Rize'de Çay Fabrikasında Korkunç Kaza: İşçi Üç Parmağını Kaybetti, Hukuk Mücadelesi Başlattı
Rize'de Çay Fabrikasında Korkunç Kaza: İşçi Üç Parmağını Kaybetti, Hukuk Mücadelesi Başlattı
Fındıklı’daki çay fabrikasında makine arızası nedeniyle 3 parmağını kaybeden işçi Anna Albayrak, 800 bin TL’lik tazminat davasıyla hukuk mücadelesi başlattı
Rize ’de özel Karali çay fabrikası ortağı Mevlâna Karalı ya ait TAB çay ve gıda sanayi inşaat taahhüt pazarlama dış ticaret anonim şirketi Fındıklı Karali çay fabrikası ile aynı alan içerisinde faaliyet yürüten Tab çay fabrikasında çalışan Gürcü asıllı kadın işçi elini yaş çay kıvırma bakınasına kaptırdı 3 parmağını kaybetti hukuk savaşı başlattı.
Rize ’nin Fındıklı ilçesinde Faaliyet gösteren Karalı çay fabrikası ortaklarından Mevlana Karalı’nın de ortağı olduğu karalı Tab çay ve gıda inşaat taahhüt pazarlama dış tic. AŞ ye ait fabrikada meydana gelen iş kazasında, 57 yaşındaki Gürcü asıllı Anna Albayrak adlı kadın işçi sol el 3 parmağını çay kıvırma makinesine kaptırdı 3 parmağı kopan Alabayrak önce Fındıklı devlet hastanesi ardından Rize Kaçkar devlet hastanesine tedavi altına alındı burada yapılan ilk müdahalenin ardından Trabzon Farabi hastanesine götürüldü yapılan müdahalelere rağmen geç kalındığı için kopan parmağın dikilmesi mümkün olmadı.
Geçirdiği kaza sonrası şikayetçi olmaması koşuluyla fabrika sahibi Mevlâna Karalı’nın Kendisine her türlü yardım ve destek sözü verdiğini ancak bu sözlerin yerine getirilmediğini söyleyen Anna Albayrak çalıştığı fabrikanın Alman esir kapı gibi çalıştırıldığın belirterek hukuk savaşı başlattı.
Karalı Çay-Tab çay AŞ ye ait çay fabrikasında meydana gelen iş kazasında 3 parmağını kaybeden 800 bin liralık tazminat davası açan ve hukuk savaşı başlatan Anna Albayrak gözyaşları içerisinde yaşadıklarını kuzeyteve habere anlattı.
“Makineler bozuk tamir gerekiyor dedim benimle dalga geçtiler 3 parmağımı kaybettim”
“Gürcü vatandaşıyım bundan 27 yıl önce evlendim Türkiye’de 3 tane evladım var Memleket Hasreti Tabii ki çekiyorum ama artık çocuklarım, 4 sene önce karalıya girdim fabrikaya çalışmak için girerken bir kağıtlara imza attırdı bize hiç kimse de açıklama yapmadı neyin ne olduğu buraya atarsın buraya atarsın öylesini gittik attık biz. Başladık işi sabit bir iş vermediler bize temizlik de yaptım makinelerde de çalıştım Son bir yıl beni kıvırmaya eleman olarak koydular. 7 ayın 12’sinde 2024 gece vardiyasındaydık ondan öncesinde de ben onları uyardım ki makineleri bozuk kıvırmaları tamir gerekiyor diye, dalga geçiyordu işimle. Vardiya amirleri patronun gözüne girmek için yarış yapıyor elemanı düşünen Kimse yok orada. O akşam kıvırma tıkandı ben de banttı kapattım tam o kıvırmanın yanına geldim makine beni içeri attı ben kapatmıştım birdenbire çalıştı makine, ben tek başıma kendi çabamla kurtardım elimi, çalışan kameraları yok ettiler kamerayı kapattılar, o akşam aç susuz sabaha kadar lavaboya gitmeden çalıştım vardiya amirine yalvardım yakardım artık gözlerim kararıyor 1 bardak çay içeyim dedim gece vardiyasında biraz kızdı yok dedi. Diğer vardiya şu kadar çay yaptı biz ondan daha fazla yapmamız gerekir diye cevap verdi bana. Elimi tutarak fabrikanın kapıya kadar gittim arkadaşlara yalvardım kanama olmayayım diye elimi bağlayın dedim. Sonra beni Fındıklı’ya hastaneye götürdüler Fındıklı’dan Kaçkar’a oradan da Trabzon’a 4-5 saat süre geçti parmağımı diktiler ama tutmadı dikiş , parmaklarım hala şiş bir hareket yapamıyorum, daha sonra öğreniyorum ki belgeli elemanmışım ben kıvırma çalıştıracak bir belgem varmış demek ki bize önceden attırdıkları imzalarla biz eğitim almışız ona kullanmışlar bir sürü şeylere sebep olmuşuz biz kendimiz o imzayı atarak ,öyle eğitim falan bir şey yok sadece geliyorlardı ilk girişinde her sene yüzünüz saçınız açık olmasın o bir 5 dakika ayak üstü bizimle konuşuyordu o Mevlana (Fabrika sahibi) ’nın gelini eğitim diye bir başka bir şey yok. Şirketin o zaman fabrikadan Osman Bey mudur Mevlâna (Fabrika sahibi) onlar geldiler beni Temel abi onlar götürdüler beni hastanede bir kere de ziyaret ettiler bu kadar.
“Arabulucuyla haber gönderdiler 8 yıl için de 500 bin lira vereceğiz diye benimle dalga geçtiler”
İlk başta dava açmayayım diye Mevlana (Fabrika sahibi) Maddi manevi yanındayım dedi yeter ki dedi dava açılmasın gerekmiyor dedi , ama bir kere maaşımı yatırdılar onun için de 12 günlük parası benim çalıştığım idi zaten 20 bin lira yatırdılar sadece pansumana alıp getirip getiriyor beni o kadar başka hiçbir katkıda bulunmadılar dalga geçti adam benimle ki, 3 ay içinde 500 bin lira vereceğim diye ara bulucu ile haber göndermiş 8 yıl içinde de o 500 bin lirayı taksit, taksit ödeyeceğiz diye , bu durumda bu ekonomide o 500 bin lira 8 yıl sonra ne olacağını bir kaşık bile alamayacağımız bir para olacak yok kabul etmedim kesinlikle . Beni fabrikadan atmadı İşin kötüsü de o, çıkış istedim bana çekiş vermediler hiç olmazsa işsizlik maaşı alacağım diye.
“Dava açıca fabrika sahibi Mevlâna Karalı beni aradı 120 bin lira vereceğini onu da faize koyup geçinebileceğimi söyledi”
Yaşananlar sonrası dava açtınız mı sorusuna Anna ; Evet dava açtım davayı açtık bu ay mahkememiz var bu dava açtıktan sonra Mevlana tekrar birkaç kez telefonuyla benimle irtibata geçti diyalog kurdu yine davadan vazgeçmemi istedi ‘ o 500 bin lira iyi paradır onu 3 ay içinde sana vereceğiz onu değerlendir’ 380 bin lira sigorta veriyor 120 bin fabrika verecekti o 120 bini de 3 ay içinde verilecekti onu değerlendir faize koy o parayı, Faizin parasını kullanacaksın dedi bana akıl verdi, dedim yok kabullenmedim tabii ki . Ben yapabildiğim kadarıyla şeyden 12 ay iş istedim başka hiçbir şey talebim yoktu onu da kabul etmediler emekli olana kadar beni çalıştırın ki hayatımı kurtaracağım dedim ama kabullenemedi fabrika sahibi Mevlâna.
“Fabrika Alman usulü bir kamp AKP arkasında olduğu için kimse dava açamıyor korkuyorlar”
Resmen Alman usulü bir kamp orası az eleman çok iş bunu herkes biliyor bir iktidar Parti arkasında olduğu için herkes çekiniyor tek ben değilim orada kaza geçiren, çok kişinin parmakları kesildi çok kişi yaralandı ama kimse cesaret edemiyor dava açmaya dava açmaya çünkü hepimiz biliyoruz Erdoğan’ın yakınıdır diye iktidar Parti arkasındadır diye o herkes biliyor orada az insan çok iş, Alman usulü çalışma var esir kampı.
Söylemek istediğim, işçi haklarını savunsun bu devlet işçi olmasa kendileri hiçbir şey değiller işçinin sırtıyla Ekmek yiyorlar para kazanıyorlar kıymetini bilsinler sendika yok zaten sokmuyorlar. Bir görseniz ne şekilde çalışılıyor o fabrika dökülüyor topluyoruz temizlik yok hijyen yok toz duman içinde. Gece gündüz demeden bir tane değil üç tane koskocaman tırın yüklediğini iki kişiyi biliyorum ben ama bizim değerimizi yine bilemediler kadınlar Evet , erkek istesek bize şöyle bir cevap veriyorlar ‘erkekle kadın aynıdır aynı para alıyorsunuz yükleyeceksiniz’ diye istif yapıyorduk biz tırın yüklenmesi sadece çuvalı yerden yukarı o mesafeyle bayan kaldırıyordu şimdi bir çuvalı bir bayan kaldıramıyor onun için mecbur iki kişi tutuyorduk şey yapıyorduk koyuyorduk öyle zar zor depoda istif bize yaptırıyordular biz çekiyorduk çayımızı” dedi.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.