Türk Edebiyatının İlk Kadın Romancısı Fatma Aliye Hanım
Türk Edebiyatının İlk Kadın Romancısı Fatma Aliye Hanım
Türk Edebiyatının İlk Kadın Romancısı Fatma Aliye Hanım
Fatma Aliye Hanım 1862-1936 İstanbul’da doğdu. 19'cu yüzyılın önemli devlet adamlarından hukukçu ve tarihçi Ahmed Cevdet Paşa ile Adviye Râbia Hanım’ın kızıdır. Kız kardeşi Emine Semiye Hanım ve ağabeyi Sedat Bey’le birlikte Osmanlı’nın farklı yönelişleri, hatta buhranları içinde geçen son yüzyılında, bir devlet adamının çocuğu olma ayrıcalığını yaşamış, iyi eğitim almıştır.
Ahmet Cevdet Paşa, sadece Osmanlı’nın 19 yüzyıldaki yeni siyasal yapılanmalarında fark edilen bir kişi olmakla beraber aynı zamanda tarihçi ve dilci kimliğiyle de öne çıkar. Yalnız oğluna değil kızlarının da çağa yakışır iyi eğitim almaları için fırsatlar yaratmış bir babadır.
Öyle ki kadınların eğitim almaları bir yana ciddiye bile alınmadıkları bir dönemde kızlarına tarih, felsefe, hukuk ve din konusunda eğitim vermiş, onun düşüncelerini dinlemiştir.
Fatma Aliye Hanım, böylesi özel bir fırsatın ayrıcalığına sahip olmasının yanına kişiliğinin getirdiği önünde durulamaz okuma ve öğrenme arzusu da eklenince, günümüzde tanıdığımız seçkin kimliğine doğru emin adımlarla yol almıştır.
Babasının resmî görevleri dolayısıyla Halep, Yanya, Şam ve Beyrut vilâyetlerinde bulunmuş,.1878’de II. Abdülhamid’in yâverlerinden Kolağası Fâik Bey’le evlenmiştir.
Fatma Aliye Hanım ilk kadın romancı olarak tanımlansa da tarih kitapları, gazete ve dergilerde makaleler kaleme almıştır.
İçinde bulunduğu dernek çalışmalarıyla da kadınların hayatlarını kendi başlarına sürdürmeleri gerektiğinde nitelikli bir eğitim almaları konusundaki görüşlerini ilk dile getiren olmuştur.
Fatma Aiye Hanım , Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı olmakla beraber Tanzimat yıllarının Hâce-i evveli yazar Ahmet Mithat Efendi’nin de edebî alanda kızıdır.
Türk edebiyatının ilk kadın romancısı olma özelliğini taşıyan Fatma Aliye Hanım, aslında bundan önce bir tercüme eserle okuyucu karşısına çıkmıştır. George Ohnet’in Volonté adlı romanını Meram adıyla (1889-1890) çevirmiştir.
Bu ilk eserde döneminin kadınlara bakış açısının olumsuz etkisiyle kendi adını kullanmaya cesaret edemeyen yazar ‘Bir Kadın’ imzasıyla okur karşısına çıkmıştır.
Bu çevirisini yaptığı eser yayınlandıktan sonra bir süre daha kendisini gizlemek zorunda kalan yazar –gerek basın, gerekse toplum kadın bir yazara alışık değildir, Terciman-ı Hakikat’te yayınlanan yazılarında da ‘Mütercime-i Meram’ takma adını kullanmıştır.
İlk telif eseri Hayal ve Hakikat(1891-1892), adlı romanın “Vedat” bölümü olmuştur. “Bir Kadın ve Ahmet Mithat” imzasıyla çıkan romanın ikinci bölümü olan “Vedat” Fatma Aliye Hanım’ın edebî hamisi olan Ahmet Mithat Efendi tarafından kaleme alınmıştır.
Önce Tercüman-ı Hakikat gazetesinde tefrika edilen(1892) ardından aynı yıl içerisinde kitaplaştırılan eserle yayın dünyasına cesaretli bir adım daha atmış olur Fatma Aiye Hanım. ‘Br Kadın’ imzasını taşısa da kendisine cesaret veren Ahmet Mithat Efendi vardır.
‘Bir Kadın’ imzasına ait tek bilgi ilk sayfada yer alan “İfade” bölümünde yer alır: “ Gayetle calib-i enzar-i ibret olan şu fıkra iki kısımdır: Bir kısmı fazılat-ı nisvan-ı Osmaniyemizden olup bir hayli asarı Tercüman-ı Hakikat’imizin sütunlarını tezyin etmiş olan bir hanımefendi kaleminden “ Vedat” sernames,yle sadır olmuştur.
İkinci kısmı ise güya fıkranın esasen mütealliki olan Vefa tarafından bu muharrir-i âcize yazılmış bir mektup suretindedir ki Hakikatte kalem-i âcizim mahsul-i naçizidir. Bu da “ Vefa” diye dercolunmuştur.”
Onun asıl önemi Türk edebiyatında tercüme yapan, roman yazan, sosyal faaliyetlere katılan ve hakkında müstakil bir monografi yazılan ilk kadın yazar olmasından gelir.
Hâtıra, tarih ve felsefe alanında da eserleri bulunan Fatma Aliye Hanım ’ın ilk romanlarındaki duygusallığını yerini giderek gerçekçilik almıştır.
Ahmet Mithat Efendi’nin etkisiyle olaylar karşısında gözlemci olarak kalmaktan ziyade zaman zaman kendisi de kişiler arasına girer, problemlere çözümler bulmaya ve roman kişilerine yol göstermeye çalışır. Yine Ahmet Mithat Efendi gibi bazen olayların akışını durdurur, açıklamalar yapar ve olay hakkında bilgi verir.
Ayrıca Tanzimat dönemi için yenilik sayılan mektup tarzında roman yazma Fatma Aliye Hanım ’ın bir diğer özelliğidir. Romanlarında olduğu gibi diğer makale ve yazılarında da kadın ve aile konularını ele alan yazar,
İslâmiyet’in insana vermiş olduğu değerden hareketle Allah’a ve topluma karşı görevlerinde kadınla erkeğin eşit sorumluluk ve hak sahibi oldukları gerçeği üzerinde durur.
Bu arada genç kızların ve kadınların eğitilmesinin faydalarını vurgular. Fatma Aliye Hanım , ne yalnız Batı kültüründen ne de yalnız Doğu kültüründen yana görünmüştür.
20. Yüzyıl başı çok hızlı değişimlerle doludur. Fatma Aliye Hanım, eskiye olan bağlılığıyla değişimin dışında kalır ve hızla eskir.
Bu yüzden 1936’ya kadar yaşamasına rağmen 1910’lu yılların ortalarına kadar daha az yazar sonra da yazmayı tamamen bırakır.
Bu günden bakıldığında Fatma Aliye Hanım, Türk kadınının gerek tarihteki, gerek edebiyattaki ve gerekse toplumsal hayattaki yerini kazanması yolunda değerli ve önemli bir ilk adımdır .... !!!!
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.