,, ,

Yıldırım Kaya'dan Türk Arkeoloji Ve kültürel Miras Vakfı kanun Teklifi üzerine konuşma yaptı

Siyaset 11.01.2023 - 17:24, Güncelleme: 11.01.2023 - 17:24 6450+ kez okundu.
 

Yıldırım Kaya'dan Türk Arkeoloji Ve kültürel Miras Vakfı kanun Teklifi üzerine konuşma yaptı

Yıldırım Kaya'dan Türk Arkeoloji Ve kültürel Miras Vakfı kanun Teklifi üzerine konuşma yaptı
CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonunda, Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanunu Teklifini görüşülürken . CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya Komisyonda kanun teklifinin geneli üzerine bir konuşma yaptı 1986 yılında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu gereği her ilde ilin mülki amirlerince Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakıfları kurulmuştur. Özel tüzel kişilik olan vakıfların kamu tarafından kurulmasının yolu açılmıştır. Açılan bu yol daha o günlerden başlayarak hem vakıf geleneğimize hem de Anayasaya uygun bulunmamıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları, doğrudan bir özel kanun yerine dayanak oluşturan bir kanunca düzenlenmiştir. Ancak bundan sonra özel kanunla 4 vakıf kurulmuştur. Bugüne kadar 4 vakıf özel kanunla kurulmuştur. Bunlardan sadece biri AKP döneminin dışındadır. Özel kanunla kurulan ilk vakıf 1987 yılında kurulan Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, “harp sanayimizin geliştirilmesi, yeni harp sanayi dallarının kurulması, harp silah araç ve gereçlerinin satın alınması suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin savaş gücünün artırılmasına katkıda bulunmak üzere” kurulmuştur. Kanun koyucu, daha önce kurulan Kara Kuvvetleri ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıflarını bu vakıfta birleştirir ve bu amaçla bir başka vakfın ikinci maddenin son fıkrasıyla karar altına alır. • 05.05. 2007’de 5653 Sayılı kanun ile “YUNUS EMRE VAKFI” kuruldu. • 17/06/2016 tarihinde 6721 sayılı kanun ile “TÜRKİYE MAARİF VAKFI” kuruldu. • 04/01/2023 tarihinde 7430 sayılı kanun ile “ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU VAKFI” kuruldu. Bu vakıfların hepsi devletin devredilmez asli görevleriyle ilgilidir. Teklifin Anayasaya Uygunluk Durumu Eğer vakıf, “gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları” (Medeni Kanun 101. Madde) ise bu şekilde bir kanunla vakıf kurulamaz. Daha önce kurulanlar dahil olmak üzere özel kanunla kurulan bütün vakıf kanunları, Anayasaya aykırıdır. 1. Anayasanın 33. Maddesi gereği özel kanunla, özel tüzel kişiliği olmayan vakıf kurulamaz. Anayasanın 33. Maddesinin son fıkrası bu maddenin hükümlerinin vakıflar içinde uygulanacağını belirtir. Anayasanın bu maddesindeki hükümlerden biri şöyledir: “Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir. Ancak millî güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idarî karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.” Özel kanunla kurulmuş bir vakıf ya da vakıflara bu madde nasıl uygulanabilir? Kamu idaresi yapacağı işleri nasıl dernek yoluyla yapamaz ise vakıf yoluyla da yapamaz. Dernekler kamudan yardım alabilir, vakıflar vergiden muaf tutulabilinir, kamu tarafından desteklenebilir. Kısacası kamuya yararlı vakıf başka bir şeydir, doğrudan kamu görevi üstlenen ve kamu tarafından kurulan ve kamu idaresinin yapacağı işleri yapan vakıf anlayışı başka bir şeydir. Anayasamızda 33. Maddenin dışında vakıf ifadesi, ikisi yükseköğretimi düzenleyen maddede, kazanç gütmeyen (Madde: 130), biri kamu yararına olan (Madde:108) ifadesiyle anılır. Anayasamız dernek, vakıf, sendika, parti gibi örgütlenmeleri sivil özgürlük alanının içinde değerlendirir. Devlet, nasıl dernek, sendika, parti kuramaz ise vakıf da kuramaz. Bu yasa teklifiyle Anayasadan kaynaklanmayan bir yetki, kanun yapmak yoluyla kullanılmaktadır. 2. Özel kanunla kurulan vakıf Türk Medeni Kanunun 101. Maddesi, Vakıflar Kanunun 4. Maddesinde tanımlanan vakıf kavramıyla uyumlu değildir. Anayasanın 123. aynen şöyledir: “MADDE 123- İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Kamu tüzelkişiliği, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur.” Burada şu soruyu sormalıyız: -Kanunla kurulmakta olan vakıf kamu tüzel kişiliğine sahip midir? Yoksa 2008 yılında tümüyle yenilenmiş olan Vakıflar Kanunun 4. maddesi yer aldığı gibi (MADDE 4 – Vakıflar, özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir.) özel hukuk tüzel kişiliğine mi sahiptir? -Vakıf, vakfedenin özgür iradesini esas alır. -Kanunla vakıf kurup sonra özel tüzel kişiliği öngören medeni kanuna göre vakfı tescil ettirmek, vakfın kuruluşu açısından bir çelişkidir. Vakıf kanunla mı kurulmaktadır? Vakıf senedinin medeni kanuna göre onaylanmasıyla mı kurulmaktadır? -Vakıf bir malın, gelirin belli bir amaca tahsisi ise ortada kuruluş senedini imzalayanların tahsis edeceği bir mal varlığının olması gerekir. Sormak gerekir: Vakfın kurucuları arasında yer alacak olan Bakan yardımcıları, genel müdürler noter giderlerini nereden karşılayacaklardır? -Devlet görevi mütevvelli heyetine havale edilemez. -Medeni kanun devlet görevlilerine vakıf kurmada bir sınırlama getirmediğine göre yasayla vakıf kurmaktan amaç nedir? -Belediye kendi bünyesinde bu işleri yapabilecek birimler oluşturabilecekken, neden vakıf kuruluyor. Kanun teklifinden anlıyoruz ki Vakfın kuruluş senedinde mal varlığı olamayacağından Kültür ve Turizm Bakanlığı Bütçesinden özel tüzel kişiliğe sahip (çünkü Medeni kanun ve Vakıflar Kanunu gereği) bir kuruluşa teklifin geçici birinci maddesinde yer aldığı şekliyle 5 milyon türk lirası aktarılır denilmektedir. 3. Bir vakıf, vakıf senedine dayalı olarak kurulur. Vakfın işleyişinde Vakfın senedi esastır. Ortada vakıf senedi yokken nasıl bir vakıfla ilgili kanun düzenlemesi yapılabilir? Bir vakfın nasıl sona ermesi Vakıf senedinde yer alır. Vakıf kanunla kuruluyorsa, vakfın kendini nasıl ortadan kaldıracağı ayrıca kanun teklifinde de yer alması gerekmez mi? Anayasanın 176. maddesi gereğince, Anayasa metnine dahil “Başlangıç” kısmında' belirtildiği üzere, hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkılamaz. (Anayasanın “Başlangıç” kısmının üçüncü paragrafı) Anayasanın 2. Maddesine göre hukuk devleti olmak durumundayız. 4 üncü maddesi, hukuk devleti niteliğinden vazgeçme durumumuz olamayacağını ifade etmektedir. Bu nedenle Anayasaya aykırı düzenleme yapılamaz. Daha önce bu yolla vakıf kurulmuş olması, yapılan kanuni düzenlemenin Anayasaya aykırılığı için gerekçe gösterilemez. Anayasanın 63. Maddesinin birinci fıkrasında “Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbir alır” hükmü yer almaktadır. Bu hükmün gereği olarak bu görevi üstlenmiş olan Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu faaliyetleri yaptığı gibi destekleyici ve teşvik edici tedbir alır. Bu görevi yaparken Kültür ve Turizm Bakanlığı kamu tüzel kuruluşu olarak hareket etmek zorundadır. Kamu tüzel kişisi olmanın getirdiği denetimi ve sorumluluklardan kaçma yolu olarak vakıflar özel tüzel kişilikler yoluna sapılması kamu yönetimi anlayışımızla bağdaşmaz. Kanun Teklifinin Tarihçesi Kanun teklifinin arka planına bakıldığında kurulmak istenen vakfın hikayesi Gaziantep Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’nün kuruluş hikayesiyle başlamaktadır. Enstitünün internet sitesinde yer alan bilgilere Enstitü 2018 yılında kurulmuştur. Basına yansıyan haberlerden anlaşılıyor ki Enstitünün bir vakıfa dönüştürülme düşüncesi de aynı tarihlerde başlamaktadır. Bu noktada Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşları kanun teklifinin birinci maddesinde yer alan amaçları yerine getirmede bir eksiklik mi yaşanmıştır? Yaşanmadığı, Enstitünün faaliyetlerine bakıldığında hemen anlaşılmaktadır. Enstitü, Kültür Bakanlığı ile proje ortaklığı yapmakta, ulusal ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapabilmektedir. Büyükşehir Belediyesi Kanunun 7. Maddesinin, 27. Maddesinin ilgili fıkralarınca bu enstitünün ihtiyaçlarını karşılamanın önünde bir engel bulunmamaktadır. Ancak Enstitü, Gaziantep Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın içinde yer aldığı Avrupa Birliği Projesi kapsamında faaliyete geçirilmiştir. Enstitü ile ilgili 25.12 .2021 tarihli Akşam Gazetesinde çıkan habere göre Enstitü tümüyle Avrupa Birliği desteğiyle harekete geçirilmiştir. Enstitünün Başkanı olan ve o dönem Bakanlıkta danışman olan Hakan Tanrıöven, bu işbirliğini Avrupa Birliği ile ilişkiler açısından önemli bir aşama olarak tanıtmaktadır. - Bu vakfın öncesinde Avrupa Birliği fonlarından alınan yardımın miktarı nedir? Alınan fonların usulsüz kullanıldığı iddiası bulunmaktadır ve bu vakıf bu usulsüzlüğün aşılması için bulunmuş bir çözüm müdür? Değerlendirme Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı için sunulan kanun ile Gaziantep’te bulunan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’ne (https://turkarkeolojienstitusu.org/) ait Misyon/Vizyon metinleri tamamen benzerdir. Bu durum söz konusu Vakfın, Avrupa Birliği fonları ile kurulan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’ne (https://turkarkeolojienstitusu.org/) yasal bir çerçeveye oturtulmak için kurulmak istendiğini açık bir şekilde göstermektedir. Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü, aynı isim ile anılan bir Vakıf yerine dünyadaki benzer örnekleri (Alman Arkeoloji Enstitüsü, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ve İngiliz Enstitüsü) dikkate alındığında siyasi kimliklerden arındırılarak Dışişleri Bakanlığı bünyesinde ya da Türkiye Bilimler Akademisi bünyesinde bunlar mümkün değilse doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanmasının yararlı olacağı değerlendirilmektedir. Bazı Avrupa ülkelerindeki örneklerdeki enstitü/ajans gibi yapılar bizim kültür varlıkları ve müzeler genel müdürlüğüne denk gelmektedir. Dolayısıyla Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’ne yasal dayanak için bir Vakıf kurma çabası anlaşılır değildir. Anayasamızın 63. Maddesi ile devletimizin kültürel miras alanındaki duyarlılığı ortaya koyularak, bu alandaki yetki ve sorumluluklar Kültür ve Turizm Bakanlığı eli ile yürütülmektedir.   Ülkemizde arkeolojik mirasa yönelik çalışmaların desteklenmesine yönelik teklifte yer alan vakıf vb gibi organizasyonların kurulması genel anlamda olumlu değerlendirilmektedir. Ancak bununla birlikte Teklif içerisinde yer alan “Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü”nün yapılanması tam olarak anlaşılamamaktadır. Örneğin Teklifte Vakfın Faaliyetlerinin Enstitü eli ile yürütüleceği belirtilirken, bir taraftan da Enstitünün tüzel kişiliği olmadığı belirtilmiştir. Ulusal ölçekte kurulan ve Merkezi İdare ağırlıklı bir yapıdan oluşturulan Vakfın faaliyetlerini yürütmekle görevlendirilen bir Enstitünün merkezinin Gaziantep’te olması yerine Ankara’da olması gerektiği değerlendirilmektedir. Bunun yerine Gaziantep ve talep eden diğer illerde Enstitü tarafından temsilcilik açılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir. Söz konusu girişimin belirlediği bu misyonlar ülkemizde hali hazırda üniversiteler, çeşitli akademik birimler, devlet kurumları ve sivil toplum örgütleri tarafından farklı ölçeklerde hem yurtiçinde hem de yurtdışında üstlenilmektedir. Bu misyonların tümünün tek bir kurum çatısı altında toplanması çok sesliliğin ve pozitif rekabetin, güncel bilimsel anlayışın önüne geçerek, artık çağ dışı kalan tekelci bir zihniyeti besleyeceği açıktır. Yetkilerin, bileşenleri ve yöneticileri açıklanmamış bir Vakıf ve onun Mütevelli Heyetinde toplanması, hiçbir ayrıntısı paylaşılmamış bir yasa teklifi ile TBMM’den koruma ve kaynak sağlama çabaları gizli bir ajandanın varlığının kanıtıdır. Mevcut kurumlarıyla işlemekte olan bilimsel ve bürokratik ortamı yok sayan bu üstenci yaklaşım Türk Arkeolojisi adına endişe vericidir. Teklifin maddelerine ilişkin değerlendirmeler 1- Teklifin Amaç ve Kapsam başlıklı 1. Maddesinde yer alan yer alan “merkezi Ankara'da bulunan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı'nın kurulması ve işleyişine ilişkin usûl ve esastan belirlemektir.” İbaresi ne “Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü”nün de eklenmesi ile Enstitü merkezinin de Ankara olarak belirlenmesi gerekmektedir. 2- Gerekçe’nin 3. Maddesinde Vakfa ait faaliyetlerin “…Enstitü tarafından yürütülmesi…” ibaresi yer almakta olup, söz konusu ibare tüzel kişiliği olmayan bir yapının hangi saikle bu görevi yürüteceğine açıklık getirmemektedir. 3- Teklifin, Amaç ve Kapsam başlıklı 1. Maddesi ile Vakfın Faaliyetleri başlıklı 3. Maddesinin 1.fıkrası a) bendinde yer alan “…Türk ve İslam Arkeolojisi…” ibaresinin Vakfın amacını ve faaliyet alanını sınırlandırdığı değerlendirilmektedir. Bu ibare bilimsel olarak desteklenir bir öncelik değildir. Türkiye'de kurulan bir kültürel miras ve arkeoloji vakfı bu tür bir seçmeci öncelik belirleyemez. Türkiye'nin mirası o hep söylenen jeo-stratejik konumu nedeniyle etnik, kültürel gruplamaların ve siyasi sınırların ötesinde bağlantıları olan bir kültür mirasıdır. 4- Oysa arkeoloji insanının yeryüzünde görüldüğü andan itibaren insanlığın geçmişini herhangi bir ırk ve köken geçmişi aramadan araştıran evrensel bir bilim dalıdır. 5- Teklifin “Vakfın Organları” başlıklı 4. Maddesinin 2. Fıkrasında Mütevelli Heyeti oluşumu içerisinde “Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı” ibaresinin yer almakta olup, ulusal ölçekte kurulan bir vakfın mütevelli heyetinde bir ilin belediye başkanının yer alması anlamlandırılamamaktadır. Bu durumun diğer iller için ayrımcılık teşkil edecek bir yorum olarak algılanabileceği değerlendirilmektedir. 6- Teklifin “Vakfın Organları” başlıklı 4. Maddesinin 2. Fıkrasında yer alan “…Bakanlık tarafından belirlenen üyelerden toplantılara katılmadığı gerekçesiyle Mütevelli Heyeti kararı ile üyelikleri sonlandırılan” ifadesi ile 3. Fıkrasında yer alan “Mütevelli Heyetince atanan üyelerden toplantılara katılmayan” ifadelerinde zikredilen toplantılara katılmama hususunda “kaç toplantıya katılım sağlanmadığı net olarak belirtilmeli, bu husus yoruma açık olarak bırakılmamalıdır. Teklifin “Vakfın Organları” başlıklı 4. Maddesinin 8. fıkrasında “Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu ile Bilim Kurulunun görev ve yetkileri ile çalışma, toplanma ve karar alma usul ve esasları Vakıf Senedinde gösterilir.” İfadesi ile 9. Fıkrasında yer alan “Vakıf senedi ile oluşturulacak birimlerde görev alacak yönetici ve personele kamu kurum ve kuruluşları dışından görevlendirilenlerle sınırlı olmak üzere ödenecek ücretler ve harcırahlar Mütevelli Heyeti tarafından belirlenir. Vakfın organlarında, Vakıf senediyle oluşturulacak birimlerde ve Vakıf tarafından düzenlenecek toplantı, konferans gibi etkinliklerde kamu kurum ve kuruluşlarından görevlendirilenlere ödenecek harcırahlar ise tabi oldukları mevzuat hükümlerine göre belirlenir ve Vakıf bütçesinden ödenir.” İfadelerinden anlaşılacağı üzere Vakfın yapısı Vakıf Tüzüğü ile oluşturulacağı belirtilmekle birlikte, henüz vakıf senedi yayımlanmadığı görülmektedir.  Sorular 1- Vakıf kelime anlamı olarak, gerçek ve tüzel kişi veya kişilerin, belirli bir mülk ve hakla belirli ve sürekli bir amaca tahsis edilmesi ile oluşan müessesedir olarak tanımlanırken kanun teklifinde özellikle vakıfın gelirleri kısmında genel bütçeden bahsedilmektedir. Sorulması gereken vakıfın kendine ait ne tür mülkleri var? genel bütçeden kasıt nedir ? Devlet bütçesi ise bu bütçe mevcutta olan Kültür Bakanlığı kazılarına, müzelerine ve laboratuvarlarına neden aktarılmıyor? Mütevelli heyet üyeleri vakıf kuruluşunda kendileri katkı koyacaklar mı? Koyacaklarsa miktarı ne olacaktır? 2- Enstitünün misyon ve vizyonuna bakıldığında Kültür Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğünün tüm işlerini ve sorumluluğunu üstlenmiş gibi görünüyor. Mevcutta var olan Bakanlık ne yapacak? 3- Türkiye de yürütülen Üniversite ve Müze kazılarına çok az bütçe verilirken burada harcanacak bütçe tam olarak nereden sağlanacaktır? 4- Kültür Bakanlığı bünyesinde yer alan 1985 yılından bu yana faaliyet gösteren İstanbul Restorasyon Konservasyon Merkez ve Bölge laboratuvarı son iki yıldır mevcut binasına girememektedir. Topkapı Sarayının Cumhurbaşkanlığına geçmesi gerekçe gösterilerek arazide yer alan binaya devletin memuru giremeyerek işlerini yürütememektedir. Bu kurum devlet kazıları ve müzelerinin tüm ileri teknik analizlerini ücret almadan yürütmekte,  özel işler için ise uygun ücretler karşılığı analiz yaparak paranın dösim bütçesine aktarılarak işlerini yürütürken acaba atıl hale getirilerek bu enstitü bünyesindeki laboratuvar mı düşünüldü? 5- Bu Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı’nın Personel istihdamı için kimler (hangi hocalar, yada bakanlığa bağlı alan başkanlıklarında olduğu gibi tanıdıklar?) düşünülmektedir? 6- Yönetim kurulunda "Süresi dolan üye yeniden atanabilir" denmektedir. Neden bir dönem kısıtlaması yok? 7- Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından Avrupa Birliği projesi olarak sunuldu. Proje 2015 yılında kabul edilip Avrupa Birliği tarafından 7.500.000 Avro tahsis edildiği söylenmektedir. Avrupa Birliğinden alınan paralar nerelere harcandı? 8- Vakfın mütevelli heyetinde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı neden yer almaktadır? 9- Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü vakıfının kurulması hususundaki yasa taslağının 1 ve 3. Maddesinde belirtilen amaç ve faaliyetler ve yapılmak istenen çalışmalar Türk Tarih Kurumu, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve TİKA tarafından zaten yürütülmektedir. Aynı faaliyetleri yürütecek bir vakfa ve vakfa bağlı bir enstitüye neden ihtiyaç duyulmuştur. 10- Arkeoloji Derneği ve Anadolu Sanat Tarihçileri Derneğinden görüş alandı mı? 11- Enstitünün oluşma alanı Türk-İslam Arkeoloji ile sınırlandırılmış. Arkeoloji insanlık tarihi ile başlar. Arkeoloji geniş bir daldır, dar alana sıkıştırılamaz. Örneğin; Neolitik Dönemdeki Göbeklitepe-Şanlıurfa, Kalkolitik Dönem, Hacılar Höyük-Burdur, Erken Tunç Çağı, Alaca Höyük-Çorum, Asur Ticaret Kolonileri Dönemi, Kültepe-Kayseri, Hattuşa (Boğazköy), Hitit Başkenti-Çorum… Türk ve İslam arkeolojisi bilimine olarak sınırlandırmak bilime aykırı bir durumdur. KÖY ENSTİTÜLERİ DERNEKLERİ KAMU YARARINA ÇALIŞAN DERNEK DEĞİL Mİ? CHP Komisyon üyeleri olarak,  "Üretim içinde eğitim, eğitim içinde üretim" anlayışıyla eğitim devrimlerini hayata geçiren Türkiye’nin dört bir yanına yayınlan 21 Köy Enstitüsünü ziyaret ettik. 16 Nisan 2022’de başlattığımız 21 Köy Enstitüsünü ziyaretimizi; 64 günde, 14 bin 663 kilometre yol katederek, 19 Haziran’da tamamladık. Bu ziyaretimizde Köy Enstitülerinin kaderine terk edildiğini, talan edildiğini, büyük bir çoğunluğunun yıkıldığını, harabeye dönüştüğünü, ayakta kalanlarında bakımsızlıktan yıkılmak üzere olduğunu gördük. Köy Enstitüleriyle ilgili Milli Eğitim Bakanlığına ve Kültür ve Turizm Bakanlığına 42 soru önergesi verdim, ancak her iki bakanlık da sorumluluğu diğerine atarak, binaları kaderine terk ettiklerini beyan ettiler. Oysaki Kültür Bakanlığı 4 Ocak 2000 tarihinde, 21 il valiliğine gönderdiği yazıda, “Yurt düzeyine yayılmış bulunan Köy Enstitüsü binaları, önemli tarihsel ve kültürel süreçlere tanıklık eden ve Cumhuriyet döneminin Atatürk ilkelerini yaşama geçirmek üzere eğitim ve çağdaş uygarlık hedefini simgeleyen kimlikleriyle 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6. Maddesi gereği korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıdır.” denilerek, Köy Enstitüsü binaları koruma altına alınmıştır. Köy Enstitüleri binaları kültür varlığı değil mi, neden korumadınız? Köy Enstitüleri binalarını korumak için kurulan derneklerimiz var. (Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri Derneği, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı) Bu dernekler kamu yararına çalışan dernek değil mi? Bu derneklere neden destek olmadınız? Bu dernekleri kamu yararına çalışan dernek statüsü neden vermediniz?         KAMU YARARINA ÇALIŞAN DERNEK VE VAKIFLAR AKP’NİN ARKA BAHÇESİ OLANLAR! ·Avrupa Birliği Başkanlığı’nın ilgili kuruluşu Türkiye Ulusal Ajansı’nca dağıtılan AB hibelerinden, Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyeti arasında yer aldığı TÜRGEV’e 272 bin 487 avro hibe desteği sağlandı. ( 2020-2021 yılı toplam) ·Yine Türkiye Ulusal Ajansı TÜRGEV’e 2022 için 108 bin Avro hibe verdi ·Türkiye Ulusal Ajansı TÜRGEV’e 2022 yılında, Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulunda yer aldığı TÜGVA’ya 60 bin 568 Avro hibe verdi. Mütevelli Heyet Başkanlığını Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın yaptığı, Ka­dın ve De­mok­ra­si Der­ne­ği | KA­DE­M’­e, Ai­le ve Sos­yal Po­li­ti­ka­lar Ba­kan­lı­ğı ve Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı ara­cı­lı­ğıy­la, Av­ru­pa Bir­li­ği ile Bir­leş­miş Mil­let­le­r’­den 4 mil­yon 440 bin li­ra­lık hi­be verildi. (2014) 2012 yılında Suudi Arabistan tarafından Bilal Erdoğan adına gönderilen 100 milyon dolarlık bağışın TÜRGEV’e gönderildiği Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından doğrulanmıştı. Bu liste böyle uzayıp gidiyor… GAZİANTEP BELEDİYE BAŞKANI DOĞAL MÜTEVELLİ HEYETİ ÜYESİ Teklifin 1. Maddesinde, Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı’nın Merkezi Ankara Ancak Mütevelli Heyetinin doğal üyesi Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı… Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı doğal üye değil?  Neden, bunun mantıklı bir açıklaması var mı? Gaziantep Büyükşehir Belediyesini, CHP ya da başka bir parti kazandığında ne yapacaksınız? Böyle bir mantıkla devlet yönetilir mi? ULUSLARARASI ALANDA FALİYET Teklifin 3. Maddesine göre; Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı bünyesinde oluşturulan ve merkezi Gaziantep'te bulunan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü , “Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Balkanlar, Akdeniz, Ege, Karadeniz, Kafkasya, Orta Asya, Güney Asya ve dünyanın diğer bölgelerinde” faaliyet yürütebilecek. Gaziantep’te kurulan bir “yerel” enstitünün ulusal ve uluslararası düzeyde yetkili kılınmasındaki amaç nedir? Kültür ve Turizm Bakanlığı, ulusal ve uluslararası alanda arkeolojisi ve bilimsel çalışmaları yürütemiyor mu? Kanunun gerekçesinden anladığımız, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu alanda yeterli olamadığı, bu görevin vakıf aracılığıyla yapılacağı anlaşılıyor. Kurulacak vakıf, Kültür ve Turizm Bakanlığından daha yetkili hale getiriliyor. Buradaki amaç ne? İktidarı kaybettiğinizde Turizm ve Kültür Bakanlığını işlevsiz hale getirerek mi? Ya da Bakanlığı vakıflara atadığınız kirşlerle aracılığıyla yönetmeye devam etmek mi? KÜLTÜR BAKANLIĞININ İŞLERİ ÖZEL SEKTÖRE HAVALE EDİLİYOR Kanunun teklifinin amaç ve kapsam başlıklı 1. maddesinde, özel müzeler açmak yer alıyor. Kanunun teklifinin Vakfın faaliyetleri 3 maddesine göre  “(2) Vakıf, faaliyetlerini tek başına gerçekleştirebileceği gibi kültürel mirasın korunması, yönetimi ve geliştirilmesi için kamu kurum ve kuruluşları ve gerçek ve tüzel kişiler ile iş birliği yapabilir. Vakıf, benzer amaçlar doğrultusunda faaliyet yürüten kişi, kurum ve oluşumlarla ortak çalışmalar yürütebilir, ortaklıklar kurabilir. Vakıf, kamu kurum ve kuruluşlarına, özel kuruluşlara, uluslararası kuruluşlara proje teklifleri sunabilir; ulusal ve uluslararası yanşmalara katılabilir, ulusal ve uluslararası yarışmalar düzenleyebilir. Bu kanun teklifi, kültür varlıklar kaçakçılığına yasal koruma statü kazandıracaktır. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DA YETKİSİNİ BAZI VAKIFLARA DEVRETTİ Milli Eğitim Bakanlığı çocuklara tecavüz edilen Ensar Vakfı ve AKP’ye yakınlığıyla bildiğimiz bazı vakıf ve derneklerle protokoller yapılarak hem yetkisini paylaşıyor, hem de bütçesini bu vakıflara aktarıyor. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞININ GÖREV VE YETKİLERİ: “Kültür ve Turizm Bakanlığı” görev alanına giren konularda çok geniş yetkilere sahiptir. Bu durumda aklımıza gelen ilk soru; "Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanunu" Kültür ve Turizm Bakanlığının yetki ve sorumluluğunu bazı vakıflara devretmek için mi çıkartılıyor. TURİZM VE KÜLTÜR BAKANLIĞI’NIN YETKİLERİ • “Milli, manevi, tarihi, kültürel ve turistik değerleri araştırmak, geliştirmek, korumak, yaşatmak, değerlendirmek, yaymak, tanıtmak, benimsetmek ve bu suretle milli bütünlüğün güçlenmesine ve ekonomik gelişmeye katkıda bulunmak.” • “Kültür ve turizm konuları ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek, bu kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile iletişimi geliştirmek ve işbirliği yapmak; yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşları tarafından veya kamu personelini desteklemek için kurulan dernekler ve aynı amaçlarla 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre kurulan vakıflar dışındaki asıl amacı kültür, sanat, turizm ve tanıtım faaliyeti olan dernek ve vakıflar ile özel tiyatrolar tarafından gerçekleştirilecek projelere nakdi yardımda bulunmak.” • Tarihi ve kültürel varlıkları korumak. • Turizmi, millî ekonominin verimli bir sektörü hâline getirmek için yurdun turizme elverişli bütün imkânlarını değerlendirmek, geliştirmek ve pazarlamak. • Kültür ve turizm alanlarında her türlü yatırım, iletişim ve gelişim potansiyelini yönlendirmek. • Kültür ve turizm yatırımları ile ilgili taşınmazları temin etmek, gerektiğinde kamulaştırmak, bunların etüt, proje ve inşaatını yapmak, yaptırmak. • Türkiye'nin turistik varlıklarını her alanda tanıtıcı faaliyetler ile her türlü imkân ve araçlardan faydalanarak kültür ve turizmle ilgili tanıtma hizmetlerini yürütmek. • Kanunlarla veya cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle verilen diğer görevleri yapmak.
Yıldırım Kaya'dan Türk Arkeoloji Ve kültürel Miras Vakfı kanun Teklifi üzerine konuşma yaptı

CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya  TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonunda, Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanunu Teklifini görüşülürken .  CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya Komisyonda kanun teklifinin geneli üzerine bir konuşma yaptı

1986 yılında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu gereği her ilde ilin mülki amirlerince Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Vakıfları kurulmuştur. Özel tüzel kişilik olan vakıfların kamu tarafından kurulmasının yolu açılmıştır. Açılan bu yol daha o günlerden başlayarak hem vakıf geleneğimize hem de Anayasaya uygun bulunmamıştır.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları, doğrudan bir özel kanun yerine dayanak oluşturan bir kanunca düzenlenmiştir. Ancak bundan sonra özel kanunla 4 vakıf kurulmuştur.

Bugüne kadar 4 vakıf özel kanunla kurulmuştur. Bunlardan sadece biri AKP döneminin dışındadır.

  • Özel kanunla kurulan ilk vakıf 1987 yılında kurulan Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı, “harp sanayimizin geliştirilmesi, yeni harp sanayi dallarının kurulması, harp silah araç ve gereçlerinin satın alınması suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin savaş gücünün artırılmasına katkıda bulunmak üzere” kurulmuştur. Kanun koyucu, daha önce kurulan Kara Kuvvetleri ve Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakıflarını bu vakıfta birleştirir ve bu amaçla bir başka vakfın ikinci maddenin son fıkrasıyla karar altına alır.

• 05.05. 2007’de 5653 Sayılı kanun ile “YUNUS EMRE VAKFI” kuruldu.

• 17/06/2016 tarihinde 6721 sayılı kanun ile “TÜRKİYE MAARİF VAKFI” kuruldu.

• 04/01/2023 tarihinde 7430 sayılı kanun ile “ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU VAKFI” kuruldu.

Bu vakıfların hepsi devletin devredilmez asli görevleriyle ilgilidir.

Teklifin Anayasaya Uygunluk Durumu

Eğer vakıf, “gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal toplulukları” (Medeni Kanun 101. Madde) ise bu şekilde bir kanunla vakıf kurulamaz. Daha önce kurulanlar dahil olmak üzere özel kanunla kurulan bütün vakıf kanunları, Anayasaya aykırıdır.

1. Anayasanın 33. Maddesi gereği özel kanunla, özel tüzel kişiliği olmayan vakıf kurulamaz.

Anayasanın 33. Maddesinin son fıkrası bu maddenin hükümlerinin vakıflar içinde uygulanacağını belirtir.

Anayasanın bu maddesindeki hükümlerden biri şöyledir:

“Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hâkim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir. Ancak millî güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idarî karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.”

Özel kanunla kurulmuş bir vakıf ya da vakıflara bu madde nasıl uygulanabilir?

Kamu idaresi yapacağı işleri nasıl dernek yoluyla yapamaz ise vakıf yoluyla da yapamaz.

Dernekler kamudan yardım alabilir, vakıflar vergiden muaf tutulabilinir, kamu tarafından desteklenebilir.

Kısacası kamuya yararlı vakıf başka bir şeydir, doğrudan kamu görevi üstlenen ve kamu tarafından kurulan ve kamu idaresinin yapacağı işleri yapan vakıf anlayışı başka bir şeydir.

Anayasamızda 33. Maddenin dışında vakıf ifadesi, ikisi yükseköğretimi düzenleyen maddede, kazanç gütmeyen (Madde: 130), biri kamu yararına olan (Madde:108) ifadesiyle anılır.

Anayasamız dernek, vakıf, sendika, parti gibi örgütlenmeleri sivil özgürlük alanının içinde değerlendirir. Devlet, nasıl dernek, sendika, parti kuramaz ise vakıf da kuramaz.

Bu yasa teklifiyle Anayasadan kaynaklanmayan bir yetki, kanun yapmak yoluyla kullanılmaktadır.

2. Özel kanunla kurulan vakıf Türk Medeni Kanunun 101. Maddesi, Vakıflar Kanunun 4. Maddesinde tanımlanan vakıf kavramıyla uyumlu değildir.

Anayasanın 123. aynen şöyledir:

“MADDE 123- İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir.

İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır.

Kamu tüzelkişiliği, kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur.”

Burada şu soruyu sormalıyız:

-Kanunla kurulmakta olan vakıf kamu tüzel kişiliğine sahip midir? Yoksa 2008 yılında tümüyle yenilenmiş olan Vakıflar Kanunun 4. maddesi yer aldığı gibi (MADDE 4 – Vakıflar, özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir.) özel hukuk tüzel kişiliğine mi sahiptir?

-Vakıf, vakfedenin özgür iradesini esas alır.

-Kanunla vakıf kurup sonra özel tüzel kişiliği öngören medeni kanuna göre vakfı tescil ettirmek, vakfın kuruluşu açısından bir çelişkidir. Vakıf kanunla mı kurulmaktadır? Vakıf senedinin medeni kanuna göre onaylanmasıyla mı kurulmaktadır?

-Vakıf bir malın, gelirin belli bir amaca tahsisi ise ortada kuruluş senedini imzalayanların tahsis edeceği bir mal varlığının olması gerekir. Sormak gerekir: Vakfın kurucuları arasında yer alacak olan Bakan yardımcıları, genel müdürler noter giderlerini nereden karşılayacaklardır?

-Devlet görevi mütevvelli heyetine havale edilemez.

-Medeni kanun devlet görevlilerine vakıf kurmada bir sınırlama getirmediğine göre yasayla vakıf kurmaktan amaç nedir?

-Belediye kendi bünyesinde bu işleri yapabilecek birimler oluşturabilecekken, neden vakıf kuruluyor.

Kanun teklifinden anlıyoruz ki Vakfın kuruluş senedinde mal varlığı olamayacağından Kültür ve Turizm Bakanlığı Bütçesinden özel tüzel kişiliğe sahip (çünkü Medeni kanun ve Vakıflar Kanunu gereği) bir kuruluşa teklifin geçici birinci maddesinde yer aldığı şekliyle 5 milyon türk lirası aktarılır denilmektedir.

3. Bir vakıf, vakıf senedine dayalı olarak kurulur. Vakfın işleyişinde Vakfın senedi esastır. Ortada vakıf senedi yokken nasıl bir vakıfla ilgili kanun düzenlemesi yapılabilir? Bir vakfın nasıl sona ermesi Vakıf senedinde yer alır. Vakıf kanunla kuruluyorsa, vakfın kendini nasıl ortadan kaldıracağı ayrıca kanun teklifinde de yer alması gerekmez mi?

Anayasanın 176. maddesi gereğince, Anayasa metnine dahil “Başlangıç” kısmında' belirtildiği üzere, hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkılamaz. (Anayasanın “Başlangıç” kısmının üçüncü paragrafı)

Anayasanın 2. Maddesine göre hukuk devleti olmak durumundayız. 4 üncü maddesi, hukuk devleti niteliğinden vazgeçme durumumuz olamayacağını ifade etmektedir.

Bu nedenle Anayasaya aykırı düzenleme yapılamaz. Daha önce bu yolla vakıf kurulmuş olması, yapılan kanuni düzenlemenin Anayasaya aykırılığı için gerekçe gösterilemez.

Anayasanın 63. Maddesinin birinci fıkrasında “Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbir alır” hükmü yer almaktadır. Bu hükmün gereği olarak bu görevi üstlenmiş olan Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu faaliyetleri yaptığı gibi destekleyici ve teşvik edici tedbir alır. Bu görevi yaparken Kültür ve Turizm Bakanlığı kamu tüzel kuruluşu olarak hareket etmek zorundadır. Kamu tüzel kişisi olmanın getirdiği denetimi ve sorumluluklardan kaçma yolu olarak vakıflar özel tüzel kişilikler yoluna sapılması kamu yönetimi anlayışımızla bağdaşmaz.

Kanun Teklifinin Tarihçesi

Kanun teklifinin arka planına bakıldığında kurulmak istenen vakfın hikayesi Gaziantep Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’nün kuruluş hikayesiyle başlamaktadır. Enstitünün internet sitesinde yer alan bilgilere Enstitü 2018 yılında kurulmuştur. Basına yansıyan haberlerden anlaşılıyor ki Enstitünün bir vakıfa dönüştürülme düşüncesi de aynı tarihlerde başlamaktadır.

Bu noktada Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşları kanun teklifinin birinci maddesinde yer alan amaçları yerine getirmede bir eksiklik mi yaşanmıştır? Yaşanmadığı, Enstitünün faaliyetlerine bakıldığında hemen anlaşılmaktadır. Enstitü, Kültür Bakanlığı ile proje ortaklığı yapmakta, ulusal ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapabilmektedir. Büyükşehir Belediyesi Kanunun 7. Maddesinin, 27. Maddesinin ilgili fıkralarınca bu enstitünün ihtiyaçlarını karşılamanın önünde bir engel bulunmamaktadır. Ancak Enstitü, Gaziantep Belediyesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın içinde yer aldığı Avrupa Birliği Projesi kapsamında faaliyete geçirilmiştir. Enstitü ile ilgili 25.12 .2021 tarihli Akşam Gazetesinde çıkan habere göre Enstitü tümüyle Avrupa Birliği desteğiyle harekete geçirilmiştir. Enstitünün Başkanı olan ve o dönem Bakanlıkta danışman olan Hakan Tanrıöven, bu işbirliğini Avrupa Birliği ile ilişkiler açısından önemli bir aşama olarak tanıtmaktadır.

- Bu vakfın öncesinde Avrupa Birliği fonlarından alınan yardımın miktarı nedir? Alınan fonların usulsüz kullanıldığı iddiası bulunmaktadır ve bu vakıf bu usulsüzlüğün aşılması için bulunmuş bir çözüm müdür?

Değerlendirme

Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı için sunulan kanun ile Gaziantep’te bulunan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’ne (https://turkarkeolojienstitusu.org/) ait Misyon/Vizyon metinleri tamamen benzerdir. Bu durum söz konusu Vakfın, Avrupa Birliği fonları ile kurulan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’ne (https://turkarkeolojienstitusu.org/) yasal bir çerçeveye oturtulmak için kurulmak istendiğini açık bir şekilde göstermektedir.

Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü, aynı isim ile anılan bir Vakıf yerine dünyadaki benzer örnekleri (Alman Arkeoloji Enstitüsü, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ve İngiliz Enstitüsü) dikkate alındığında siyasi kimliklerden arındırılarak Dışişleri Bakanlığı bünyesinde ya da Türkiye Bilimler Akademisi bünyesinde bunlar mümkün değilse doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanmasının yararlı olacağı değerlendirilmektedir. Bazı Avrupa ülkelerindeki örneklerdeki enstitü/ajans gibi yapılar bizim kültür varlıkları ve müzeler genel müdürlüğüne denk gelmektedir. Dolayısıyla Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü’ne yasal dayanak için bir Vakıf kurma çabası anlaşılır değildir.

Anayasamızın 63. Maddesi ile devletimizin kültürel miras alanındaki duyarlılığı ortaya koyularak, bu alandaki yetki ve sorumluluklar Kültür ve Turizm Bakanlığı eli ile yürütülmektedir.  

Ülkemizde arkeolojik mirasa yönelik çalışmaların desteklenmesine yönelik teklifte yer alan vakıf vb gibi organizasyonların kurulması genel anlamda olumlu değerlendirilmektedir. Ancak bununla birlikte Teklif içerisinde yer alan “Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü”nün yapılanması tam olarak anlaşılamamaktadır. Örneğin Teklifte Vakfın Faaliyetlerinin Enstitü eli ile yürütüleceği belirtilirken, bir taraftan da Enstitünün tüzel kişiliği olmadığı belirtilmiştir.

Ulusal ölçekte kurulan ve Merkezi İdare ağırlıklı bir yapıdan oluşturulan Vakfın faaliyetlerini yürütmekle görevlendirilen bir Enstitünün merkezinin Gaziantep’te olması yerine Ankara’da olması gerektiği değerlendirilmektedir. Bunun yerine Gaziantep ve talep eden diğer illerde Enstitü tarafından temsilcilik açılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Söz konusu girişimin belirlediği bu misyonlar ülkemizde hali hazırda üniversiteler, çeşitli akademik birimler, devlet kurumları ve sivil toplum örgütleri tarafından farklı ölçeklerde hem yurtiçinde hem de yurtdışında üstlenilmektedir. Bu misyonların tümünün tek bir kurum çatısı altında toplanması çok sesliliğin ve pozitif rekabetin, güncel bilimsel anlayışın önüne geçerek, artık çağ dışı kalan tekelci bir zihniyeti besleyeceği açıktır.

Yetkilerin, bileşenleri ve yöneticileri açıklanmamış bir Vakıf ve onun Mütevelli Heyetinde toplanması, hiçbir ayrıntısı paylaşılmamış bir yasa teklifi ile TBMM’den koruma ve kaynak sağlama çabaları gizli bir ajandanın varlığının kanıtıdır. Mevcut kurumlarıyla işlemekte olan bilimsel ve bürokratik ortamı yok sayan bu üstenci yaklaşım Türk Arkeolojisi adına endişe vericidir.

Teklifin maddelerine ilişkin değerlendirmeler

1- Teklifin Amaç ve Kapsam başlıklı 1. Maddesinde yer alan yer alan “merkezi Ankara'da bulunan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı'nın kurulması ve işleyişine ilişkin usûl ve esastan belirlemektir.” İbaresi ne “Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü”nün de eklenmesi ile Enstitü merkezinin de Ankara olarak belirlenmesi gerekmektedir.

2- Gerekçe’nin 3. Maddesinde Vakfa ait faaliyetlerin “…Enstitü tarafından yürütülmesi…” ibaresi yer almakta olup, söz konusu ibare tüzel kişiliği olmayan bir yapının hangi saikle bu görevi yürüteceğine açıklık getirmemektedir.

3- Teklifin, Amaç ve Kapsam başlıklı 1. Maddesi ile Vakfın Faaliyetleri başlıklı 3. Maddesinin 1.fıkrası a) bendinde yer alan “…Türk ve İslam Arkeolojisi…” ibaresinin Vakfın amacını ve faaliyet alanını sınırlandırdığı değerlendirilmektedir. Bu ibare bilimsel olarak desteklenir bir öncelik değildir. Türkiye'de kurulan bir kültürel miras ve arkeoloji vakfı bu tür bir seçmeci öncelik belirleyemez. Türkiye'nin mirası o hep söylenen jeo-stratejik konumu nedeniyle etnik, kültürel gruplamaların ve siyasi sınırların ötesinde bağlantıları olan bir kültür mirasıdır.

4- Oysa arkeoloji insanının yeryüzünde görüldüğü andan itibaren insanlığın geçmişini herhangi bir ırk ve köken geçmişi aramadan araştıran evrensel bir bilim dalıdır.

5- Teklifin “Vakfın Organları” başlıklı 4. Maddesinin 2. Fıkrasında Mütevelli Heyeti oluşumu içerisinde “Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı” ibaresinin yer almakta olup, ulusal ölçekte kurulan bir vakfın mütevelli heyetinde bir ilin belediye başkanının yer alması anlamlandırılamamaktadır. Bu durumun diğer iller için ayrımcılık teşkil edecek bir yorum olarak algılanabileceği değerlendirilmektedir.

6- Teklifin “Vakfın Organları” başlıklı 4. Maddesinin 2. Fıkrasında yer alan “…Bakanlık tarafından belirlenen üyelerden toplantılara katılmadığı gerekçesiyle Mütevelli Heyeti kararı ile üyelikleri sonlandırılan” ifadesi ile 3. Fıkrasında yer alan “Mütevelli Heyetince atanan üyelerden toplantılara katılmayan” ifadelerinde zikredilen toplantılara katılmama hususunda “kaç toplantıya katılım sağlanmadığı net olarak belirtilmeli, bu husus yoruma açık olarak bırakılmamalıdır. Teklifin “Vakfın Organları” başlıklı 4. Maddesinin 8. fıkrasında “Mütevelli Heyeti, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu ile Bilim Kurulunun görev ve yetkileri ile çalışma, toplanma ve karar alma usul ve esasları Vakıf Senedinde gösterilir.” İfadesi ile 9. Fıkrasında yer alan “Vakıf senedi ile oluşturulacak birimlerde görev alacak yönetici ve personele kamu kurum ve kuruluşları dışından görevlendirilenlerle sınırlı olmak üzere ödenecek ücretler ve harcırahlar Mütevelli Heyeti tarafından belirlenir. Vakfın organlarında, Vakıf senediyle oluşturulacak birimlerde ve Vakıf tarafından düzenlenecek toplantı, konferans gibi etkinliklerde kamu kurum ve kuruluşlarından görevlendirilenlere ödenecek harcırahlar ise tabi oldukları mevzuat hükümlerine göre belirlenir ve Vakıf bütçesinden ödenir.” İfadelerinden anlaşılacağı üzere Vakfın yapısı Vakıf Tüzüğü ile oluşturulacağı belirtilmekle birlikte, henüz vakıf senedi yayımlanmadığı görülmektedir.

 Sorular

1- Vakıf kelime anlamı olarak, gerçek ve tüzel kişi veya kişilerin, belirli bir mülk ve hakla belirli ve sürekli bir amaca tahsis edilmesi ile oluşan müessesedir olarak tanımlanırken kanun teklifinde özellikle vakıfın gelirleri kısmında genel bütçeden bahsedilmektedir. Sorulması gereken vakıfın kendine ait ne tür mülkleri var? genel bütçeden kasıt nedir ? Devlet bütçesi ise bu bütçe mevcutta olan Kültür Bakanlığı kazılarına, müzelerine ve laboratuvarlarına neden aktarılmıyor?

Mütevelli heyet üyeleri vakıf kuruluşunda kendileri katkı koyacaklar mı? Koyacaklarsa miktarı ne olacaktır?

2- Enstitünün misyon ve vizyonuna bakıldığında Kültür Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğünün tüm işlerini ve sorumluluğunu üstlenmiş gibi görünüyor. Mevcutta var olan Bakanlık ne yapacak?

3- Türkiye de yürütülen Üniversite ve Müze kazılarına çok az bütçe verilirken burada harcanacak bütçe tam olarak nereden sağlanacaktır?

4- Kültür Bakanlığı bünyesinde yer alan 1985 yılından bu yana faaliyet gösteren İstanbul Restorasyon Konservasyon Merkez ve Bölge laboratuvarı son iki yıldır mevcut binasına girememektedir. Topkapı Sarayının Cumhurbaşkanlığına geçmesi gerekçe gösterilerek arazide yer alan binaya devletin memuru giremeyerek işlerini yürütememektedir. Bu kurum devlet kazıları ve müzelerinin tüm ileri teknik analizlerini ücret almadan yürütmekte,  özel işler için ise uygun ücretler karşılığı analiz yaparak paranın dösim bütçesine aktarılarak işlerini yürütürken acaba atıl hale getirilerek bu enstitü bünyesindeki laboratuvar mı düşünüldü?

5- Bu Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı’nın Personel istihdamı için kimler (hangi hocalar, yada bakanlığa bağlı alan başkanlıklarında olduğu gibi tanıdıklar?) düşünülmektedir?

6- Yönetim kurulunda "Süresi dolan üye yeniden atanabilir" denmektedir. Neden bir dönem kısıtlaması yok?

7- Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından Avrupa Birliği projesi olarak sunuldu. Proje 2015 yılında kabul edilip Avrupa Birliği tarafından 7.500.000 Avro tahsis edildiği söylenmektedir. Avrupa Birliğinden alınan paralar nerelere harcandı?

8- Vakfın mütevelli heyetinde Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı neden yer almaktadır?

9- Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü vakıfının kurulması hususundaki yasa taslağının 1 ve 3. Maddesinde belirtilen amaç ve faaliyetler ve yapılmak istenen çalışmalar Türk Tarih Kurumu, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve TİKA tarafından zaten yürütülmektedir. Aynı faaliyetleri yürütecek bir vakfa ve vakfa bağlı bir enstitüye neden ihtiyaç duyulmuştur.

10- Arkeoloji Derneği ve Anadolu Sanat Tarihçileri Derneğinden görüş alandı mı?

11- Enstitünün oluşma alanı Türk-İslam Arkeoloji ile sınırlandırılmış. Arkeoloji insanlık tarihi ile başlar. Arkeoloji geniş bir daldır, dar alana sıkıştırılamaz.

Örneğin; Neolitik Dönemdeki Göbeklitepe-Şanlıurfa, Kalkolitik Dönem, Hacılar Höyük-Burdur, Erken Tunç Çağı, Alaca Höyük-Çorum, Asur Ticaret Kolonileri Dönemi, Kültepe-Kayseri, Hattuşa (Boğazköy), Hitit Başkenti-Çorum…

Türk ve İslam arkeolojisi bilimine olarak sınırlandırmak bilime aykırı bir durumdur.

KÖY ENSTİTÜLERİ DERNEKLERİ KAMU YARARINA ÇALIŞAN DERNEK DEĞİL Mİ?

CHP Komisyon üyeleri olarak,  "Üretim içinde eğitim, eğitim içinde üretim" anlayışıyla eğitim devrimlerini hayata geçiren Türkiye’nin dört bir yanına yayınlan 21 Köy Enstitüsünü ziyaret ettik.

16 Nisan 2022’de başlattığımız 21 Köy Enstitüsünü ziyaretimizi; 64 günde, 14 bin 663 kilometre yol katederek, 19 Haziran’da tamamladık.

Bu ziyaretimizde Köy Enstitülerinin kaderine terk edildiğini, talan edildiğini, büyük bir çoğunluğunun yıkıldığını, harabeye dönüştüğünü, ayakta kalanlarında bakımsızlıktan yıkılmak üzere olduğunu gördük.

Köy Enstitüleriyle ilgili Milli Eğitim Bakanlığına ve Kültür ve Turizm Bakanlığına 42 soru önergesi verdim, ancak her iki bakanlık da sorumluluğu diğerine atarak, binaları kaderine terk ettiklerini beyan ettiler.

Oysaki Kültür Bakanlığı 4 Ocak 2000 tarihinde, 21 il valiliğine gönderdiği yazıda, “Yurt düzeyine yayılmış bulunan Köy Enstitüsü binaları, önemli tarihsel ve kültürel süreçlere tanıklık eden ve Cumhuriyet döneminin Atatürk ilkelerini yaşama geçirmek üzere eğitim ve çağdaş uygarlık hedefini simgeleyen kimlikleriyle 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 6. Maddesi gereği korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarıdır.” denilerek, Köy Enstitüsü binaları koruma altına alınmıştır.

  • Köy Enstitüleri binaları kültür varlığı değil mi, neden korumadınız?
  • Köy Enstitüleri binalarını korumak için kurulan derneklerimiz var.

(Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri Derneği, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı)

  • Bu dernekler kamu yararına çalışan dernek değil mi?
  • Bu derneklere neden destek olmadınız?
  • Bu dernekleri kamu yararına çalışan dernek statüsü neden vermediniz?

 

 

 

 

KAMU YARARINA ÇALIŞAN DERNEK VE VAKIFLAR AKP’NİN ARKA BAHÇESİ OLANLAR!

·Avrupa Birliği Başkanlığı’nın ilgili kuruluşu Türkiye Ulusal Ajansı’nca dağıtılan AB hibelerinden, Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyeti arasında yer aldığı TÜRGEV’e 272 bin 487 avro hibe desteği sağlandı. ( 2020-2021 yılı toplam)

·Yine Türkiye Ulusal Ajansı TÜRGEV’e 2022 için 108 bin Avro hibe verdi

·Türkiye Ulusal Ajansı TÜRGEV’e 2022 yılında, Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulunda yer aldığı TÜGVA’ya 60 bin 568 Avro hibe verdi.

  • Mütevelli Heyet Başkanlığını Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın yaptığı, Ka­dın ve De­mok­ra­si Der­ne­ği | KA­DE­M’­e, Ai­le ve Sos­yal Po­li­ti­ka­lar Ba­kan­lı­ğı ve Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı ara­cı­lı­ğıy­la, Av­ru­pa Bir­li­ği ile Bir­leş­miş Mil­let­le­r’­den 4 mil­yon 440 bin li­ra­lık hi­be verildi. (2014)
  • 2012 yılında Suudi Arabistan tarafından Bilal Erdoğan adına gönderilen 100 milyon dolarlık bağışın TÜRGEV’e gönderildiği Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından doğrulanmıştı.

Bu liste böyle uzayıp gidiyor…

GAZİANTEP BELEDİYE BAŞKANI DOĞAL MÜTEVELLİ HEYETİ ÜYESİ

  • Teklifin 1. Maddesinde, Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı’nın Merkezi Ankara
  • Ancak Mütevelli Heyetinin doğal üyesi Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı… Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı doğal üye değil? 
  • Neden, bunun mantıklı bir açıklaması var mı?

Gaziantep Büyükşehir Belediyesini, CHP ya da başka bir parti kazandığında ne yapacaksınız?

Böyle bir mantıkla devlet yönetilir mi?

ULUSLARARASI ALANDA FALİYET

Teklifin 3. Maddesine göre; Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı bünyesinde oluşturulan ve merkezi Gaziantep'te bulunan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsü , “Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Balkanlar, Akdeniz, Ege, Karadeniz, Kafkasya, Orta Asya, Güney Asya ve dünyanın diğer bölgelerinde” faaliyet yürütebilecek.

Gaziantep’te kurulan bir “yerel” enstitünün ulusal ve uluslararası düzeyde yetkili kılınmasındaki amaç nedir?

Kültür ve Turizm Bakanlığı, ulusal ve uluslararası alanda arkeolojisi ve bilimsel çalışmaları yürütemiyor mu?

Kanunun gerekçesinden anladığımız, Kültür ve Turizm Bakanlığının bu alanda yeterli olamadığı, bu görevin vakıf aracılığıyla yapılacağı anlaşılıyor. Kurulacak vakıf, Kültür ve Turizm Bakanlığından daha yetkili hale getiriliyor.

Buradaki amaç ne?

İktidarı kaybettiğinizde Turizm ve Kültür Bakanlığını işlevsiz hale getirerek mi?

Ya da Bakanlığı vakıflara atadığınız kirşlerle aracılığıyla yönetmeye devam etmek mi?

KÜLTÜR BAKANLIĞININ İŞLERİ ÖZEL SEKTÖRE HAVALE EDİLİYOR

  • Kanunun teklifinin amaç ve kapsam başlıklı 1. maddesinde, özel müzeler açmak yer alıyor.
  • Kanunun teklifinin Vakfın faaliyetleri 3 maddesine göre  “(2) Vakıf, faaliyetlerini tek başına gerçekleştirebileceği gibi kültürel mirasın korunması, yönetimi ve geliştirilmesi için kamu kurum ve kuruluşları ve gerçek ve tüzel kişiler ile iş birliği yapabilir. Vakıf, benzer amaçlar doğrultusunda faaliyet yürüten kişi, kurum ve oluşumlarla ortak çalışmalar yürütebilir, ortaklıklar kurabilir. Vakıf, kamu kurum ve kuruluşlarına, özel kuruluşlara, uluslararası kuruluşlara proje teklifleri sunabilir; ulusal ve uluslararası yanşmalara katılabilir, ulusal ve uluslararası yarışmalar düzenleyebilir.
  • Bu kanun teklifi, kültür varlıklar kaçakçılığına yasal koruma statü kazandıracaktır.

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI DA YETKİSİNİ BAZI VAKIFLARA DEVRETTİ

Milli Eğitim Bakanlığı çocuklara tecavüz edilen Ensar Vakfı ve AKP’ye yakınlığıyla bildiğimiz bazı vakıf ve derneklerle protokoller yapılarak hem yetkisini paylaşıyor, hem de bütçesini bu vakıflara aktarıyor.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞININ GÖREV VE YETKİLERİ:

“Kültür ve Turizm Bakanlığı” görev alanına giren konularda çok geniş yetkilere sahiptir.

Bu durumda aklımıza gelen ilk soru; "Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfı Kanunu" Kültür ve Turizm Bakanlığının yetki ve sorumluluğunu bazı vakıflara devretmek için mi çıkartılıyor.

TURİZM VE KÜLTÜR BAKANLIĞI’NIN YETKİLERİ

• “Milli, manevi, tarihi, kültürel ve turistik değerleri araştırmak, geliştirmek, korumak, yaşatmak, değerlendirmek, yaymak, tanıtmak, benimsetmek ve bu suretle milli bütünlüğün güçlenmesine ve ekonomik gelişmeye katkıda bulunmak.”

• “Kültür ve turizm konuları ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek, bu kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile iletişimi geliştirmek ve işbirliği yapmak; yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşları tarafından veya kamu personelini desteklemek için kurulan dernekler ve aynı amaçlarla 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre kurulan vakıflar dışındaki asıl amacı kültür, sanat, turizm ve tanıtım faaliyeti olan dernek ve vakıflar ile özel tiyatrolar tarafından gerçekleştirilecek projelere nakdi yardımda bulunmak.”

• Tarihi ve kültürel varlıkları korumak.

• Turizmi, millî ekonominin verimli bir sektörü hâline getirmek için yurdun turizme elverişli bütün imkânlarını değerlendirmek, geliştirmek ve pazarlamak.

• Kültür ve turizm alanlarında her türlü yatırım, iletişim ve gelişim potansiyelini yönlendirmek.

• Kültür ve turizm yatırımları ile ilgili taşınmazları temin etmek, gerektiğinde kamulaştırmak, bunların etüt, proje ve inşaatını yapmak, yaptırmak.

• Türkiye'nin turistik varlıklarını her alanda tanıtıcı faaliyetler ile her türlü imkân ve araçlardan faydalanarak kültür ve turizmle ilgili tanıtma hizmetlerini yürütmek.

• Kanunlarla veya cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle verilen diğer görevleri yapmak.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.