonomik krizin etkileri sadece maddi boyutla da sınırlı kalmamıştır. Aileler içinde artan stres ve gerginlik, bayram coşkusunu gölgelemiştir. Geçim derdi, işsizlik kaygısı ve geleceğe dair endişeler, aile bireyleri arasındaki iletişimi olumsuz etkilemiş, aile birliğini zayıflatmıştır.  Bu durumun ortaya çıkmasında elbette ki, içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar ve alım gücündeki düşüşün önemli rolü olsa da, sosyo-kültürel değişimlerin de etkisini göz ardı etmemek gerekir. Geleneksel değerlerin aşınmaya uğradığı, bireyciliğin arttığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu nedenle, bayramlarda da geleneksel olarak sürdürülen paylaşma, yardımlaşma, dayanışma gibi değerler önemini yitirmeye başlıyor.  Elbette, bu olumsuz tablo karşısında umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Kurban Bayramı'nın özünü ve anlamını unutmadan, bu geleneğin sürdürülebilirliği için çaba göstermek önemlidir.  İlk adım olarak, toplumsal bilincin artırılması gerekir. Medya, devlet kurumları ve sivil toplum örgütleri, Kurban Bayramı'nın sadece ekonomik bir yük değil, aynı zamanda toplumun manevi değerlerini güçlendiren ve birliğini sağlayan bir vesile olduğunun altını çizmelidir.  Aileler de bu konuda inisiyatif almalı, gelenekleri sürdürme konusunda daha bilinçli ve kararlı davranmalıdır. Kurban kesmek için zorlanıyor olsalar da, bayram vesilesiyle akraba ve dostlarını ziyaret etmeli, yoksullara ve muhtaçlara yardımda bulunmalı, bayram coşkusunu kendi imkanları çerçevesinde yaşatmaya çalışmalıdır.  Unutulmamalıdır ki, ekonomik kriz gelip geçici bir durumdur. Ancak, toplumsal değerler ve maneviyat kalıcı etkiye sahiptir. Kurban Bayramı geleneğini sürdürerek, birlik ve beraberliğimizi güçlendirmeli, gelecek nesillere daha aydınlık bir geleceğin yolunu açmalıyız.  Sözün özü   Kurban Bayramı'nı sadece bir dini ritüel olarak değil, aynı zamanda toplumun manevi değerlerini ve dayanışma ruhunu güçlendiren bir fırsat olarak değerlendirmek gerekir. Ekonomik kriz her ne kadar toplum üzerinde baskı oluşturuyor olsa da, bu geleneğin anlamını ve değerini koruyarak, zorlukların üstesinden gelebiliriz.  Sibel Arslan  Ekonomist