,, ,

Deren Talu : Küçük yaşlardan itibaren göz önünde olmak beni kendimle daha barışık bir hale getirdi.

Magazin 03.01.2023 - 11:40, Güncelleme: 03.01.2023 - 11:40 9618+ kez okundu.
 

Deren Talu : Küçük yaşlardan itibaren göz önünde olmak beni kendimle daha barışık bir hale getirdi.

Deren Talu : Küçük yaşlardan itibaren göz önünde olmak beni kendimle daha barışık bir hale getirdi.
Defne Samyeli ’nin kızı olarak küçük yaşlarından bu yana göz önünde olan ve sosyal medyada yaptığı paylaşımları sevenleri tarafından merakla takip edilen, Las Vegas doğumlu Deren Talu ; oldukça prestijli okullarda eğitim almış bir oyuncu. Aynı zamanda duru güzelliğiyle de dikkat çeken, son olarak “Seversin” adlı romantik komedi yapımında izlediğimiz Deren Talu MAG Ocak sayısına konuk oldu. “Annem gerçekten mükemmel bir insan. Benim en büyük rol modelim" açıklamasında bulunan güzel oyuncu sözlerine şöyle devam etti: “Onun kızı olmaktan gurur duyuyorum. Hayatta en yakın olduğum insan. Hem çok başarılı hem çok güçlü bir kadın hem dünyalar güzeli hem çok zeki. Aynı zamanda çok sempatik ve eğlencelidir. En iyi tavsiyeleri o verir, en güvendiğim kişidir. Onunla her şeyi yapmayı çok seviyorum. Kimi zaman evde kalıp saatlerce sohbet etmeyi, kimi zaman yürüyüş yapmayı, film izlemeyi. Her şey onunla daha keyifli hale gelir.” Romantik komedi veya gençlik projelerinde oynamayı çok istediğini ifade eden güzel oyuncu “Çok eğlenerek oynuyorum bu tarz işlerde. En son, “Seversin” adlı bir romantik komedide yer aldım ve çok büyük keyifle çalıştım. Bununla beraber dram türünde de kendime güveniyorum. Çok çabuk duyguya girebilen bir insanım. Benim için dramlarda bir karakterin ruhuna bürünmek çok kolay. Vicky Cristina Barcelona’da Maria Elena karakterine bayılıyorum. Bu tarz, duygusal yönden inişli çıkışlı karakterler çok hoşuma gidiyor. Aynı zamanda Les Miserables’da Fantine ya da Eponine karakterini oynamayı çok isterdim. Notre Dame de Paris’deki Esmeralda rolünü canlandırmak isterdim. Çok özgür, kendi doğrularıyla hareket eden, her şeye rağmen neşeli bir karakter” dedi. Küçük yaşlardan itibaren tanınan bir isimsiniz. Peki siz, Deren Talu ’yu nasıl anlatırsınız? Küçük yaşlardan itibaren göz önünde olmak beni kendimle daha barışık bir hale getirdi. Tanımadığım insanlardan olumlu, olumsuz birçok yorum alarak büyüdüm. Bu sayede sosyal medyada aldığım eleştirilere karşı daha hoşgörülü biri oldum. Çalışkan ve azimli biriyim. Sürekli üretiyor olmayı seviyorum. Yakın çevrem beni samimi bilir ama belki dışardan biraz daha soğuk ve mesafeli görünüyor olabilirim.   Prestijli okullarda üst düzey bir eğitiminiz var. Eğitim hayatınız size neler kattı? Çalışkan biriyim. Okulu da öğrenciliği de hep sevdim. Orta okulu TED Koleji, liseyi Enka Okullarında okudum. Kendimi bildim bileli İngilizce biliyorum, çok az da Fransızcam var. Dillere çok yatkınım, kolay öğrenebiliyorum. Gittiğim okulların, hem dil öğrenme hem disiplinli olma açısından bana çok katkısı oldu.   Oyunculuk eğitimlerinizi de alanında uzman kişilerden ve ünlü okullardan aldınız. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Ortaokuldayken oyuncu olmayı kafama koymuştum. Daha o yaşlarda BT Müzik ve Sahne Sanatlarında oyunculuk dersi almaya başladım. “Wicked” müzikalini sahneye taşıdık. Başrollerden Glinda adlı karakteri oynadım. Sahnede olmak ve bu çok sevdiğim karakterin hikâyesini seyirciye aktarmak inanılmaz bir deneyimdi. Daha sonra, on dört yaşındayken New York’taki SOCAPA’da (School of Cinema and Dramatic Arts) kamera önü oyunculuk eğitimi aldım. Birçok kısa filmde yer aldım.  Kamera önü oyunculuğunu ve aynı zamanda kamera arkasını da deneyimlemiş oldum. Daha sonra Columbia University’nin tiyatro programına katıldım. Üniversite öncesi Los Angeles’ta New York Film Academy’nin kamera önü oyunculuk programına katıldım. Üniversiteyi Los Angeles’taki Santa Monica College’da okurken bir yandan da Eric Morris’le bizzat çalışma şansım oldu. Farklı farklı aktörlerle çalışarak kendimi geliştirmek için çaba gösterdim.   Sosyal medyada paylaştığınız her gönderi büyük merak uyandırıyor ve gündem oluyor. Sizce bunun sebebi ne? Sosyal medyayı iyi kullandığımı düşünüyorum. Küçüklüğümden beri göz önünde olduğum için insanlar beni merak ediyor. Nasıl biri olduğumu, hayat tarzımı, giyim ve genel stilimi merak ettiklerini tahmin ediyorum. Bu merak da otomatik olarak paylaşımlarımın çok ilgi görmesine neden oluyor.   İnsanın Defne Samyeli gibi bir annesi olunca, kendisinden bahsetmemek mümkün değil. Böylesine güzel ve yıllarca ülke gündeminden düşmeyen, başarılı bir kadının kızı olmak nasıl bir duygu? Annem gerçekten mükemmel bir insan. Benim en büyük rol modelim. Onun kızı olmaktan gurur duyuyorum. Hayatta en yakın olduğum insan. Hem çok başarılı hem çok güçlü bir kadın; hem dünyalar güzeli hem çok zeki. Aynı zamanda çok sempatik ve eğlencelidir. En iyi tavsiyeleri o verir, en güvendiğim kişidir. Onunla her şeyi yapmayı çok seviyorum. Kimi zaman evde kalıp saatlerce sohbet etmeyi, kimi zaman yürüyüş yapmayı, film izlemeyi. Her şey onunla daha keyifli hale gelir.   Oyunculuk kariyerinizin devamında nasıl projelerin içinde yer almak istiyorsunuz? Canlandırmak istediğiniz belirli karakterler var mı? Romantik komedi veya gençlik projelerinde oynamayı çok istiyorum. Çok eğlenerek oynuyorum bu tarz işlerde. En son, “Seversin” adlı bir romantik komedide yer aldım ve çok büyük keyifle çalıştım. Bununla beraber dram türünde de kendime güveniyorum. Çok çabuk duyguya girebilen bir insanım. Benim için dramlarda bir karakterin ruhuna bürünmek çok kolay. Vicky Cristina Barcelona’da Maria Elena karakterine bayılıyorum. Bu tarz, duygusal yönden inişli çıkışlı karakterler çok hoşuma gidiyor. Aynı zamanda Les Miserables’da Fantine ya da Eponine karakterini oynamayı çok isterdim. Notre Dame de Paris’deki Esmeralda rolünü canlandırmak isterdim. Çok özgür, kendi doğrularıyla hareket eden, her şeye rağmen neşeli bir karakter.   Günümüzdeki dizi sektörünü ve yapılan projeleri nasıl buluyorsunuz? Sizce orijinal işler çıkıyor mu? Oldukça başarılı buluyorum. Dijital platformların artması ve projelerin global kanallarda yayımlanması çok heyecanlandırıcı ve başarılı bulduğum bir durum. Farklı fikirlerde, yeni tarzlarda işler yapılıyor. Bu platformların yenilikçi bakış açışına sahip olması hepimiz açısından çok heyecan verici.   Çekimimiz boyunca oldukça uyumlu ve sakin bir Deren gördük. Genelde nasıl birisiniz? Profesyonel bir ortamdayken uyumlu olmaya özen gösteririm. Özel hayatımda hareketli, hiperaktif biriyim. Çalışkan ve disiplinli biriyim. Yakın çevrem tarafından da neşeli bulunurum.   Sizce aşkın gerçek tanımı nedir? Aşk, sabah uyandığında o kişi hayatında diye durduk yere gülümsemektir bana göre.   Peki âşık Deren Talu nasıl biri? Daha pozitif, neşeli ve enerjik diyebilirim.   RÖPORTAJ: YASEMİN ULUSOY      FOTOĞRAF: SERHAT HAYRİ      STYLING: ALİ ARISOY       MAKYAJ: BEDİRHAN AYDIN       SAÇ: İSMAİL TINTIRLI       STYLING  ASİSTAN: ZELİHA CODAR       MAKYAJ  ASİSTAN: HELİN ÖZBEK      MEKÂN: Q4 PRODUCTİON
Deren Talu : Küçük yaşlardan itibaren göz önünde olmak beni kendimle daha barışık bir hale getirdi.

Defne Samyeli ’nin kızı olarak küçük yaşlarından bu yana göz önünde olan ve sosyal medyada yaptığı paylaşımları sevenleri tarafından merakla takip edilen, Las Vegas doğumlu Deren Talu ; oldukça prestijli okullarda eğitim almış bir oyuncu. Aynı zamanda duru güzelliğiyle de dikkat çeken, son olarak “Seversin” adlı romantik komedi yapımında izlediğimiz Deren Talu MAG Ocak sayısına konuk oldu.

“Annem gerçekten mükemmel bir insan. Benim en büyük rol modelim" açıklamasında bulunan güzel oyuncu sözlerine şöyle devam etti: “Onun kızı olmaktan gurur duyuyorum. Hayatta en yakın olduğum insan. Hem çok başarılı hem çok güçlü bir kadın hem dünyalar güzeli hem çok zeki. Aynı zamanda çok sempatik ve eğlencelidir. En iyi tavsiyeleri o verir, en güvendiğim kişidir. Onunla her şeyi yapmayı çok seviyorum. Kimi zaman evde kalıp saatlerce sohbet etmeyi, kimi zaman yürüyüş yapmayı, film izlemeyi. Her şey onunla daha keyifli hale gelir.”

Romantik komedi veya gençlik projelerinde oynamayı çok istediğini ifade eden güzel oyuncu “Çok eğlenerek oynuyorum bu tarz işlerde. En son, “Seversin” adlı bir romantik komedide yer aldım ve çok büyük keyifle çalıştım. Bununla beraber dram türünde de kendime güveniyorum. Çok çabuk duyguya girebilen bir insanım. Benim için dramlarda bir karakterin ruhuna bürünmek çok kolay. Vicky Cristina Barcelona’da Maria Elena karakterine bayılıyorum. Bu tarz, duygusal yönden inişli çıkışlı karakterler çok hoşuma gidiyor. Aynı zamanda Les Miserables’da Fantine ya da Eponine karakterini oynamayı çok isterdim. Notre Dame de Paris’deki Esmeralda rolünü canlandırmak isterdim. Çok özgür, kendi doğrularıyla hareket eden, her şeye rağmen neşeli bir karakter” dedi.

Küçük yaşlardan itibaren tanınan bir isimsiniz. Peki siz, Deren Talu ’yu nasıl anlatırsınız?

Küçük yaşlardan itibaren göz önünde olmak beni kendimle daha barışık bir hale getirdi. Tanımadığım insanlardan olumlu, olumsuz birçok yorum alarak büyüdüm. Bu sayede sosyal medyada aldığım eleştirilere karşı daha hoşgörülü biri oldum.

Çalışkan ve azimli biriyim. Sürekli üretiyor olmayı seviyorum. Yakın çevrem beni samimi bilir ama belki dışardan biraz daha soğuk ve mesafeli görünüyor olabilirim.

 

Prestijli okullarda üst düzey bir eğitiminiz var. Eğitim hayatınız size neler kattı?

Çalışkan biriyim. Okulu da öğrenciliği de hep sevdim. Orta okulu TED Koleji, liseyi Enka Okullarında okudum. Kendimi bildim bileli İngilizce biliyorum, çok az da Fransızcam var. Dillere çok yatkınım, kolay öğrenebiliyorum. Gittiğim okulların, hem dil öğrenme hem disiplinli olma açısından bana çok katkısı oldu.

 

Oyunculuk eğitimlerinizi de alanında uzman kişilerden ve ünlü okullardan aldınız. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Ortaokuldayken oyuncu olmayı kafama koymuştum. Daha o yaşlarda BT Müzik ve Sahne Sanatlarında oyunculuk dersi almaya başladım. “Wicked” müzikalini sahneye taşıdık. Başrollerden Glinda adlı karakteri oynadım. Sahnede olmak ve bu çok sevdiğim karakterin hikâyesini seyirciye aktarmak inanılmaz bir deneyimdi. Daha sonra, on dört yaşındayken New York’taki SOCAPA’da (School of Cinema and Dramatic Arts) kamera önü oyunculuk eğitimi aldım. Birçok kısa filmde yer aldım.  Kamera önü oyunculuğunu ve aynı zamanda kamera arkasını da deneyimlemiş oldum.

Daha sonra Columbia University’nin tiyatro programına katıldım. Üniversite öncesi Los Angeles’ta New York Film Academy’nin kamera önü oyunculuk programına katıldım. Üniversiteyi Los Angeles’taki Santa Monica College’da okurken bir yandan da Eric Morris’le bizzat çalışma şansım oldu. Farklı farklı aktörlerle çalışarak kendimi geliştirmek için çaba gösterdim.

 

Sosyal medyada paylaştığınız her gönderi büyük merak uyandırıyor ve gündem oluyor. Sizce bunun sebebi ne?

Sosyal medyayı iyi kullandığımı düşünüyorum. Küçüklüğümden beri göz önünde olduğum için insanlar beni merak ediyor. Nasıl biri olduğumu, hayat tarzımı, giyim ve genel stilimi merak ettiklerini tahmin ediyorum. Bu merak da otomatik olarak paylaşımlarımın çok ilgi görmesine neden oluyor.

 

İnsanın Defne Samyeli gibi bir annesi olunca, kendisinden bahsetmemek mümkün değil. Böylesine güzel ve yıllarca ülke gündeminden düşmeyen, başarılı bir kadının kızı olmak nasıl bir duygu?

Annem gerçekten mükemmel bir insan. Benim en büyük rol modelim. Onun kızı olmaktan gurur duyuyorum. Hayatta en yakın olduğum insan. Hem çok başarılı hem çok güçlü bir kadın; hem dünyalar güzeli hem çok zeki. Aynı zamanda çok sempatik ve eğlencelidir. En iyi tavsiyeleri o verir, en güvendiğim kişidir. Onunla her şeyi yapmayı çok seviyorum. Kimi zaman evde kalıp saatlerce sohbet etmeyi, kimi zaman yürüyüş yapmayı, film izlemeyi. Her şey onunla daha keyifli hale gelir.

 

Oyunculuk kariyerinizin devamında nasıl projelerin içinde yer almak istiyorsunuz? Canlandırmak istediğiniz belirli karakterler var mı?

Romantik komedi veya gençlik projelerinde oynamayı çok istiyorum. Çok eğlenerek oynuyorum bu tarz işlerde. En son, “Seversin” adlı bir romantik komedide yer aldım ve çok büyük keyifle çalıştım. Bununla beraber dram türünde de kendime güveniyorum. Çok çabuk duyguya girebilen bir insanım. Benim için dramlarda bir karakterin ruhuna bürünmek çok kolay. Vicky Cristina Barcelona’da Maria Elena karakterine bayılıyorum. Bu tarz, duygusal yönden inişli çıkışlı karakterler çok hoşuma gidiyor. Aynı zamanda Les Miserables’da Fantine ya da Eponine karakterini oynamayı çok isterdim. Notre Dame de Paris’deki Esmeralda rolünü canlandırmak isterdim. Çok özgür, kendi doğrularıyla hareket eden, her şeye rağmen neşeli bir karakter.

 

Günümüzdeki dizi sektörünü ve yapılan projeleri nasıl buluyorsunuz? Sizce orijinal işler çıkıyor mu?

Oldukça başarılı buluyorum. Dijital platformların artması ve projelerin global kanallarda yayımlanması çok heyecanlandırıcı ve başarılı bulduğum bir durum. Farklı fikirlerde, yeni tarzlarda işler yapılıyor. Bu platformların yenilikçi bakış açışına sahip olması hepimiz açısından çok heyecan verici.

 

Çekimimiz boyunca oldukça uyumlu ve sakin bir Deren gördük. Genelde nasıl birisiniz?

Profesyonel bir ortamdayken uyumlu olmaya özen gösteririm. Özel hayatımda hareketli, hiperaktif biriyim. Çalışkan ve disiplinli biriyim. Yakın çevrem tarafından da neşeli bulunurum.

 

Sizce aşkın gerçek tanımı nedir?

Aşk, sabah uyandığında o kişi hayatında diye durduk yere gülümsemektir bana göre.

 

Peki âşık Deren Talu nasıl biri?

Daha pozitif, neşeli ve enerjik diyebilirim.

 

RÖPORTAJ: YASEMİN ULUSOY      FOTOĞRAF: SERHAT HAYRİ      STYLING: ALİ ARISOY     

 MAKYAJ: BEDİRHAN AYDIN       SAÇ: İSMAİL TINTIRLI       STYLING  ASİSTAN: ZELİHA CODAR      

MAKYAJ  ASİSTAN: HELİN ÖZBEK      MEKÂN: Q4 PRODUCTİON

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.