,, ,

Fi yapı'nın esenyurt'taki projesinde hak sahipleri 13 yıldır konutlarını alamadı.

Gündem 31.01.2023 - 14:08, Güncelleme: 31.01.2023 - 14:08 6965+ kez okundu.
 

Fi yapı'nın esenyurt'taki projesinde hak sahipleri 13 yıldır konutlarını alamadı.

Fi yapı'nın esenyurt'taki projesinde hak sahipleri 13 yıldır konutlarını alamadı.
Fi Yapı tarafından İstanbul ’un Esenyurt ilçesinde başlatılan konut projesinin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen hak sahiplerine evleri teslim edilmedi. Evleri tamamlamayan Fi Yapı ’nın mevcut yönetimi, yaşanan kayyum sürecinin ardından şirketi yeniden devralınca, iddiaya göre mağdurlara yeni faturalar çıkardı. Mağdurlardan KDV farkı da istediği belirtilen müteahhit Fikret İnan 'ın, yüzde 70’i tamamlanmış olan sitenin kapı ve pencereleri dahil para edecek ne varsa söküp hurdacıya sattığı öne sürüldü. Mağdur bir kadın, gözyaşları içinde, “Benim eşim, daireyi göremeden vefat etti. Üç öksüz çocuğumun parasını yatırdım buraya. Bizim sesimizi devlet duysun artık” dedi. FETÖ’ye finansal destek sağladığı ve bir hâkime rüşvet verdiği gerekçesiyle tutuklanıp beraat eden iş insanı Fikret İnan’ın sahibi olduğu Fi Yapı tarafından İstanbul Esenyurt’ta 2009 yılında başlatılan 3 bin 200 daireli Fi-Side projesinin 2012 yılında teslim edilmesi planlanıyordu. Şirkette yaşanan kayyum döneminin ardından şirketi yeniden devralan Fikret İnan, iddiaya göre, ücretini aldığı hâlde 13 yıldır teslim edemediği konutlar için mağdur müşterilerine yeni faturalar çıkardı. İnan’ın ayrıca, parasını peşin ödeyip tapusunu alan kişilerin bilgisi olmadan dairelerinin kapı, pencere, kalorifer borularını söküp hurdacıya sattığı öne sürüldü. “ŞİRKET DEVREDİLDİKTEN SONRA İNŞAATTA BİR İLERLEME OLMADI” Fi Yapı mağdurları, bu süreçte yaşadıklarını ANKA Haber Ajansı’na anlattı. Esenyurt ’ta henüz tamamlanmayan evinin önünde konuşan mağdur Volkan Can Dökmeci, şunları söyledi: “2009 yılında Fi Yapı ’dan, peşin para ödeyerek daire aldık. Aldığımızda, 2012 yılında biteceği söylendi bize. Tam teslim tarihine birkaç ay kala iflas erteleme talebi oldu şirketin. İflas ertelemeden sonra inşaat durdu. O zamana kadar emsal aşımından dolayı, inşaata fazla kat çıkılmasından dolayı inşaat bir de mühürlendi. Daha sonra şirket yetkililerinin FETÖ davasından dolayı inşaat durduruldu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildi. Devredildikten sonra inşaatta bir ilerleme olmadı. Şirketin bir adası var, şu andaki yaklaşık değeri 800 milyon lira. Şirketin kendi ölçtürdüğü raporlara dayanarak söylüyorum. O ada satıldığında bu inşaat çok rahat şekilde bitirebilecek kabiliyetteydi ancak adaya, 30 tane kum zambağından dolayı el konuldu, sit alanı ilan edildi. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, şirketi geri iade etti Fikret İnan’a. “İNŞAATTA PARA EDECEK NE VARSA HURDACIYA SATTI” Şirket iade edildikten sonra biz bir umutlandık. Fikret İnan’dan randevu talep ettik. Randevuda söyledik, 'Biz de elimizi taşın altına koyalım' diye. 'Bizden beklettiniz nelerdir' dedik. Bizden hiçbir beklentisinin olmadığını, sadece belediyeden ruhsat almadığını söyledi. Ruhsat konusu için belediye gittik. Bizim görevimiz, işimiz olmamasına rağmen belediye ile gittik, konuştuk, anlaştık. 'Biz burada mağduruz' dedik. Belediye de elinden gelen kolaylığı yapacağını söyledi. Fikret İnan’a bunu anlattığımızda ‘Tamam, çok güzel’ dedi ama akşamına bir yazı yayınladı, ‘Ben belediyeyi dava ediyorum’ diye. Tamamen konuyu, masayı dağıttı; inşaatı bu hâle getirdi. İnşaatı bu hâle getirdiğinden söylediğim, kastım, şurada görmüş olduğunuz pencereler ağzına kadar doluydu, takılıydı. Çelik kapılar, yangın kapıları, para edebilecek ne varsa hepsini söküp hurdacıya sattı. Biz zannediyorduk ki artık ona devredildi, inşaat devam edecek, fakat olduğumuz yerden de geriye düştü. “ÖDEDEĞİMİZ KDV’Yİ BİZDEN TEKRAR İSTİYOR” Şu an görmüş olduğunuz inşaatın hâli içler acısı ve bizden bu dönem içerisinde KDV istiyor. 2013 yılında buradaki insanların çoğu KDV’lerini ödedi. İlk evi satın aldığımızda, bize fatura kestiğinde KDV’yi zaten kesmesi gerekiyordu, kesmemiş. Biz de bu işlerle çok uğraşan insanlar değiliz, nasıl olduğunu bilmiyoruz. 2013’te tapu alırken KDV kesmesi gerekiyordu. Tapuyu verirken orada da KDV’yi kesmemiş, fakat bizden ‘KDV kesilmiştir’ diye makbuz karşılığında paraları topladı. Bu paraları devletimize ödememiş. Şirketi tekrar geri aldığında bize diyor ki ‘Bana tekrar KDV verin’. Ne kadar? Yüzde 18. Neden yüzde 18? ‘Çünkü ben size sattığımda yüzde 1’di’. Yüzde 8’e değişti şu an ama o, yüzde 8 değil, ‘Yüzde 18 ödeyeceksiniz’ diyor. “HERKESE İLAMSIZ İCRA YOLLUYOR” 14-15 sayfalık sözleşmemiz var. Sözleşmemizde detaylı bir şekilde ‘anahtar teslim’ yazıyor. Buna rağmen bize natamam teslim edeceğini, tek taraflı olarak kendi kârına sözleşmeyi bozmaya çalıştı. Herkese icra yolluyor, ilamsız icra takipleri. İtiraz etmeyi unutursanız bu ilamsız icra takibi kesinleşiyor ve evinize, hesabınıza blokeler geliyor. Ev 13 yıldır teslim edilmemiş. Zaten belli bir yaşın üzerindeyiz, çoğumuz borcumuz olmadığı hâlde icra ile karşılaşıyoruz.” “HEPİMİZİN TAPUSU VAR, TAPUSUNU SON KURUŞUNA KADAR ÖDEMİŞİZ" Evin ücretini ödediğinde 30’lu yaşlarda olduğunu, ancak bugün 50 yaşına geldiğini belirten mağdur Memduh Kızıltaş da şöyle konuştu: “Bakın pencerelerin sökülme şekline, hepsi balyozla kırılmış. Kapılar, pencereler, doğal gaz boruları, hepsi sökülüp satıldı. Buranın bitme oranı yüzde 85’teydi, şimdi yüzde 40-45. Bize gelip deseydi, ‘Gelin, yardımcı olun, biraz para verin’ diye, biz yine yardımcı olurduk. Hepimiz kiracıyız, mağduruz. Devletten yardım bekliyoruz. Artık çözüm bekliyoruz. Hepimizin tapusu var, hepimiz parasını son kuruşuna kadar ödemişiz. Sözleşmemiz var, anahtar teslimi. Kullanılan tüm malzemelerin markaları bile yazıyor. Bize şimdi başka bir sözleşme getirdi, ‘natamam’ yazıyor, ‘size teslim edeceğiz’ diye. “HIRSIZ, BİR İNSANI BİR KERE SOYUYOR. BU, DÖNÜYOR BİR DAHA, BİR DAHA SOYUYOR” Daire başına, metre başı 5 bin TL daha bizden para talep ediyor. Hırsız, bir insanı bir kere soyuyor. Bu, dönüyor bir daha soyuyor, tekrar geliyor bir daha soyuyor. Hırsız bile bu kadar gaddar ve acımasız olmaz. 14 yıldır mağduruz. Artık çözüm bekliyoruz. Kendi çabalarımızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Maalesef devleti yanımıza göremiyoruz. Biz, yetkililerin duyarlı olmasını bekliyoruz. 12 bin mağdur var, artık bizi görsünler. Çocuğumuz yoktu, şimdi çocuğumuz 13 yaşında.” “700 CİVARINDA YABANCI YATIRIMCININ İCRADAN HABERİ YOK” Bir başka mağdur Yiğit Günaydın ise projenin başladığı dönemde projeye yabancı yatırımcıların da ilgisinin olduğunu dile getirdi. Günaydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada yaklaşık olarak 700 yabancı yatırımcı var. Bu adam şu an herkese ilamsız icra gönderiyor ve bu yabancıların da bunlardan haberi yok. Biz dahi ulaşamıyoruz, birçok kişinin numarası olmasına rağmen yabancı ev sahiplerine. Bu şekilde devam ederse bu adam, bu 700 kişiden belki 300 kişiye icra başlatıp burayı bir şekilde ele geçirmeyi düşünüyor ve yapıyor da. Hepimizi bir şekilde hukuki olarak tehdit ediyor. Davalar açıyor, icralar başlatıyor. Hakkımızda soruşturmalar açılıyor. Burada bir korku hegemonyası oluşturuldu ve insanlar, 14 yıldır burada mağdur. Hükümet değişti, TMSF el koydu; kim geldiyse bizi bir şekilde mağdur ediyorlar. Burası bir virüs gibi yayıldı, içimizden atamıyoruz. Biz, buradan bir sonuç bekliyoruz. “OTURMADIĞIMIZ EVLERİN VERGİSİNİ DAHİ BİZ ÖDÜYORUZ” Birçok bakan geldi buraya. Murat Kurum da çok söz verdi, ‘Yapacağız, halledeceğiz’ diye. Biz, bir şey istemiyoruz. Devletten para beklemiyoruz. Kendi çabalarımızla ‘Bize bırakın; 3 lira, 5 lira, herkes kendi dairesini kendisi yaptırsın’ diyoruz. Bu sefer karşımıza başka birisi çıkıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mızın özellikle bu işe adım atması gerekiyor. En azından verdiği sözün bir kısmını tutsun. ‘Gerekirse biz yaparız’ dediler. Onlar, burada müteahhidin işini yapıp bize teslim etsinler. Yıllardır oturmadığımız, kullanmadığımız evlerin vergisini dahi biz ödüyoruz. Bu adama bizi bıraktılar. Bu adam her ay farklı farklı paralar istiyor, tehditler ediyor. 3 bin 200 kişinin tapusunu iptal edecekmiş. Sürekli bizi böyle tehdit ediyor. Devlet büyüklerimizden tek istediğimiz, bir an önce bu işin çözülmesi.” “EŞİM, DAİREYİ GÖRMEDEN VEFAT ETTİ” Mağdurlardan Feyza Önal, yaşadıkları süreci şöyle anlattı: “2010 senesinde aldım daireyi, tüm parasını peşin vererek. 2012 yılında teslim edileceği söylenmişti. Daha sonra, tapumu alabilmek için iskân parasını da ödedim. Hepsinin makbuzları bende. Sözleşmem, her türlü evrağım var ama şimdi ödemiş olduğum paralara rağmen icra takip davası açıldı hakkımda. Benim dairem burası, tamamen bitmişti yani. Neredeyse içine girip oturabileceğimiz düzeydeydi. En bitmiş olan buydu. Bugün geldiğimde şok oldum. Ne çerçeve ne kapı bırakmış. Ayıp, günah yani. Devlet görmüyor mu? Bu binalar 14 senedir burada duruyor. Ey Fikret İnan, sen ne yapıyorsun? Yapamıyorsan gel anlaşalım. Ben vereyim başka müteahhide, insanlar ödesin üstünü; neyse hakkımız, ödememiz gereken, yapılsın dairelerimiz de oturalım. Benim eşim, daireyi göremeden vefat etti. 13 senede değil site, şehir inşa edilir. Devletten yardım bekliyoruz. Satsınlar adayı, yapsınlar bizim evimizi. Bizim paralarımızı aldıktan sonra bütün dizilere, bütün kanallara reklam verdi. Bizim paralarımızı oralarda yedi. İnsanda biraz utanma olur. Bana ilk defa icra geldi. Ben, utanarak gittim muhtara, evrağımı almaya. Şu anda çünkü benim hiç kimseye, bir Allah’ın kuluna borcum yok. Bir erkek olarak hiç utanmıyor musun Fikret İnan?" “CUMHURBAŞKANIMIZ VE DEVLET BAHÇELİ SESİMİZİ DUYSUNLAR ARTIK” "Bizim işimizi tek çözecek kişi Sayın Cumhurbaşkanımız ve Devlet Bahçeli; sesimizi duysunlar artık" diyen Nurcan isimli mağdur ise şunları söyledi: "Ben de 2009’da 260 bin lira nakit ödeyerek aldım dairemi. Noter sözleşmesiyle benim tapumu da vermediği gibi birkaç kişi satış yapıyor yabancılara. Yani buraya, arkadaşlarımızın da dediği gibi Murat Kurum da geldi. Bir sürü milletvekilleri geldi ama bizim işimizi tek çözecek, ama tek çözecek kişi Sayın Cumhurbaşkanımız ve Devlet Bahçeli; sesimizi duysunlar artık. Yani benim üç öksüz çocuğumun parasını yatırdım buraya. Bu adam, utanmadan, 4-5 ay önce, ‘İtibarımı geri aldım’ diyerek burada adak kesti ailesiyle, gözyaşlarıyla. Dedi ki ‘Dairelerinizi bir yıl içerisinde teslim edeceğim’, ama şu anda utanmadan insanlara icra açıyor. Bizim sesimizi devlet duysun. Duysun artık devlet sesimizi. Yani adayı mı satıyorlar? Yani ne yapıyorsa bizim sesimizi duysun artık. Eşlerimizi kaybettik ya biz burada. O kadar ağır bedeller ödendi ki burada, gencecik çocuklar mücadele ettiler ve o çocuklar hayatlarını kaybettiler evlerinde oturamadan. Böyle bir mantık mı var ya?” “ARTIK BENİM UMUDUM KALMADI” Emekli mağdur Hanzade Kılıçarslan da gözyaşları içinde şunları dile getirdi:  “Artık benim umudum kalmadı. Camımızı, çerçevemizi sökmüş. Yapılacak diye; ben kendim yapayım, oturayım diye düşünüyordum. Şimdi geldim, şok oldum. Ben de eşimi kaybettim. Bu yaşta ne işim var benim burada? Ne işim var? Yardım istiyoruz. Lütfen, lütfen sesimizi duysunlar. 13 yıl oldu, 13 yıl. 8 sene de benim oldu. Bitsin yani. Gelip evime oturmak istiyorum. Benim şahsıma başka ev yok. Yok evim. Kayyumdan alalı 8 sene oldu. Bir yılın içinde teslim edeceklerdi bana evi. Yok ortada bir şey, yok yani. Bir de icraya gönderiyorlar, bilmem ne gönderiyorlar. Ben, emekli insanım. Ben bilemem ki icranın yolunu, bilemem bu yaşta. Bilmiyorum yani. Gidemem. Baş edemiyoruz biz böyle bir şeyle. Bilmiyorum ne olacak. Devlet buna el atmalı. Ben, devletten bekliyorum böyle bir şeyi. Kayyumdan alınan evi kim bitirir? Kim bitirir? Kim almış parayı? Devlet. Burada kim oluyor suçlu? Ben miyim suçlu? Başıma bir ev alayım dedim yani.” “SİNİR HASTASI OLDUK” Son olarak Aliye Sadık da mağduriyetini şu sözlerle anlattı: “Biz bu evi aldığımız zaman 2009 yılıydı, torunum dünyada yoktu. Şimdi 13 yaşında, evimizi almaya geldik biz. Eşimi kaybettim bu yolda ben. Her harekette, her bir yapımda koşarak gelirdi buraya. Bahçeşehir’de oturuyoruz. Gelirdi, bakardı. Eve gelirdi. Her an yapılacak gibi sevinirdi adamcağız. Seneler öyle geçti. Kaybettik. Torunumla geldim. Evimizi istiyoruz. Davamızda haklıyız biz. Evimizi istiyoruz, yeter. Gerçekten bak, bunu samimiyetimle söylüyorum; sinir hastası olduk." FİKRET İNAN: ONLAR MAĞDUR DEĞİL, ÖRGÜT. HAKLARINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUM Konutlarını almak için mücadele eden vatandaşlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Fikret İnan ise ANKA Haber Ajansı'na şu açıklamayı yaptı: "Onlar mağdur değil, onlar örgüt. Onlar hakkında suç duyurusunda bulundum, Küçükçekmece Başsavcılığı’na. Onlar mağdursa gelsinler, ben paralarını vereceğim. Şu an dolar 19 TL. Onlar evi aldıklarında 1 TL idi. Onların amacı şirketi iflasa uğratmak." Haber: EDDA SÖNMEZ - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Fi yapı'nın esenyurt'taki projesinde hak sahipleri 13 yıldır konutlarını alamadı.

Fi Yapı tarafından İstanbul ’un Esenyurt ilçesinde başlatılan konut projesinin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen hak sahiplerine evleri teslim edilmedi. Evleri tamamlamayan Fi Yapı ’nın mevcut yönetimi, yaşanan kayyum sürecinin ardından şirketi yeniden devralınca, iddiaya göre mağdurlara yeni faturalar çıkardı. Mağdurlardan KDV farkı da istediği belirtilen müteahhit Fikret İnan 'ın, yüzde 70’i tamamlanmış olan sitenin kapı ve pencereleri dahil para edecek ne varsa söküp hurdacıya sattığı öne sürüldü. Mağdur bir kadın, gözyaşları içinde, “Benim eşim, daireyi göremeden vefat etti. Üç öksüz çocuğumun parasını yatırdım buraya. Bizim sesimizi devlet duysun artık” dedi.

FETÖ’ye finansal destek sağladığı ve bir hâkime rüşvet verdiği gerekçesiyle tutuklanıp beraat eden iş insanı Fikret İnan’ın sahibi olduğu Fi Yapı tarafından İstanbul Esenyurt’ta 2009 yılında başlatılan 3 bin 200 daireli Fi-Side projesinin 2012 yılında teslim edilmesi planlanıyordu. Şirkette yaşanan kayyum döneminin ardından şirketi yeniden devralan Fikret İnan, iddiaya göre, ücretini aldığı hâlde 13 yıldır teslim edemediği konutlar için mağdur müşterilerine yeni faturalar çıkardı. İnan’ın ayrıca, parasını peşin ödeyip tapusunu alan kişilerin bilgisi olmadan dairelerinin kapı, pencere, kalorifer borularını söküp hurdacıya sattığı öne sürüldü.

“ŞİRKET DEVREDİLDİKTEN SONRA İNŞAATTA BİR İLERLEME OLMADI”

Fi Yapı mağdurları, bu süreçte yaşadıklarını ANKA Haber Ajansı’na anlattı. Esenyurt ’ta henüz tamamlanmayan evinin önünde konuşan mağdur Volkan Can Dökmeci, şunları söyledi:

“2009 yılında Fi Yapı ’dan, peşin para ödeyerek daire aldık. Aldığımızda, 2012 yılında biteceği söylendi bize. Tam teslim tarihine birkaç ay kala iflas erteleme talebi oldu şirketin. İflas ertelemeden sonra inşaat durdu. O zamana kadar emsal aşımından dolayı, inşaata fazla kat çıkılmasından dolayı inşaat bir de mühürlendi. Daha sonra şirket yetkililerinin FETÖ davasından dolayı inşaat durduruldu, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredildi. Devredildikten sonra inşaatta bir ilerleme olmadı. Şirketin bir adası var, şu andaki yaklaşık değeri 800 milyon lira. Şirketin kendi ölçtürdüğü raporlara dayanarak söylüyorum. O ada satıldığında bu inşaat çok rahat şekilde bitirebilecek kabiliyetteydi ancak adaya, 30 tane kum zambağından dolayı el konuldu, sit alanı ilan edildi. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, şirketi geri iade etti Fikret İnan’a.

“İNŞAATTA PARA EDECEK NE VARSA HURDACIYA SATTI”

Şirket iade edildikten sonra biz bir umutlandık. Fikret İnan’dan randevu talep ettik. Randevuda söyledik, 'Biz de elimizi taşın altına koyalım' diye. 'Bizden beklettiniz nelerdir' dedik. Bizden hiçbir beklentisinin olmadığını, sadece belediyeden ruhsat almadığını söyledi. Ruhsat konusu için belediye gittik. Bizim görevimiz, işimiz olmamasına rağmen belediye ile gittik, konuştuk, anlaştık. 'Biz burada mağduruz' dedik. Belediye de elinden gelen kolaylığı yapacağını söyledi. Fikret İnan’a bunu anlattığımızda ‘Tamam, çok güzel’ dedi ama akşamına bir yazı yayınladı, ‘Ben belediyeyi dava ediyorum’ diye. Tamamen konuyu, masayı dağıttı; inşaatı bu hâle getirdi. İnşaatı bu hâle getirdiğinden söylediğim, kastım, şurada görmüş olduğunuz pencereler ağzına kadar doluydu, takılıydı. Çelik kapılar, yangın kapıları, para edebilecek ne varsa hepsini söküp hurdacıya sattı. Biz zannediyorduk ki artık ona devredildi, inşaat devam edecek, fakat olduğumuz yerden de geriye düştü.

“ÖDEDEĞİMİZ KDV’Yİ BİZDEN TEKRAR İSTİYOR”

Şu an görmüş olduğunuz inşaatın hâli içler acısı ve bizden bu dönem içerisinde KDV istiyor. 2013 yılında buradaki insanların çoğu KDV’lerini ödedi. İlk evi satın aldığımızda, bize fatura kestiğinde KDV’yi zaten kesmesi gerekiyordu, kesmemiş. Biz de bu işlerle çok uğraşan insanlar değiliz, nasıl olduğunu bilmiyoruz. 2013’te tapu alırken KDV kesmesi gerekiyordu. Tapuyu verirken orada da KDV’yi kesmemiş, fakat bizden ‘ KDV kesilmiştir’ diye makbuz karşılığında paraları topladı. Bu paraları devletimize ödememiş. Şirketi tekrar geri aldığında bize diyor ki ‘Bana tekrar KDV verin’. Ne kadar? Yüzde 18. Neden yüzde 18? ‘Çünkü ben size sattığımda yüzde 1’di’. Yüzde 8’e değişti şu an ama o, yüzde 8 değil, ‘Yüzde 18 ödeyeceksiniz’ diyor.

“HERKESE İLAMSIZ İCRA YOLLUYOR”

14-15 sayfalık sözleşmemiz var. Sözleşmemizde detaylı bir şekilde ‘anahtar teslim’ yazıyor. Buna rağmen bize natamam teslim edeceğini, tek taraflı olarak kendi kârına sözleşmeyi bozmaya çalıştı. Herkese icra yolluyor, ilamsız icra takipleri. İtiraz etmeyi unutursanız bu ilamsız icra takibi kesinleşiyor ve evinize, hesabınıza blokeler geliyor. Ev 13 yıldır teslim edilmemiş. Zaten belli bir yaşın üzerindeyiz, çoğumuz borcumuz olmadığı hâlde icra ile karşılaşıyoruz.”

“HEPİMİZİN TAPUSU VAR, TAPUSUNU SON KURUŞUNA KADAR ÖDEMİŞİZ"

Evin ücretini ödediğinde 30’lu yaşlarda olduğunu, ancak bugün 50 yaşına geldiğini belirten mağdur Memduh Kızıltaş da şöyle konuştu:

“Bakın pencerelerin sökülme şekline, hepsi balyozla kırılmış. Kapılar, pencereler, doğal gaz boruları, hepsi sökülüp satıldı. Buranın bitme oranı yüzde 85’teydi, şimdi yüzde 40-45. Bize gelip deseydi, ‘Gelin, yardımcı olun, biraz para verin’ diye, biz yine yardımcı olurduk. Hepimiz kiracıyız, mağduruz. Devletten yardım bekliyoruz. Artık çözüm bekliyoruz. Hepimizin tapusu var, hepimiz parasını son kuruşuna kadar ödemişiz. Sözleşmemiz var, anahtar teslimi. Kullanılan tüm malzemelerin markaları bile yazıyor. Bize şimdi başka bir sözleşme getirdi, ‘natamam’ yazıyor, ‘size teslim edeceğiz’ diye.

“HIRSIZ, BİR İNSANI BİR KERE SOYUYOR. BU, DÖNÜYOR BİR DAHA, BİR DAHA SOYUYOR”

Daire başına, metre başı 5 bin TL daha bizden para talep ediyor. Hırsız, bir insanı bir kere soyuyor. Bu, dönüyor bir daha soyuyor, tekrar geliyor bir daha soyuyor. Hırsız bile bu kadar gaddar ve acımasız olmaz. 14 yıldır mağduruz. Artık çözüm bekliyoruz. Kendi çabalarımızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Maalesef devleti yanımıza göremiyoruz. Biz, yetkililerin duyarlı olmasını bekliyoruz. 12 bin mağdur var, artık bizi görsünler. Çocuğumuz yoktu, şimdi çocuğumuz 13 yaşında.”

“700 CİVARINDA YABANCI YATIRIMCININ İCRADAN HABERİ YOK”

Bir başka mağdur Yiğit Günaydın ise projenin başladığı dönemde projeye yabancı yatırımcıların da ilgisinin olduğunu dile getirdi. Günaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada yaklaşık olarak 700 yabancı yatırımcı var. Bu adam şu an herkese ilamsız icra gönderiyor ve bu yabancıların da bunlardan haberi yok. Biz dahi ulaşamıyoruz, birçok kişinin numarası olmasına rağmen yabancı ev sahiplerine. Bu şekilde devam ederse bu adam, bu 700 kişiden belki 300 kişiye icra başlatıp burayı bir şekilde ele geçirmeyi düşünüyor ve yapıyor da. Hepimizi bir şekilde hukuki olarak tehdit ediyor. Davalar açıyor, icralar başlatıyor. Hakkımızda soruşturmalar açılıyor. Burada bir korku hegemonyası oluşturuldu ve insanlar, 14 yıldır burada mağdur. Hükümet değişti, TMSF el koydu; kim geldiyse bizi bir şekilde mağdur ediyorlar. Burası bir virüs gibi yayıldı, içimizden atamıyoruz. Biz, buradan bir sonuç bekliyoruz.

“OTURMADIĞIMIZ EVLERİN VERGİSİNİ DAHİ BİZ ÖDÜYORUZ”

Birçok bakan geldi buraya. Murat Kurum da çok söz verdi, ‘Yapacağız, halledeceğiz’ diye. Biz, bir şey istemiyoruz. Devletten para beklemiyoruz. Kendi çabalarımızla ‘Bize bırakın; 3 lira, 5 lira, herkes kendi dairesini kendisi yaptırsın’ diyoruz. Bu sefer karşımıza başka birisi çıkıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mızın özellikle bu işe adım atması gerekiyor. En azından verdiği sözün bir kısmını tutsun. ‘Gerekirse biz yaparız’ dediler. Onlar, burada müteahhidin işini yapıp bize teslim etsinler. Yıllardır oturmadığımız, kullanmadığımız evlerin vergisini dahi biz ödüyoruz. Bu adama bizi bıraktılar. Bu adam her ay farklı farklı paralar istiyor, tehditler ediyor. 3 bin 200 kişinin tapusunu iptal edecekmiş. Sürekli bizi böyle tehdit ediyor. Devlet büyüklerimizden tek istediğimiz, bir an önce bu işin çözülmesi.”

“EŞİM, DAİREYİ GÖRMEDEN VEFAT ETTİ”

Mağdurlardan Feyza Önal, yaşadıkları süreci şöyle anlattı:

“2010 senesinde aldım daireyi, tüm parasını peşin vererek. 2012 yılında teslim edileceği söylenmişti. Daha sonra, tapumu alabilmek için iskân parasını da ödedim. Hepsinin makbuzları bende. Sözleşmem, her türlü evrağım var ama şimdi ödemiş olduğum paralara rağmen icra takip davası açıldı hakkımda. Benim dairem burası, tamamen bitmişti yani. Neredeyse içine girip oturabileceğimiz düzeydeydi. En bitmiş olan buydu. Bugün geldiğimde şok oldum. Ne çerçeve ne kapı bırakmış. Ayıp, günah yani. Devlet görmüyor mu? Bu binalar 14 senedir burada duruyor. Ey Fikret İnan, sen ne yapıyorsun? Yapamıyorsan gel anlaşalım. Ben vereyim başka müteahhide, insanlar ödesin üstünü; neyse hakkımız, ödememiz gereken, yapılsın dairelerimiz de oturalım. Benim eşim, daireyi göremeden vefat etti. 13 senede değil site, şehir inşa edilir. Devletten yardım bekliyoruz. Satsınlar adayı, yapsınlar bizim evimizi. Bizim paralarımızı aldıktan sonra bütün dizilere, bütün kanallara reklam verdi. Bizim paralarımızı oralarda yedi. İnsanda biraz utanma olur. Bana ilk defa icra geldi. Ben, utanarak gittim muhtara, evrağımı almaya. Şu anda çünkü benim hiç kimseye, bir Allah’ın kuluna borcum yok. Bir erkek olarak hiç utanmıyor musun Fikret İnan?"

“CUMHURBAŞKANIMIZ VE DEVLET BAHÇELİ SESİMİZİ DUYSUNLAR ARTIK”

"Bizim işimizi tek çözecek kişi Sayın Cumhurbaşkanımız ve Devlet Bahçeli; sesimizi duysunlar artık" diyen Nurcan isimli mağdur ise şunları söyledi:

"Ben de 2009’da 260 bin lira nakit ödeyerek aldım dairemi. Noter sözleşmesiyle benim tapumu da vermediği gibi birkaç kişi satış yapıyor yabancılara. Yani buraya, arkadaşlarımızın da dediği gibi Murat Kurum da geldi. Bir sürü milletvekilleri geldi ama bizim işimizi tek çözecek, ama tek çözecek kişi Sayın Cumhurbaşkanımız ve Devlet Bahçeli; sesimizi duysunlar artık. Yani benim üç öksüz çocuğumun parasını yatırdım buraya. Bu adam, utanmadan, 4-5 ay önce, ‘İtibarımı geri aldım’ diyerek burada adak kesti ailesiyle, gözyaşlarıyla. Dedi ki ‘Dairelerinizi bir yıl içerisinde teslim edeceğim’, ama şu anda utanmadan insanlara icra açıyor. Bizim sesimizi devlet duysun. Duysun artık devlet sesimizi. Yani adayı mı satıyorlar? Yani ne yapıyorsa bizim sesimizi duysun artık. Eşlerimizi kaybettik ya biz burada. O kadar ağır bedeller ödendi ki burada, gencecik çocuklar mücadele ettiler ve o çocuklar hayatlarını kaybettiler evlerinde oturamadan. Böyle bir mantık mı var ya?”

“ARTIK BENİM UMUDUM KALMADI”

Emekli mağdur Hanzade Kılıçarslan da gözyaşları içinde şunları dile getirdi: 

“Artık benim umudum kalmadı. Camımızı, çerçevemizi sökmüş. Yapılacak diye; ben kendim yapayım, oturayım diye düşünüyordum. Şimdi geldim, şok oldum. Ben de eşimi kaybettim. Bu yaşta ne işim var benim burada? Ne işim var? Yardım istiyoruz. Lütfen, lütfen sesimizi duysunlar. 13 yıl oldu, 13 yıl. 8 sene de benim oldu. Bitsin yani. Gelip evime oturmak istiyorum. Benim şahsıma başka ev yok. Yok evim. Kayyumdan alalı 8 sene oldu. Bir yılın içinde teslim edeceklerdi bana evi. Yok ortada bir şey, yok yani. Bir de icraya gönderiyorlar, bilmem ne gönderiyorlar. Ben, emekli insanım. Ben bilemem ki icranın yolunu, bilemem bu yaşta. Bilmiyorum yani. Gidemem. Baş edemiyoruz biz böyle bir şeyle. Bilmiyorum ne olacak. Devlet buna el atmalı. Ben, devletten bekliyorum böyle bir şeyi. Kayyumdan alınan evi kim bitirir? Kim bitirir? Kim almış parayı? Devlet. Burada kim oluyor suçlu? Ben miyim suçlu? Başıma bir ev alayım dedim yani.”

“SİNİR HASTASI OLDUK”

Son olarak Aliye Sadık da mağduriyetini şu sözlerle anlattı:

“Biz bu evi aldığımız zaman 2009 yılıydı, torunum dünyada yoktu. Şimdi 13 yaşında, evimizi almaya geldik biz. Eşimi kaybettim bu yolda ben. Her harekette, her bir yapımda koşarak gelirdi buraya. Bahçeşehir’de oturuyoruz. Gelirdi, bakardı. Eve gelirdi. Her an yapılacak gibi sevinirdi adamcağız. Seneler öyle geçti. Kaybettik. Torunumla geldim. Evimizi istiyoruz. Davamızda haklıyız biz. Evimizi istiyoruz, yeter. Gerçekten bak, bunu samimiyetimle söylüyorum; sinir hastası olduk."

FİKRET İNAN: ONLAR MAĞDUR DEĞİL, ÖRGÜT. HAKLARINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUM

Konutlarını almak için mücadele eden vatandaşlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Fikret İnan ise ANKA Haber Ajansı'na şu açıklamayı yaptı:

"Onlar mağdur değil, onlar örgüt. Onlar hakkında suç duyurusunda bulundum, Küçükçekmece Başsavcılığı’na. Onlar mağdursa gelsinler, ben paralarını vereceğim. Şu an dolar 19 TL. Onlar evi aldıklarında 1 TL idi. Onların amacı şirketi iflasa uğratmak."

Haber: EDDA SÖNMEZ - Kamera: SADIK KARAKULOĞLU

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve newsfindy.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.